Can Dündar

Can Dündar

candundarada@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Eskiden anti - faşist cephelere inanırdım.
Çok yürüdüm öyle pankartların ardından...
O uğurda akıtılmış çok kan gördüm; nice yoldaş gömdüm o cephenin kabrine...
Yolun sonu, karşısında cepheleştiğimizden daha ağır bir faşizm oldu.
Artık inanmıyorum, aynı toprakta düşman kamplara yerleştirilmiş kıtalara...
Toplumda "aykırı" bir eğilim filizlendiğinde "Ezelim" diye süngü takanlara değil, "çözelim" diye kafa yoranlara kulak kabartıyorum.
Çağdaş demokrasilerin harcındaki tılsımın "dışlayıcılık" değil, "katılımcılık" olduğuna inanıyorum.

* * *

Fransa'da faşizm paniğinde gözden kaçan bir ayrıntı var:
Jean - Marie Le Pen'in Ulusal Cephe Partisi'nin oyu son seçimden bu yana sadece 250 bin arttı.
Yani orada "önlenemez bir tırmanış" yok.
Asıl korkutucu sonuç, seçime katılımın yüzde 56'da kalmasında...
Yani "canı yanmayan" kitlelerin siyasetle ilgisini kesmesinde...
Canı yananlar kimler?
Şöyle sıralıyor Le Pen:
"Siz küçük insanlar! Sıra neferleri... dışlanmışlar... siz madenciler... demir çelik işçileri... sanayicileri... Maatstrich'in Euroglobalizasyonu altında yıkıma uğrayan işçiler... Düş kurmaktan korkmayın!"
"Hair"
müzikalinin sözlerini anımsatıyor değil mi?
Sorun burada işte:
Solun dünkü sloganlarının bugün faşizmin seçim beyannamesine dönüşmesinde...
Merkezde birbirine benzeşen partilerden umudu kesen "küçük insan"ın çareyi farklı şeyler söyleyen radikal rüzgarlarda aramasında...

* * *

Buna karşı merkezi tahkim etmek, karşı cephe inşa etmek, iki turlu seçim barikatı kurmak rüzgarın hızını kesebilir belki, ama yönünü değiştirmez.
Bugün çoğunluğun işine yarayan iki turlu seçim, bir sonraki seçimde çoğunluğa dönüşecek faşistlerin değirmenine su taşıyabilir.
Rüzgarın yönünü değiştirecek çözüm, o rüzgarı yaratan iklimin değişmesindedir:
Dışlanmış sıra neferlerine, kovulmuş sanayi işçilerine, işsiz madencilere, istikbal düşlerini yitirmiş gençlere yarın umudu verebilmekte... küreselleşmenin yarattığı korkunç altüst oluş içinde toprağından, mesleğinden, mevkiinden kopan; tepki olarak da ya özgüven aşılayacak inanç yellerine ya "öteki"ni yok edecek öfke sellerine kapılanlara "çareyi geçmişte değil, gelecekte arayın" diyebilmekte...

* * *

Çağımızın en parlak vaadi, küreselleşmenin karanlık yüzü bu:
Güvensizlik yerküremizin temellerini kemiriyor.
Dünya, solla birlikte vicdanını da yitirdi. "İdeolojilerin öldüğü" yalanı ile meydan hepten umut tacirlerine kaldı.
Şimdi eski solcular, faşizme karşı, faşizmi yaratan hırsızların cephesinde saf tutmaktan başka bir şey yapamıyorlarsa yazık onlara!..
Fransız solu "Utanıyorum" pankartını, Le Pen'den önce, fukaralığa, çaresizliğe, işsizliğe karşı açmalıydı.
Le Pen bunların nedeni değil, olsa olsa sonucudur ve (tıpkı Refah'a oy veren herkes "şeriatçı" olmadığı gibi) seçmenlerinin tümü "faşist"lerden oluşmamaktadır.
Cephelere değil, küreselleşmenin açtığı yaraları saracak siyasetlere ihtiyacımız var bugün...
Bunun için gerekli enstrümanları Fransa iyi tanır:
Eşitlik, özgürlük, kardeşlik...
Adalet, refah ve güven...
"Küçük insan"lara "Düş kurmaktan korkmayın" diyen o eski şarkıyı sahte dillerden almanın ve "Biz varız" diye ortaya çıkmanın vaktidir.