Çağlayan Bilgen

Çağlayan Bilgen

caglayan.bilgen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

ÇER­NO­BİL Nük­le­er San­tra­li’nin sı­zın­tı­sı­nın böl­ge­deki can­lı­ yaşamı üze­rin­de bı­rak­tı­ğı iz­le­ri tek tek an­lat­ma­ya ge­rek yok.
Dün­ya­nın 22 yıl ön­ce ya­şa­dı­ğı bu çev­re fa­ci­ası­nın ol­du­ğu gün­ler­de, dö­ne­min ba­ka­nı­nın TV ek­ran­la­rın­da çay içe­rek, “Ba­kın ben içi­yo­rum, bir şey yok” de­me­si he­nüz ha­fı­za­lar­dan si­lin­me­di.
Yi­ne geç­ti­ği­miz gün­ler­de Ak­sa­ray’da ve An­ka­ra’da, be­le­di­ye baş­kan­la­rının mus­luk­tan akan su­yu içe­rek şov yap­tı­ğı­nı he­pi­miz gör­dük.
Bu­gün­ler­de ise İz­mir’in su­yun­da­ki ar­se­nik ora­nı­nın yük­sek çık­ma­sı, ben­zer tar­tış­ma­la­rı gün­de­me ge­tir­di.
Ben­ce İz­mir’de­ki su tar­tış­ma­sı­nın bu du­ru­ma gel­me­si­nin te­mel ne­de­ni, ‘Aciz’ yö­ne­tim an­la­yı­şı­dır.
Eğer İz­mir’in su­yun­da ar­se­nik varsa, İz­mir­li bu­nu An­ka­ra’nın ‘şov­men’ be­le­di­ye baş­ka­nın­dan duy­ma­ma­lıy­dı. Bu­nu İz­mir­li­le­r’in, dü­rüst, sö­zü­ne gü­ve­ni­lir, şef­faf ve halk­çı ol­du­ğu söy­le­nen be­le­di­ye baş­ka­nı­nın ağ­zın­dan duy­ma­sı ge­rek­mez miy­di?
Sü­rek­li kon­trol al­tın­da tu­tu­lan ve ana­liz­le­ri ya­pı­lan iç­me su­yun­da­ki ‘anor­mal de­ği­şim­ler’ za­ma­nın­da hal­ka duy­rul­say­dı, olay bu ka­dar dal­lanıp bu­daklanmazdı.
Dün­ya Sağ­lık Ör­gü­tü’nün (WHO) da­ha ön­ce lit­re­de 50 mik­rog­ram ola­rak ön­gör­dü­ğü sı­nır de­ğe­rin 10 mik­rog­ra­ma dü­şü­rül­dü­ğü, za­ma­nın­da ka­mu­oyu­na du­yu­rul­muş ve ya­pı­lan iz­le­me so­nu­cun­da ge­rek­li ön­lem­ler alın­mış ol­say­dı, tar­tış­ma bu nok­ta­ya gel­mez ve ‘işin su­yu çı­ka­rıl­maz­dı.’
Hiçbir şey, in­san ha­ya­tın­dan da­ha de­ğer­li de­ğil­dir.
Ama... Se­çim sat­hı­na gi­ril­di­ğin­de, bu­gün ‘Su­dan si­ya­set yap­ma­yız’ di­yen­ler, ya­rın, bu­gün­ler­de ya­şa­nan­la­rı CHP’nin aley­hi­ne kul­lan­mak­tan çe­kin­me­ye­cek­tir.
Bu olay­dan çı­ka­rı­la­cak ders şu­dur:
“Si­ya­si­le­rin kı­la­vuz­la­rı kar­ga ol­du­ğu sü­re­ce, bu­run­la­rı te­miz kal­maz.”

CHP’de, başarının yolu yasaklardan mı geçiyor?
UZUN süredir her kafadan bir sesin çıktığı, kavganın, gürültünün eksik olmadığı CHP İzmir Örgütü’nde şimdilik kaydıyla ‘kılıçlar kınına konuldu’.
Çünkü...
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, kendisini İzmir’de temsil eden il başkanı ile beş ilçe başkanı arasındaki ‘kayıkçı kavgası’na el koyarak “Konuşma yasağı” getirdi ve “Bundan sonra kavga, gürültü istemiyorum. Yanlış yapanı partiden atarım” dedi. CHP İzmir’de şimdilik kavga bitmiş gibi görünüyor. Örgüte disiplini ile ağırlığını koyan yılların politikacısı Kemal Karataş da“tatil yasağı” koyarak yaz boyunca çalışma talimatı verdi. Karataş, benzer bir yasağı daha önce SHP İl Başkanlığı döneminde koymuş ve örgüte “Herkes eşinden, işinden fedakarlık yapacak” demişti. Gazetelere “CHP’de seks yasağı” şeklinde yansıyan bu talimat o dönem oldukça işe yaramış ve parti İzmir’de büyük başarı sağlamıştı. Kuşkusuz, disiplin, birlik, beraberlik ve dayanışma her zaman başarıyı getirir.
Aksi halde her kafadan bir ses çıkarsa, kaos olursa başarısızlık kaçınılmaz olur.
Bakalım bu seçim öncesi konulan yasaklar işe yarayacak mı?
Birlikte göreceğiz.

9 Eylül Platformu’nun çabası
İZMİR’DE yıllardır, Adalet, Doğru Yol, Demokrat, Anavatan ve Milliyetçi Hareket gibi sağ yelpazedeki partilerde siyaset yapan bazı isimler, “9 Eylül Platformu” adı altında bir oluşum içinde çalışma yürütüyor.
Sayıları 200’ü bulan bu politikacılar, İzmir’i AKP’ye kaptırmamak için CHP adayına destek vermek istediklerini söylüyor.
Platform sözcüleri, bu amaçla geçtiğimiz günlerde CHP Lideri Deniz Baykal ile görüştü. 9 Eylülcüler, Baykal ile yaptıkları görüşmede, “Bizim amacımız rozet takmak, partiye üye olmak değil. Biz İzmir’de yaklaşık 100 bin kişilik oy potansiyeline sahip bir grubuz. İzmir’in AKP’nin eline geçmesini istemiyoruz. Sizin adaylarınıza destek vermek istiyoruz” dedi.
9-10 Temmuz’da İzmir’de en az beş bin kişinin katılımıyla rozet takma töreni yapılacak. Bakalım bu törende 9 Eylülcülerden kimse yer alacak mı?
Yerel seçimlerde bu isimlerin CHP adayına katkısı olumlu mu, yoksa olumsuz mu yansıyacak, önümüzdeki günlerde göreceğiz.

Göztepeliler, AKP’nin oyununa gelir mi?
SPO­RUN he­men her dö­nem si­ya­se­te alet edil­di­ği­ni, özel­lik­le de be­le­di­ye baş­kan­la­rı­nın bu oyun­da başrol­ler­de oy­na­dı­ğı­nı sa­nı­rım pek ço­ğu­nuz bi­li­yor­su­nuz.
Hat­ta, geç­miş yıl­lar­da ki­mi si­ya­si li­der­le­rin mi­ting mey­dan­la­rın­da “Si­zi bil­mem ka­çın­cı li­ge çı­ka­ra­lım mı?” gi­bi va­at­ler­de bu­lun­du­ğu, he­nüz unu­tul­muş de­ğil.
Gü­nü­müz­de, en ko­lay pro­pa­gan­da yön­tem­le­rin­den bi­ri, kuş­ku­suz, spor klü­bü ta­raf­tar­la­rı­nın gön­lü­nü al­mak, on­la­rı kan­dır­mak­tır.
İş­te bu­nun far­kın­da olan ki­mi be­le­di­ye­ler, kent­te as­li gö­rev­le­ri­ni ye­ri­ne ge­tir­mi­yor, en ko­lay yo­lu se­çi­yor.  Ka­mu kay­nak­la­rı­nı bel­li bir ke­si­min ya­ra­rı­na kul­la­nı­yor.
Spo­ru ve spor­cu­yu si­ya­si emel­le­ri­ne alet edi­yor­lar.
Duy­gu­lar is­tis­mar edi­li­yor, umut­lar ve­ri­li­yor.
Ör­ne­ğin; bi­rin­ci lig­de iken kı­sa sü­re­de ama­tör kü­me­ye dü­şen İz­mir ta­kım­la­rın­dan Göz­te­pe, ye­ni­den pro­fes­yo­nel li­ge dön­dü­rül­dü. Bu ça­ba­yı gös­te­ren­le­rin ba­şın­da AKP’nin ön­de ge­len isim­le­ri­nin yer al­ma­sı dik­kat çe­ki­yor.
Oy­sa...
Göz­te­pe­li­ler, stad­lar­da ‘Pa­ra­sız, pul­suz, İs­ken­der Tuğ­suz’ di­ye yap­tık­la­rı te­za­hü­rat­la­rı he­nüz unut­ma­dı. Göz­te­pe Spor Kulü­bü Baş­ka­nı iken AKP’den Ko­nak Be­le­di­ye Baş­kan­lı­ğı’na aday gös­te­ri­len Tuğ­suz’dan son­ra fut­bol ta­kı­mı­nın fü­ze gi­bi dü­şü­şü, da­ha ha­fı­za­lar­dan si­lin­me­di. O dö­nem Göz­te­pe üze­rin­de oy­na­nan oyun­lar, Ko­nak Be­le­di­ye Baş­kan­lı­ğı kol­tu­ğu­nu  ka­zan­ma­ya yet­me­di.
“İz­mir’i is­ti­yo­rum” di­yen Baş­ba­kan Er­do­ğan’ın bu ta­li­ma­tı­nı ye­ri­ne ge­tir­mek için ça­ba gös­te­ren AKP kur­may­la­rı, se­çim ön­ce­si, “Ba­kın biz Göz­te­pe’yi ama­tör kü­me­den pro­fes­yo­nel li­ge çı­kar­dık” di­ye­rek pro­ga­pan­da ya­pa­cak, oy is­te­ye­cek.
Spo­ru si­ya­se­te alet edip se­çim ka­zan­ma­ya ça­lı­şa­cak­lar.
Ama... Göz­te­pe­li­ler, bu ya­pı­lan­la­ra ko­lay ko­lay kan­maz.
Za­ten, AKP’li­le­rin bu ope­ras­yo­nu­nun, “Eşe­ği kay­bet­ti­rip, da­ha son­ra bul­dur­mak”tan baş­ka bir şey ol­ma­dı­ğı­nı, sa­nı­rım söy­le­me­ye ge­rek yok.