Can Dündar

Can Dündar

candundarada@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


İsim var, daha kundakta çizer geleceğinizi, hayatınızın yönünü belirler, "Acar"dır mesela, "Ulaş" ya da "İffet"...
İsim var, istikbale yazılı bir mektuptur; "Kader"dir veya "Kısmet"...
Kimi isim ezer sahibini, "İsyan"dır ya da "Onur"; hakkını verebilmek bir ömür ister.
Kimi, boş bir gergeftir; nakşını sahibi işler.

* * *

Adlarımızın tarihi, aynı zamanda ümitlerimizin, ihtiraslarımızın, zaferlerimizin, yenilgilerimizin tarihidir.
Ne yaşadıysak, ne yaşayamadıysak, bizden sonrakilerde nelerin yaşamasını istiyorsak, onu bir dua gibi fısıldarız yeni doğmuş bebenin kulağına...
"Savaş" deriz, "Barış" deriz, "Hicran" deriz.
Kemal Zeki Gençosman "Türk İsimleri Sözlüğü"nün önsüzünde "Eski Türkler, ismin insan için bir yazgı olduğuna inanırlardı" der; "Çocuğun adıyla, alınyazısı arasında paralellik olduğu varsayılırdı".
Bu yazgıyı değiştirebilmek için kimi zaman, çok yaşamayan bebelerine "Yaşar", "Dursun" gibi adlar takıp Azrail'i kandırmaya çalışmışlar; kimi zaman "Kemal", "İsmet", "Enver" diye adlandırıp büyük adamların yazgısına ortak etmeye alışmışlardır.

* * *

Bugünlerde değişik bölgelerin nüfus müdürlüklerinden sızan haberler "dipten gelen bir değişim dalgası"nın taze kokusunu taşıyor bize...
İlk haber Karadeniz'dendi.
İstatistiklere bakılırsa "Temel - Fadime" fıkralarının coğrafyasında geçen yıl hiçbir aile çocuğuna "Temel" ve "Fadime" ismi koymamıştı.
İkinci haber Güneydoğu'dan geldi:
Diyarbakır Nüfus Müdürü'ne göre bölgedeki gençler artık ailelerinin verdiği isimleri beğenmiyorlar, bu isimlerle anılmaktan rahatsızlık duyuyorlardı. Son yıllarda isim değiştiren genç sayısı artmıştı.
"Vasfiye", "Kıymet", "Mesih", "Abdo", "Hamo" gibi isimler terk ediliyordu. Yerine konanlarsa çoğunlukla şunlardı:
"Barış", "Yasemin", "Ruşen", "Emir", "Merve"...

* * *

"Adımız yazgımız"
sa eğer, bu küçük haber bize şunu gösteriyor: Anadolu insanı, ismine kazınmış yazgısına isyan ediyor.
Ve ismiyle birlikte o yazgıyı değiştirmeye çabalıyor.
Kuşaklardır taşınıp gelen, kimbilir kaçıncı dededen artakalmış isimlerin soy kütüklerinden silinmesi az şey midir?
Bu başkaldırının kökeninde ister "Temel fıkralarının yarattığı bezginliği" arayın, ister "Nataşa'larla gelen toplumsal değişimi", ister "GAP'la değişen bölgesel yapıyı"...
Önemli olan şu:
Anadolu, adını değiştiriyor.
Sadece adını mı?
PİAR'ın "Türkiye profili" araştırması, tanışarak evlenenlerin oranının son 4 yılda yüzde 31'den, yüzde 41'e çıktığını, bekarların yüzde 91'inin de tanışıp anlaşarak evlenmek istediklerini gösteriyor.
Araştırmaya göre görücü usulü bitiyor.
Başlık parası tarihe karışıyor.
Doğum kontrolü uygulayanların oranı yüzde 50'ye yaklaşıyor.
Akraba evliliği yapan çiftler çocuklarının akrabadan evlenmemesini istiyor.
Maziden bıkkınlığın, buna karşı silkinişin ve yeni bir hayat arzusunun sinyalleri tek sütunluk haberlerin satır altlarından fışkırıyor.

* * *

Ankara'nın hiç değişmeyen isimlerine, değişime direnen güçlerine, bitmez tükenmez çekişmelerine bakıp yarından umudunuzu kesmeyin.
Toplum, değişim bayrağını açtı.
Bunun rüzgarı çok yakında Ankara'yı da sallayacak.
Adım gibi biliyorum.