Almanya, ailenin dağılmasını tartışıyor Öfke, Türkiye kökenli genç kuşak yönetmenlerden Züli Aladağ tarafından WDR için çekilen bir TV filmi... Eylülde ilk kez TV'de gösterildi. Gösterilince de ortalığı birbirine kattı.Filmin kahramanı, 19 yaşında nefret dolu, psikopat bir Türk...Kurbanı ise varlıklı bir Alman ailesi...Can, bir akademisyenin oğlu olan Felix'i çetesine girmeye zorluyor; "öfkenin müzisyeni" "Ceza"ya, şiddete, uyuşturucuya alıştırıyor.Babası, Felix'i kurtarmak için devreye girince çetenin hedefi haline geliyor. Can giderek canavarlaşıyor ve ailenin başına bela oluyor.Zavallı görünümdeki Almanlara kırık şivesiyle "Domuz yiyen faşist köpekler!" diye ana avrat söverken Almanya tarihinde yeni bir dönemi haber verircesine şunları söylüyor:"Sizin evinizi istiyorum. Babam bu evi sizden daha fazla hak etti. Her yerdeyim ve sizden biriyim artık... "Felix'in annesinin sorusunda ise aczin izleri var:"Biz nerede hata yaptık?"* * *Anlayışsızlığın, dışlanmanın, hor görülmenin kıskacında asileşen bir kuşağı resmeden "Öfke", bu içeriğiyle büyük tepkilere yol açtı. Sadece Türkler de değil, Almanlar da filmdeki katı gerçekçiliği rahatsız edici buldu. İtibarlı Alman dergisi Der Spiegel, Can'ı "Türk şeytanı" diye tanımlayan sert bir eleştiri yazınca WDR, filmin yayınını geç vakte kaydırdı; peşine de bir tartışma programı koydu.Oysa film, Türk çetelerden çok, sosyal yapısı çökmüş Alman toplumunu anlatıyor. İç iletişimi rafa kaldırmış, ihanetleri kanıksamış, çocuklarını ilgisiz bırakmış Alman ailesi ilmek ilmek çözülürken, anababa şefkatinden yoksun büyüyen kuşaklar yanardağ gibi patlıyor.WDR'in bir yöneticisi temel sorunu "Babasızlık" diye tanımlıyor.Babasına başkaldıran Can kadar, baba ilgisinden yoksun Felix de yetim gibi... İkisi de muhtaç olduğu ve ailesinde bulamadığı inancı, bağlılığı, dayanışmayı, sıcaklığı, korumayı çetelerde buluyor artık...* * *Filmin yönetmeni Züli Aladağ, Nürnberg Film Festivali'nde "Filmiyle Almanlara akılsızca koz verdiği" türünden ağır eleştirileri yanıtlamaya çalıştı. "Bu filmle tahsilli Alman elitlerinin maskesini indirdim" dedi."Almanya'nın toplumsal resminin değiştiğinin artık anlaşılması gerektiğini" söyledi.Can, o resmin siyah yüzü... Önemsenmemiş göçmenler sorununun sonuçlarından biri... İhtirasın pençesinde insani değerlerini yitirmiş iletişimsiz bir topluma dikilen son tüy...* * *Lakin unutmamak gerekir ki Can kadar, onun öyküsünü filme çeken de Züli de "Yarının Almanları"ndan biri..."Acı vatan"da başarıyı yakalamış, içinde yaşadığı toplumun sorunlarına kafa yoran yeni kuşak göçmenlerin temsilcisi...Tıpkı Fatih Akın gibi... Sibel Kekilli gibi... Daha geçen hafta Münih'te Alman politikacıların önünde onları yerden yere vuran kabare sanatçısı Cango Asül gibi...Almanya'da yaşayan yazar Habib Bektaş, "Artık ayrım 'Türkler ve Almanlar' diye yapılmıyor" diyor; "Asıl ayrım zenginlerle yoksullar arasında... Varlıklı ya da yetenekli Türkler itibar görebilirken, yoksul Almanlara çok kötü muamele ediliyor. Ayrım, yeniden sınıfsal karaktere bürünüyor."Filmde Can'ın yerinde bir Rus ya da İtalyan da olabilirdi; ama Alman ailenin durumu değişmezdi.Şimdi göçmen Türkler, Fransa'daki varoş isyanının Almanya'da tekrarlanmaması için Almanları adeta bıçakla dürterek derin uykudan uyandırmaya çalışıyor."Öfke", DVD olarak dağıtıldığı 50 bin okulda tartışılıyor.Ve Almanya, işlevini çetelere devreden aileyi yeniden toparlamanın yollarını arıyor. can.dundar@e-kolay.net Almanya'daki göçmenler, Can'ı da "Öfke"sini de iyi tanıyorlar.