ASLINDA çarşambanın gelişi perşembeden belli değil miydi?
Olaylı Tayland gezisiyle başlayan EXPO serüveni, geçen 1.5 yıl içinde ‘horon’ görüntüsü altında ‘zeybek’ havasında geçmedi mi?
EXPO yönlendirme ve tanıtma kurulları kurulmasına karşın her kafadan ayrı sesler çıkmadı mı?
Merkezi ve yerel yönetim, meslek odaları, dernekler, sivil inisiyatifler ayrı koldan işi sahiplenmeye çalışmadı mı?
100’ü aşkın ülkeye geziler düzenlenmesine, 30 milyon YTL’yi bulduğu söylenen harcama yapılmasına karşın, genel kurul öncesi kimi bir oyla, kimi ise büyük farkla Milano’yu geride bırakacağımızı söylemedi mi?
Ama...
Sonuç ortada; 65 ülkenin oyunu alabilen İzmir, rakibinden 21 fark yedi.
Şimdi herkes birbirini suçluyor.
Oysa...
Hiç kimse masum değil.
EXPO kazanıldığı takdirde, siyasi rantını yemeyi planlayanlar, şimdi, bu yenilginin sorumluluğu da üstlenmek zorunda.
Eğer İzmir, bundan sonra yeni bir organizasyona talip olacaksa, ki olmalı, bütün bu yaşananlardan dersler çıkarılmalı.
Birbirimizi suçlamak yerine, İzmir gemisinin yelkenini yeni ufuklara açmak zorundayız.
Ha...
Bu arada CHP’li Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu da, “Durmak yok yola devam” diyor.
“İzmir’i istiyorum” diyen Başbakan R.T.Erdoğan’ın partisinin bu sloganı, bugünlerde EXPO’zedelerin dilinden düşmez oldu.
Ama...
Sloganlar karın doyurmuyor ve işe yaramıyor.
Önemli olan, verilen imaj ve yerine getirilen sözlerdir.
Siz hem, “Herkes için sağlık” sloganını EXPO teması seçeceksiniz, hem de kendi vatandaşınıza, “Paran yoksa öl” diyerek sağlık sistemini adeta yazboz tahtasına çevireceksiniz.
Kendi halkına doğru dürüst sağlık hizmeti sunamamış bir ülkenin, dünya insanlarına sağlık sunacağı savına kim inanır? Zaten kimsenin inanmadığını da alınan sonuç göstermiştir.
Yine, “Modern tıbbın başlangıcı bu topraklar” dedik. Ancak... Dünya mirası olan sağlık merkezi Allianoi Antik Kenti’ni sular altında bırakacağımızı BIE delegelerinden saklayamadık.
Neyse...
Giden 15 milyon Euro olsun.
Sağlık olsun.
TEBESSÜM
KARADENİZLİ Temel, işlediği bir suçtan dolayı idama mahkum edilir.
İdam sehpasına götürülüp, boynuna yağlı urgan geçirildikten sonra son sözü sorulur.
Temel titrek bir sesle şöyle der:
Haçan bu bana ders olsun.
NOT: Bu fıkranın EXPO’yu kaybetmemizle herhangi bir ilgisi yoktur.
Nerede yanlış yaptık?
EXPO 2015’i Milano’ya kaptırdık.
Merkezi ve yerel otoritenin, tıpkı ünlü sanatçı Kayahan’ın şarkısında dediği gibi, “Biz nerede yalnış yaptık” diyerek şapkayı önüne koyup düşünmesi ve özeleştiri yapması gerekir.
Kuşkusuz, EXPO’yu düzenleyecek ülkenin seçiminde birtakım ekonomik ve siyasi etkenler belirleyici olmuştur.
Örneğin; İtalya ile Türkiye’nin uluslararası camiadaki yeri, ağırlığı eşit değil.
Aynı şekilde her iki ülkenin ekonomik, sosyal ve siyasal yapısı arasında dağlar kadar fark var.
Delegeler bunu görmüş olmalı ki, bizim özellikle gelişmekte olan ülkelere vaat ettiğimiz yardımların üç-beş katını İtalyanlar verdi.
Gerçi buna İzmir için dünyanın dört bir yanını arşınlayan ‘yılmaz’ bir siyasetçi rüşvet diyor. Üstelik belgesini bile gördüğünü söylüyor. Rakibimiz Milano’ nun delegelere zarflar vererek oy avcılığı yaptığını iddia ediyor.
Kaldı ki, İtalya’nın dağıttığı iddia edilen bu rüşvete, pardon yardımlara söz söyleyecek en son kişiler, 22 Temmuz seçimlerinde seçmenden yarım ton kömür ve erzak torbası karşlığında oy isteyenlerdir.
Sen oy için rüşvet dağıtırken iyi, karşı taraf dağıtırken kötü.
Zaten, ‘Kendinize yapılmasını istemediğiniz bir şeyi başkalarına yapmayacaksınız’ diye boşuna dememişler.
EXPO’yu kadın özgürlüğü kazandı
EXPO için Paris’e çıkarma yaptık.
Üstelik 700’ü aşkın kişiyle.
Çünkü bu kadar kalabalık gitmenin nedeni, genel kurul salonu girişinde İzmir için tezahüratta bulunmak ve gövde gösterisi yapmaktı. Paris’e giden kaç kadın, kaç genç vardı sayısını bilmiyorum!
Ama...
Gidenlerin büyük çoğunluğunun bıyıklı ve orta yaşlı erkekler olduğunu çok iyi biliyorum.
Nitekim, İtalya Başbakanı Prodi’nin, “Dinsel fundamentalizme karşı kadın özgürlüğü için bize oy verin” şeklindeki sözleri EXPO’yu kaybedişimizin nedenlerinden biri olamaz mı?
Çünkü...
Tüm dünya, “En az üç çocuk yapın” diyerek kadını eve hapsetmek isteyen ve türbanı adeta bir özgürlük simgesi haline getiren bir anlayışın ülkemizi yönettiğini çok iyi biliyor.
Bence EXPO’yu Milano değil, kadın özgürlüğü kazandı.
Önümüzdeki maçlara bakacağız!
YAŞANAN olumsuzlukları, siyasi krizi, ekonomik sıkıntıları futbolla unutan yurdum insanı, EXPO’da aldığımız sonucu da Fenerbahçe’nin İngiliz devi Chelsea’yi yenmesiyle ikinci plana itti.
Ancak, İzmir’in 21 oyla EXPO’yu kaybetmesinin ardından başta Cumhurbaşkanı Gül olmak üzere, bu dev sergi için gecesini gündüzüne katan (!), dünyanın dört bir yanını gezen kimi isimlerin yaptığı açıklamalar bana yenilgi sonrası futbolcuların söylediği şu sözleri anımsattı:
“Rakip takım çok faullu oynadı. Hakem taraf tuttu. İyi oynadık, ama kaybettik. Yapacak başka bir şey yok, artık önümüzdeki maçlara bakacağız.”