Çağlayan Bilgen

Çağlayan Bilgen

caglayan.bilgen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

BAŞBAKAN, bakkalların devrinin kapandığını ve birleşip AVM kurmalarını söylüyor.
Oysa...
Aynı Başbakan, oy isterken böyle demiyor.
Sadece AVM patronlarından değil, başta bakkal amcalar olmak üzere herkesten oy istiyor.
Başbakan, bugün ise esnafı, bakkalı yok sayıyor.
Onlar da sandık kurulduğu zaman hükümeti yok sayarsa işte o zaman Başbakan’ın son seçimi olur.
Esnafa kan ağlatanlar, bunun hesabını mutlaka sandıkta verir.
Geçmişte “şu okullar olmasa milli eğitimi ne güzel yönetirim” diyenler gibi bugün de, “bakkalları kapatarak” sorun çözülmek isteniyor.
Yok böyle bir şey...
Bakkallar, esnafın omurgasıdır, bel kemiğidir.
Yok edilemezler.
Bakkallar kapatıldığı takdirde, esnaf camiası çatırdar.
Bu nedenle bakkallar mutlaka yaşamalı, yaşatılmalı.
Alışverişlerimizi mümkün olduğu kadar mahalle bakkalından yapmaya çalışalım.
Çünkü...
Toplumsal dayanışmanın, kaynaşmanın şubesi gibidir bakkallar...
Örneğin; kredi kartınız yoksa bir merket ya da alışveriş merkezinden veresiye mal alabilir misiniz?
Ama...
Mahalle bakkalı, paranız olmasa da eğer sizi tanıyorsa veresiye mal verir.
Nitekim, krizin etkileri dünyanın başka ülkelerine göre “teğet geçtiyse” (Başbakan’ın deyimine göre), bunda Bakkal Amca’ların büyük payı vardır.
Kriz nedeniyle evine ekmek götüremeyen, işsiz kalan pek çok insan, mahalle bakkalına veresiye yazdırarak yaşamını idame ettirmeye çalışmıştır.
Şimdi siz bu insanları yok sayıp, bir kenara atamazsınız.
1990 yılında dünya devi Coca Cola’ya karşı boykot yaparak, dize getiren İzmirli bakkallar, hipermarketlere karşı da benzer bir kampanya başlatabilir ve sorunlarının çözümü için büyük bir adım atabilir.
Yeter ki birlik ve dayanışma içinde ciddi tavır konulsun.
TBMM’nin, gerekli yasal düzenlemeleri yapması mutlaka sağlanmalı.
Ayrıca yerel yönetimler de, kent merkezindeki hipermarketlerin ruhsatlarını yeniden gözden geçirmeli...
Belki daha önce gözden kaçırdıkları eksiklikler vardır.
Özellikle de dev alış veriş merkezlerinin bulunduğu Balçova, Konak, Karşıyaka, Narlıdere, Bornova ve Çiğli’nin CHP’li belediye başkanları, “Bakkal esnafının yanındayız” diyorlarsa AVM’lerin bulunduğu bölgelerde denetimlerini biraz sıklaştırabilir.
Sonra da “Kahraman bakkalların, süpermarkete karşı savaşı nasıl kazandığını” hep birlikte görebiliriz.
Coca Cola devini dize getiren İzmirli bakkallar, aynı şekilde hiper ve süper marketleri de yola getirebilir.
Ne dersiniz?

TEKEL’in nesi, dayanışmanın sesi!
“....DEMİR, /kömür /ve şeker /ve kırmızı bakır /ve mensucat /ve sevda ve zulüm ve hayat /ve bilcümle sanayi kollarının /ve gökyüzü /ve sahra /ve mavi okyanus /ve kederli nehir yollarının, /sürülmüş toprağın ve şehirlerin bahtı /bir şafak vakti değişmiş olur, /bir şafak vakti karanlığın kenarından /onlar ağır ellerini toprağa basıp /doğruldukları zaman./En bilgin aynalara /en renkli şekilleri aksettiren onlardır. /Asırda onlar yendi, onlar yenildi. Çok sözler edildi onlara dair /ve onlar için: /zincirlerinden başka kaybedecek şeyleri yoktur, /denildi....”
Büyük Türk şairi Nazım Hikmet’in “Kuvay-ı Milliye Destanı”nda sözünü ettiği “işçi sınıfı” son günlerde destan yazıyor.
Özelleştirilen TEKEL’in tütün ve içki fabrikalarında çalışırken 4-C kapsamına alınan 2 bin 400’ü kadın 10 bin 800 işçi iki aydır direnişte...
Bu işçilerden 3 bin 200’ü ise Ankara’da eylemde...
Toplumun hemen hemen her kesiminin destek verdiği TEKEL direnişçilerinin başını kadınlar çekiyor.
Başkent’te direniş yapan işçiler arasında bine yakın kadın var. Nitekim, bu kadınlar arasında yer alan İzmirli iki TEKEL işçisi Müzeyyen Ermin ve Arife Güneş hafta içinde Emine Erdoğan ile “kadın kadına” görüşmek istedi.
Ancak, Emine Hanım yerine eşi ile görüştü.
Ama, “Nuh deyip, Peygamber demeyen” Başbakan’ı ikna edemediler ve tekrar direniş çadırlarına döndüler. Gerçi, kadınların öncülük ettiği ve içinde bulunduğu eylemlerin çoğu geçmişte başarılı olmuştu ama...
Bakalım bu direnişte kadınların dediği olacak mı?
Hep birlikte göreceğiz.

Bulut’un SİYASİLERE?ÖNERİSİ VAR...
İZMİR’İN tanınmış siyasetçilerinden birisi olan eski vekil ve eski belediye başkanı Cengiz Bulut, Gazetem Ege’deki köşesinde, ülkenin düzlüğe çıkması için öncelikle siyasetçilerin gemiden atılmasını öneriyor.
AP, ANAP, DSP, GP ve AKP’de siyaset yaptıktan sonra son seçimde bağımsız belediye başkan adayı olan Bulut, bu saptamasında çok haklı.
Umarım, sevgili başkan bu öneriyi kendisi için de yapıyordur!...