Çağlayan Bilgen

Çağlayan Bilgen

caglayan.bilgen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

İZMİR Sanayici ve İşadamları Derneği’nin konuğu olan KONDA Araştırma ve Danışmanlık Şirketi Genel Müdürü Bekir Ağırdır, “CHP; il yönetimine sadece Alsancak’ta oturanları alır, bir tane bile gecekondudan temsilci koymazsa bu sonuçları alır” demiş.
Oysa...
CHP’in özellikle İzmir’deki il ve ilçe yöneticileriyle delegelerinin büyük çoğunluğu Ağırdır’ın saptamasının tam tersi...
Yani...
CHP, İzmir’de oyları daha çok sahil kesimden, ekonomik durumu daha iyi olan, kısacası ‘tuzu kuruların yaşadığı’ mahallelerden (Örneğin; Alsancak, Güzelyalı, Mavişehir ve Bostanlı gibi...) alırken; partinin il ve ilçe yönetimlerinde görev yapanların çoğu kenar mahallelerde oturanlardan oluşuyor.
Aynı şekilde delegelerin de çoğunluğu Ağırdır’ın dediği gibi Alsancak gibi ‘tuzu kuruların’ oturduğu yerlerden çıkmış isimler değil.
Öyle olsaydı, il örgütünün borcu için sağa sola el avuç açılmaz, bağış masaları kurulmazdı.
Oysa...
Varoşlardan oy alan AKP’nin borcunu, il yöneticileri pamuk ellerini ceplerine atarak ödedi, ‘paranın da imanın da kendilerinde olduğunu’ cümle aleme gösterdi.
Eğer Ağırdır, “CHP’nin bazı yöneticileriyle sokaktaki vatandaşın frekansı tutmuyor” deseydi, bir diyeceğim olmazdı.
Ama...
Türkiye’in en büyük kamuoyu araştırma şirketinin genel müdürü CHP’in yöneticilerini henüz tanımamışsa ben de buradan açık açık eleştiririm.
* * *
Söz CHP yönetimlerinden açılmışken bir eleştiri de parti üst yönetimine ve partili belediye başkanlarına getireceğim.
Nedense, CHP’nin başta il yönetimi olmak üzere pek çok ilçe yönetiminde görev alanlar (kimi yerde ilçe başkanları bile) belediyede çalışıyor.
Bu durum, belediye ile örgüt arasındaki ilişkileri farklı boyutlara taşıyor.
Örgüt başkanı veya yöneticileri, belediye başkanından talimat alıyor.
Belediye başkanının yanlışları, parti örgütünde görmezlikten geliniyor.
Böyle olunca da başkanlar, yanlış üstüne yanlış yapıyor.
Nasıl yeni oluşturulan il yönetiminde ‘il genel meclis ve belediye meclis üyelerine yer verilmeyecek’ diye karar alındı ve uygulandıysa, aynı şekilde ‘partili belediye başkanlarının iş başında olduğu yerel yönetimlerde çalışanlar da örgütlerde görev almayacak’ denilmeliydi.
Ne dersiniz?

Haberin Devamı

Milletin efendisi, önce kredikolik, sonra icralık oldu
CHP, hafta sonu İzmir’de çiftçi mitingi yaptı.
İzmir’in dört bir yanından gelen üreticiler, ürünlerinin para etmediğinden dert yandı.
Ulu Öder Atatürk’ün ‘milletin efendisi’ dediği köylüler, sekiz yıllık AKP iktidarında iyice yoksullaştıklarını haykırdı, “Kurtar bizi Gandi” dedi.
Nitekim üreticilerin zor durumda olduğunun bir başka kanıtı ise CHP İzmir Milletvekili Selçuk Ayhan’ın soru önergesine Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker’in verdiği yanıt oldu.
Bakan Eker, Ziraat Bankası’ndan kredi kullanan çiftçi sayısının 2002 yılında 16 bin 426 kişi iken, 2010 yılında bu rakamın 286 bine, 2002 yılında hayvancılıkta verilen kredi miktarının 47 milyon TL iken 2010 yılında 5.7 milyar TL’ye çıktığını bildirdi.
Üreticilerin büyük bölümü ürününü satamadığı için aldığı krediyi geri ödeyemedi, zor duruma düştü, icralık oldu. Tıpkı yaşamını kredi kartıyla geçiren işçi, memur, emekli ve esnaf gibi...
Ali’nin külahını Veli’ye, Veli’ninkini ise Ali’ye giydirmeye çalışan üreticilerin durumu ortada...
İşte sekiz yılda geldiğimiz nokta...

Haberin Devamı

blog
ABDULVAHAP YIDIRIM: Ele aldığınız konuları,derinliğine ve dikkatle araştırdığınızı ve sebep sonuç bağı kurarak sağlam bir mantık, berrak bir ifade ve nazik bir üslupla sunmanızı zevkle izliyor ve çok istifade ediyorum. ‘Kamu yatırımlarında Artvin, İzmir’i Geçti’ başlıklı yazınızı okudum. Yazınızda vurguladığınız, siyaseten cezalandırma gerekçesi de olasıdır. Ancak başka etkenlerin varlığını gözardı etmenin, sorunun yanlış teşhisine, en azından eksik teşhisine neden olabileceğini de dile getirmeyi gerekli buluyorum. İnanıyorum ki, doğru teşhis edilemeyen illetin tedavisi de mümkün olamaz. Eminim ki; maksadınız bağcı dövmek değil, üzüm yemektir. Yani, İzmir’in bu haksızlığa daha fazla maruz kalmaması için sorumlu mercilerin uyarılması ve bu adaletsizliğe dikkatin çekilmesidir.
METE EKER: İzmir büyük bir kent, bu nedenle projeleri de büyük olmalı. İzmir’e büyük sanayi kuruluşlarının gelebilmesi için altyapısı hazırlanmış büyük sanayi siteleri alanları hazırlandı da sanayiciler mi gelmedi? Yerel yönetimce İzmir’in gecekondu projeleri hazırlandı da, TOKİ bu değişim hareketlerine destek mi vermedi? Deniz ulaşımının geliştirilerek İzmirlinin hizmetine sunulması için büyük projeler hazırlandı da, devlet, altyapısı için gerekli iskeleleri mi yapmadı? Menderes- Aliağa arasındaki banliyo sisteminin belediye ile ortaklaşa yapılması da göstermektedir ki, fikir ve proje üretildiğinde devletin imkanları İzmir için de gelebilmektedir.