Can Dündar

Can Dündar

candundarada@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Ada Tepede "Bağımsız Sol Adaylar" başlıklı bir haber...Ahmet İnsel'in çağrısı üzerine seçime bağımsız girecek sol adaylar belli olmaya başlamış.Adayların isimleri ve resimleri var:"Sezen Aksu, İsmet Berkan, Yaşar Kemal, Türkân Şoray, Can Dündar, Oral Çalışlar...""Hayırdır inşallah" diye ve hayretle sayfayı çevirince okudum, bunun 1 Nisan şakası olduğunu..."Adaylık maceram", bir sayfa çevirme süresinde bitti.* * *Ama Prof. Ahmet İnsel'in yazısı şaka değildi.Galatasaray Üniversitesi'nden Prof. Seyfettin Gürsel'le yaptıkları araştırmada, belli seçim çevrelerinde sol güçlerin destekleyeceği bağımsız adayların yüzde 10 barajına takılmadan parlamentoya girebileceğini saptadılar."Seçimde ne yapacağım? Partilerin ve adayların hiçbirini kendime yakın bulmuyorum" diyenler için iyi haber...Araştırmaya göre CHP dışı sol partiler için yüzde 10'luk ülke barajı caydırıcı... Oysa bağımsızlar için böyle bir koşul yok.Prof. İnsel ve Prof. Gürsel diyor ki:Belli seçim bölgelerinde sol partilerin, sivil toplum kuruluşlarının, meslek birliklerinin, sendikaların katılımıyla bağımsız adaylar gösterilebilir. Sol seçmen, bir bağımsız aday etrafında toplanabilirse bu adaylar Meclis'te solun sesi olabilir.Bir bağımsız adayın seçilebilmek için kaç oy alması lazım?İstanbul'da en az 55 bin...Ankara'da 53 bin...İzmir'de 47 bin...Taşra kentlerinde 35 bin...* * *Geçen hafta NTV'de konuğum olan Prof. Gürsel, bu girişimin, 1965'te TİP'in Meclis'te yarattığı etkiyi doğurabileceğini söyledi.O dönem 15 sosyalist milletvekili, Amerikan üslerinden savunma anlaşmalarına, işsizlikten yoksulluğa kadar her konuda solun dünya görüşünü parlamento kürsüsüne taşımış, Meclis'in tozunu attırmıştı.O milletvekillerinden Çetin Altan, "Ben Milletvekili İken" kitabında (İnkılap, 2005) "Dört taraftan açılmış iri dişli ağızlara, harıl harıl çalışan savcılara, raporlara, dosyalara, el sallayarak milletvekili oldum" diye yazar.Milletvekilliği serüveni, dokunulmazlığının kaldırılmasıyla sonuçlanan Altan Meclis'te yaptığı son konuşmada:"Sesimi kısabilirsiniz. Ama çocuklarımız sesimi duyacaktır" demişti.Öyle de oldu.Onların sancılı mebusluk dönemi, yeni filizlenen sosyalist düşünceye yönelik ilk saldırı dalgasını kırmayı, şartlanmaları aşmayı kolaylaştırdı; kulakları farklı fikirlere alıştırdı. 1968 gençlerinin önünü açtı.* * *Benzer bir çiçek, bugünün kuraklığında açabilir mi?Olabilir.En azından bu girişim, benzer kaygılar taşıyanların dayanışmasını körükleyebilir.Bağımsız adayların dilinden solun dünya ve Türkiye tasarımının dillendirilmesini sağlayabilir.Siyasetin, aynı cümleyi farklı kişilerin söylemesinden ibaret bir oyun olmadığını kanıtlayabilir.Evet, vakit az, örgütlenmek zor.Ama yine de çabalamaya değer bir formül bu...Adalet Ağaoğlu'nu Meclis'te düşünsenize!.. can.dundar@e-kolay.net Dün Radikal-2'nin kapağına baktım.