SOKAKTAKİ vatandaşa “Ülkemizin en önemli üç sorunu nedir?” diye sorun, alacağınız yanıtlarda mutlaka işsizlik ilk sırada gelir.
Çünkü...
Hemen hemen her ailede mutlaka bir veya birden fazla işsiz vardır.
Nitekim, geçtiğimiz günlerde Konsensus Araştırma Şirketi’nin yaptığı kamuoyu araştırmasında “Sizce ülkenin en önemli sorunu nedir?” diye sorulduğunda alınan yanıtlar şöyle olmuş: (yüzde)
İşsizlik: 89, Enflasyon: 39.3, Gelirde eşitsizlik: 34.3 PKK/Güneydoğu: 33.7, Eğitim: 29.2, Sosyal Güvenlik: 12.5, Demokrasi, fikir özgürlüğü: 10.9, Rüşvet ve yolsuzluk: 10.4, Etnik köken ayrımı: 7.1, Toplumsal ahlak: 4.1 Çevre: 3.5, Bürokrasi: 3.1, Laikliğin korunması: 2.4, Dinin korunması: 2.1, Belediye hizmetleri: 1.3, Uluslararası ilişkiler: 1 ve Cinsiyet ayrımı: 0.9
* * *
Ekonomideki daralma, yatırımların azlığı ve kriz nedeniyle istihdama yönelik dişe dokunur bir çalışma yapılmıyor.
Nitekim, nüfusu 3 milyon 739 bin 353 olan koskoca İzmir’de bir yıl içinde işe yerleştirilen işçi sayısı sadece 3 bin 161 kişi...
Peki İzmir’de iş bekleyen işsiz sayısı kaç biliyor musunuz?
Hemen söyleyeyim.
Tamı tamına 152 bin kişi.
Tabi bu rakam sadece İş -Kur’a kayıtlı olanlar.
Bir de umudunu kesip, kuruma kayıdını yaptırmayan, yenilemeyen binlerce işsiz var.
Onların sayısı ise belirsiz.
İzmir’de istihdama hazır 1 milyon 353 bin kişi bulunuyor.
Şu anda bu sayının 1 milyon 200 bini istihdam ediliyor.
İzmir genelinde işsizlik oranı yüzde 14 ile Türkiye ortalamasında.
Kadın işsizlerin oranının yüzde 12.5 olduğu İzmir’de erkek işsizlerin oranı ise yüzde 10.8 düzeylerinde bulunuyor.
Halen 1 milyon 200 bin kişilik istihdamın yarıdan fazlası, yüz de 51.3’ü (616 bin kişi) hizmet sektöründe çalışıyor.
Bu rakam sanayi kesiminde ise 375 bin civarında.
Yani...
İzmir’de isdihdamın yüzde 31.2’si sanayi kesiminde..
Yüzde 17.5’i temsil eden 210 bin kişi ise tarım kesiminde istihdam ediliyor.
Kuşkusuz, işsizlik ülkenin kanayan bir yarası.
Bırakın ilkokul veya lise mezununu, binlerce üniversite mezunu iş arıyor.
Devletin bir an önce istihdam politikasını gözden geçirmesi, yeni iş alanlarının yaratılması için özel sektörün önünü açması gerekiyor.
Örneğin; bu konuda Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin bir projesi var.
Her esnafın işsiz bir kişiye iş vermesi ile ilk etapta bir milyonu aşkın kişi için istihdam yaratılabileceği, bunun karşılığında da esnafa vergi kolaylığı sağlanması isteniyor.
Bu öneri, ilk akla gelen çözümlerden birisi...
Başka kurum ve kuruluşların da kuşkusuz benzer çözüm önerileri olabilir.
Ülkemizde henüz kesin olarak sayısı bilinmeyen milyonlarca işsiz için bir umut yaratılabilir.
Milyonlarca kişiye, iş ve aş verilebilir.
Yeterki; akılcı çözümler geterilsin.
Yeterki; hortumlar kesilsin, yandaşlar, kardeşler, akrabalar kayırılıp kollanmasın, partizanlık yapılmasın.
Yeterki; istensin.
Sahte insanlar sahte hayatlar
TÜRKİYE, ‘sahtekarlar’ yüzünden tam bir ‘sahte cennet’ haline geldi.
Sahte markalar...
Sahte meslekler...
Öyleki, sahtecilik kanımıza işledi, gündelik yaşamın bir parçası oldu.
Ve hayatın her alanına girdi.
Örneğin; sahte senet, sahte ruhsat, sahte adres, sahte yeşil kart, sahte isim, sahte para, sahte çek, sahte evrak, sahte diploma, sahte nüfus cüzdanı, sahte pasaport, sahte ehliyet, sahte sağlık karnesi, sahte imza, sahte fatura, sahte fiş, sahte rapor, sahte sigorta poliçesi, sahte kredi kartı, sahte oy pusulası, sahte seçmen, sahte otobüs bileti, sahte piyango bileti, sahte maç bileti, sahte plaka, sahte reçete, sahte tablo ve daha pek çok sahtelikler.
Asıl önemlisi ise insanlar, insan ilişkileri sahteleşti. Kısacası, hayatımız sahteleşti!...