Çağlayan Bilgen

Çağlayan Bilgen

caglayan.bilgen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

İZMİR Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, 29 Nisan günü Yeni Girne Caddesi üzerinde Salah Birsel Parkı’nın açılışını gerçekleştirirken şöyle diyordu:
“Beni ve Büyükşehir Belediyesi’ni, Genel Seçim’de malzeme yapma cüretini kimse göstermesin. Beni siyasetin içine kimse çekmesin. Kent zarar görmesin diye bildiklerimi söylemiyorum.”
Başkan Kocaoğlu’nun bu sözleri sarfetmesinin üzerinden iki gün geçmişti ki; malum operasyon yapıldı.
Birlikte çalıştığı 44 kişi gözaltına alındı, 17’si cezaevine gönderildi.
Şimdi herkes, “Arkadaşlarımı bırakın, beni alın” diyen “İzmir Çetesi”(!)nin Reisi Kocaoğlu’nun, “Kent zarar görmesin’ diye söylemek istemediği o bildikleri nedir?” diye merak ediyor.
Herkes, “Bu sözden sonra operasyonun yapılması tesadüf mü?”
Yoksa...
“Başkan Kocaoğlu, bu operasyonu mu ima etmek istedi?” diye soruyor.
Ve yanıtını bekliyor.
* * *
Operasyon deyince...
Sahi...
İki yıl önce yapılan yerel seçimler öncesinde de İzmir’deki bazı belediyelere yönelik bir dizi operasyon düzenlenmişti.
Urla, Güzelbahçe, Alaçatı, Buca, Kaynaklar gibi aralarında belediye başkanlarının da bulunduğu yüzlerce kişi gözaltına alındı, tutuklandı.
Yüzlerce insan aylarca mahkemeye çıkarılmadan cezaevinde yattı.
Mahkeme önüne çıkınca da ya serbest kaldılar ya da beraat ettiler.
Dönemin özel yetkili savcısı Murat Gök’ün operasyon yaptığı belediyelerde henüz kimse mahkum olmadı.
Yolsuzluk iddiası yapılan yerleşim yerlerinde operasyonlar ters tepti ve seçim sonuçları başkanların lehine sonuçlandı, hemen hepsi de adeta ‘kahraman’ oldu.
O operasyonları yapan yetkili ve etkili savcının başına nelerin geldiğini herkes biliyor.
* * *
Şimdi önümüzde yine seçim var...
12 Haziran’da sandık başına gideceğiz.
Yine CHP’li bazı belediyelere operasyon yapıldı...
Hatta operasyonların başka belediyelere de sıçrayabileceği konuşuluyor.
Her ne kadar, iktidar partisinin İzmir’e ‘aday’ diye gönderdiği ‘ağır topları’ operasyonu ‘zamanlaması yanlış’ ve pek ‘manidar’ bulsa da...
Liderlerin birbirine karşı ağıza alınmayacak sözleri sarfettiği bu günlerde yapılan operasyonla adı ‘yolsuzluk savaşçısı’na çıkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun itibarı yerlere serilmek isteniyor olamaz mı?
Ya da CHP’nin ‘kalesi’ olarak nitelendirilen kentin burçlarında delik açmak amaçlanıyor olamaz mı?
Neyse...
İzmir’de yüzde 50’nin üzerinde oy potansiyeli olan bir partiye mensup belediye başkanı ve bürokratlarına yönelik operasyonun ‘siyasi’ mi yoksa ‘adli’ mi olduğunu seçim sonrası göreceğiz.
Nitekim...
‘Demokrasinin kalesi İzmir’den bir demokrasi dersi daha verilecek mi?’ onu da bir ay sonra herkes görecek.

BİT’ler, başkanların başına bela!

BELEDİYE başkanlarının, bürokrasi kıskacından kurtulmak amacıyla dört elle sarıldıkları kısa adı BİT olan Belediye İktisadi Teşekkülleri yüzünden başları dertten kurtulmuyor.
Daha önce bu sütunlarda, belediye şirketlerinin yönetim kurulu üyelerinin isimlerinin İnternet’te açıklanmasını, saydam olunmasını ve hesap verilebilir bir yönetim anlayışı sergilenmesi gerektiğini defalarca yazdık.
Dilimizde adeta tüy bitti..
Sosyal demokrasinin temel ilkelerinden birisi olan “saydamlığa önem verin” dedik.
Eğer belediye şirketlerinin yaptığı işler, saydam bir şekilde kamuoyuna duyurulmuş olsaydı, bu iddiaların, bu dedikoduların hiç biri ortaya atılmayacaktı ve kimsenin başı ağrımayacaktı.
Sonuç olarak; saydamlıktan hiç kimseye zarar gelmeyeceği ve asıl kötülüğün kapalı kapılar ardında yapılan karanlık işlerden geldiği bilinmeli.

CHP’İN TÜRKİYE’Yİ, İZMİR’E BENZETME İDDİASI...

“ÇAĞDAŞ bir Türkiye için, İzmir modern yüzüyle Anadolu’ya örnek olmalıdır. İzmir, Türkiye’ye benzemeyecek. Türkiye İzmir’e benzeyecek.”
Bu iddiayı ilk kez dokuz yıl önce 2002 genel seçimleri öncesi CHP İzmir Milletvekili Kemal Anadol, gündeme getirmişti.
Ama...
2002’de gerçek olmadı...
Anadol, bu iddiasını 2004 yerel, 2007 genel ve 2009’daki yerel seçimlerden önce de bir kez daha tekrarladı.
Ne yazık ki; ne İzmir Türkiye ne de Türkiye İzmir oldu...
34 gün sonra yine sandık başına gideceğiz...
Bugünlerde de benzer sözler sarfediliyor.
CHP’li bazı milletvekili adayları; “Türkiye İzmir gibi olacak” diyor.
Oysa...
İşsizler ordusunun 6 milyonu aştığı...
Şehit cenazelerinin gelmeye devam ettiği...
Fabrikasını kapatan yüzlerce sanayici ve işadamının olduğu...
Siftahsız kepenk kapatan esnafın belinin büküldüğü...
Ürünü para etmeyen üreticinin feryat ettiği...
1.7 milyon gencin üniversite hayalleriyle oynandığı...
Yardıma muhtaç 15 milyon yoksulun bulunduğu...
Bir kaç gevrek alacak kadar zamla uyutulmaya çalışılan, işçi, memur ve emeklinin yoksulluk sınırında maaş aldığı bir ortamda bile eğer, “Türkiye, İzmir gibi” olmazsa (ki; son yapılan kamuoyu anketleri öyle gösteriyor) o zaman ‘Herkes layık olduğu şekilde yönetilir’ demekten başka bir söz bulamıyorum.