ADI Selda Ö.
İzmir Karabağlar’a bağlı Uzundere’de yaşıyor.
Bir süre önce eşinden ayrıldı...
25 yaşındaki Selda, ekonomik bağımsızlığı olmadığı için kucağında bebesiyle babaevine sığındı.
Uzundere’de, yaşlı annesi, babası ve biri üniversite mezunu iki kız kardeşiyle birlikte yaşamaya başladı.
Eve sadece babanın emekli maaşı giriyordu.
Kardeşlerinden biri veya kendisi de mutlaka iş bulup çalışmalıydı.
Sağa-sola başvurdu...
Ama...
Çok zor...
İş, sanki aslanın midesindeydi...
Çaresiz kalan Selda, en sonunda Karabağlar’da bir partinin ilçe örgütüne gitti.
Partide o gün, yönetim kurulu üyesi M.E.E. nöbetçiydi.
Selda, M.E.E.’ye derdini anlattı.
Eşinden ayrıldığını, bir çocuğuyla baba ocağında yaşadığını, mutlaka bir işte çalışması gerektiğini söyledi ve “Karabağlar Belediyesi’nde çalışamaz mıyım?” dedi.
50 yaşındaki evli ve çocuk babası M.E.E., iddiaya göre Selda’ya “Tamam, sana belediyede iş bulacağım” diye söz verdi.
Genç kadın ile sık sık görüştü ve başbaşa kalacak ortamlar yarattı.
Hatta, Güzelbahçe’de bir restoranda yemek bile yendi.
Sonra da iddiaya göre; bir otelde zorla birlikte oldu Selda ile....
Ardından da “Seni seviyorum. Eşimden ayrılıp, seninle evleneceğim” diyerek genç kadını günlerce oyaladı.
Selda’nın durgun ve üzgün halini gören annesi “Kızım, günlerdir yemek yemiyorsun. Nedir bu halin?” diye sorunca göz yaşı sel olup aktı...
Selda, başına gelenleri anacığına anlattı.
“Artık ben sizin yüzünüze, konu komşunun yüzüne nasıl bakarım?” diyerek ağladı.
Ve bebeği olmasaydı canına bile kıymayı düşündü Selda...
Ne yapacaklarını şaşıran çaresiz aile; her ne kadar Tokatlı bir hemşehrilerinin koskoca kentin belediye başkanı olduğunu bilse ve oylarını ona verse de İzmir’de yardım alacakları kimsecikleri yoktu...
Avukata verecek paraları da olmadığı için olayı yargıya taşıyıp, vicdansız ilçe yöneticisinin cezalandırılmasını sağlayamıyorlardı...
Olay, bir tanıdıkları aracılığıyla Karabağlar Belediye Meclisi’nin avukat üyesine duyuruldu.
Avukat üye, konuyu derhal belediye başkanına aktardı.
İlçe yöneticisi M.E.E. ile görüşme yapıldı ve hem yönetimden hem de partiden istifa etmesi sağlandı.
İzmir Cumhuriyet Savcılığı’na da 15.10.2010 tarih ve 2010 -90098 sayılı dilekçeyle şikayette bulunuldu.
Peki...
Bundan sonra ne olacak?
Bu ırz düşmanı ilçe yöneticisinin yaptığı yanına kâr mı kalacak?
Ya bu gencecik kadın, ailesinin, çevresindeki insanların yüzüne nasıl bakacak?
Kim sahip çıkacak?
Bundan sonraki yaşamı ne olacak?
İşsiz, güçsüz, çaresiz insanların duygularıyla, umutlarıyla oynamak hangi vicdana sığar?
Binlerce işsizin olduğu ülkede Selda’nın yaşadığı gibi kimbilir kaç olay oluyor.
Kaç kişinin canı yanıyor?
Yazık değil mi bu canlara, insanlara?
NOT: Adı geçen ilçe yöneticisinin partisini özellikle yazmadım. Nasıl hırsızın sağcısı solcusu olmazsa, bu tür namussuzların da partisi olmaz. Bugün A partisinde, yarın B partisinde olur bu tür insanlar. Önemli olan parti üst yönetimlerinin il ve ilçe yöneticilerini belirlerken daha seçici ve daha dikkatli olmalarıdır. C.B.
Cep telefonuna gelen mesajlar ülkenin rotasını mı gösteriyor?
CEP telefonları günlük yaşamın vazgeçilmez bir parçası olduktan sonra hemen hemen her konuda mesajlar (SMS) geliyor.
Bankalardan, alışveriş merkezlerinden, partilerden, ordan, burdan...
En çok da bayramlarda, Kadir Gecesi’nde ve kandil günlerinde mesaj yağıyor.
Öyle ki, siyasi partiler ve belediyeler bile kandil gününü unutmuyor.
Ancak, geçen Cumhuriyet Bayramı’nda cep telefonuma gelen mesaj sayısı üçü geçmedi...
Aynı şekilde, gazetedeki diğer arkadaşlara da bayram mesajı gelmedi.
Oysa...
Kandil günleri ve dini bayramlarda başta belediyeler olmak üzere ummadığınız kişilerden mesaj yağıyordu.
Kısacası, kandile, Kadir Gecesi’ne gösterdiğimiz duyarlılığı Cumhuriyetimize göstermiyoruz.
Sonra da; “Cumhuriyet elden gidiyor, rejim elden gidiyor” diyoruz.
Sizce, cep telefonlarına gönderilen bu SMS’ler, Türkiye’nin rotasının nereye doğru gittiğinin bir mesajı değil mi?
...VE HAFTANIN SÖZLERİ
- BAŞBAKANIN yalanlarını içeren Recep Larousse çıkaracağız. (CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu)
- ULAN geri zekalılar, siz bu cumhuriyeti yıkamazsınız. (CHP Tunceli Milletvekili Kamer Genç)
- KAVGADA çocukların bile birbirlerine söylemediği lafları söylemek siyaset olabilir mi? (AKP Genel Başkan Yardımcısı Abdülkadir Aksu)
- HEPİMİZ hedefe kilitlenmiş füze gibiyiz. (MHP İzmir İl Başkanı Müsavat Dervişoğlu)
- ONUN yaptığı ayrı bir zıpçıktıklık. Sen savcısın, (Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısını kastediyor) hakim değilsin. (AKP İzmir Milletvekili İbrahim Hasgür)
- CEZA versinler, apolet diye omuzumda taşırım. (Balçova Belediye Başkanı Mehmet Ali Çalkaya)