Ada Ev içindeki "gerçek iktidar sahibi" mi? Bu rol sabit midir; yoksa değişmekte midir?Yitirdiğimiz Prof. Dr. Mübeccel Kıray, 1976'daki bir makalesinde ("Mediterranean Family Sctructure", Cambridge University Press) bu soruya yanıt ararken, örnek seçtiği Ereğli'de değişen aile içi ilişkilerin düğümünü ilmek ilmek çözmüş ve kadının kilit rolünü açığa çıkarmıştır.Bugün onu, bu önemli makalesiyle anmak istiyorum.* * *Birçok Anadolu kasabası gibi Ereğli'de de geniş birleşik aileler azalmış, onun yerini, tek bir evli çiftin çocuklarıyla yaşadığı "çekirdek aile" almıştır.Prof. Kıray'a göre, babanın geleneksel iktidarını yıkan bu değişimin çatışmasız gerçekleşmesinde kadın, tampon görevi yapmıştır.Kıray bu işlevi 4 boyutta inceler:Baba-oğul ilişkisi : Oğul, babanın otoritesine başkaldırmış, bağımsızlığını ilan etmiştir. Evlenip ayrı ev açmak, kendi işini kurmak ister. Baba, otoritesini kaybetmemek için değişime direnir. İktidar çatışması çıkınca anne devreye girer. Hakem rolü oynayarak "tarafları" sakinleştirir. Oğlanın ayrı eve çıkma talebine, muhtemel "gelin-kaynana çatışması" bahane edilir. Böylece anne, "günah keçisi" rolünü üstlenerek sorunu, babanın otoritesini sarsmayacak şekilde çözmüş olur.Ana-oğul ilişkisi: Evlenen gelin, yeni evde "yabancı"dır. Statüsü düşüktür. Ancak bir oğul doğurduğunda kabul görür. O yüzden gelecek planlarını oğlu üzerine kurar. Oğul büyüdüğünde annesine statü kazandıracak, çatışma halinde onun saffında yer alacaktır. Bu güçbirliği, babayı yeni değerleri kabullenmeye, taleplere boyun eğmeye zorlar.Kız çocuk-ebeveyn ilişkisi: Kız çocuk evdeki herkesin göz hapsindedir. Her yeni talebinde evin erkekleriyle sorun yaşar. Burada da sorunu çözmek anneye düşer. Tarafları yatıştıracak, çatışmayı önleyecektir. Bu arada geniş ailede gelin, kaynananın evdeki yardımcısı iken, evlerin ayrılmasıyla bu rol tersine döner. Şimdi geline yardım için annesi eve çağrılmıştır. Anne, bu kez de damadının otoritesini kabullenir, kızının ailesinin daha iyi koşullarda yaşaması işini üstüne alır. Karı-koca ilişkisi: Hep kocasının buyruğu altında yaşayan kadın, zamanla statüsünü yükseltmiştir. Çekirdek aileyle köleliği azalır. Ailede birçok etkinliği paylaşmakta, eşine danışman olmaktadır. Bu da, erkeğin mutlak otoritesinin sona yaklaştığını göstermektedir. * * *Prof. Kıray'a göre, değişimin ailede sorunsuz yaşanması için tampon işlevi gören ve entegrasyonun yolunu açan kadın, bu rolü ustaca oynayabilmesini, (özgüvenle yetiştirilen oğlanlarda bulunmayan) iki özelliğine borçludur:Bir: Erkek egemenliği altında kendi etkisini yumuşak ve dolaylı bir şekilde ortaya koyma becerisi...İki: Dezavantajlı koşullara tevazu içinde ama kararlılıkla uyum sağlama yeteneği... Ve tabii bir de "diğergamlığı", yani diğerleri için kendini feda etmekten kaçınmaması, hatta bundan zevk alması...Bu özellikleriyle kadın, toplumda cinsiyet rollerinin, en az kırılmayla değişebilmesinin gizli mimarıdır.Bu mimarı ortaya çıkaran Prof. Kıray'ı saygıyla anıyoruz. can.dundar@e-kolay.net Anadolu'da kadının yeri nedir? Erkeğine boyun eğen "eksik etek" mi?