Can Dündar

Can Dündar

candundarada@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Pembe Köşk'teydik.Özden Toker, "İsmet Paşa" kitabımız için bir davet veriyordu.Davetliler arasında Dışişleri'nden Selim Kuneralp de vardı.Özden Toker'le ilk kez orada tanıştılar.Özden Hanım ismi duyar duymaz hararetle konuğunun elini sıktı."Ne kadar sevindim geldiğinize" dedi; "Babanız evimize sık gelip giderdi. Çok severdik kendisini..."Selim Kuneralp'le Özden Toker'in babaları 1963'te tanışmışlardı.Zeki Kuneralp 1940'ta Dışişleri sınavını kazanınca, Dışişleri yetkilileri onu Ali Kemal'in oğlu olması nedeniyle "veto etmeye" kalkışmış, Cumhurbaşkanı İsmet İnönü'ye danışmışlardı.İnönü ise, bir zamanlar Kuvvacılara düşman olmuş birinin oğlunun diplomat olma talebi karşısında "suçun şahsiliği" ilkesini anımsatmış ve "Ne var bunda? Oğlu niçin Hariciye'ye giremesin?" demişti.Böylece diplomatlık kariyerine başlayan Zeki Kuneralp hızla tırmanmış ve 1963'te Londra'ya büyükelçi olarak Londra'ya giderken bu kez Başbakan olan İnönü'ye teşekkürlerini sunmuştu.Yakınlıkları o günden sonra hep devam etmişti.* * *Çok ders alınacak, 3 kuşaklık bir yaşam öyküsüdür bu...Tarih oldu sanıyorduk; olmamış.Zeki Kuneralp'in kendisi gibi başarılı bir diplomat olan oğlu Selim Kuneralp de İsveç ve Kore'de büyükelçilik yaptıktan sonra geçen sene Ankara'ya döndü, bakanlıkta Müsteşar Yardımcılığı'na atandı.Lakin aylardır fiilen yürüttüğü bu göreve tayini, Cumhurbaşkanı'nca veto edildi.Listede Kuneralp'le birlikte değerli 4 müsteşar yardımcısı daha var.Şu ana kadar nedeni anlaşılamayan bu vetolardan dolayı hepsi neredeyse zan altındalar.Dışişleri günlerdir iç işlerine gömülmüş durumda kaynıyor.* * *Daha önce bu 5 ismin büyükelçiliğini onaylayan Cumhurbaşkanı Sezer, müsteşar yardımcılıklarına neden karşı çıktı? Bu bürokratlar madem sakıncalıydı, neden büyükelçi yapıldı?Bilinmiyor. Çünkü vetoda gerekçe belirtilmiyor. O yüzden de türlü çeşit dedikoduyla vetolular hakkında kuşku yaratılıyor.Vetonun gerekçesi, Köşk'ü rahatsız eden bir usul hatası olabilir.Cumhurbaşkanı, üst düzey tayinlerin kendisine danışılmadan yapılmasına ya da onayı olmadan uygulamaya konmasına kızmış olabilir.Öyleyse bile, vetoları yollarken bu gerekçeyi belirtemez miydi?Konuyu hükümetle istişare edemez miydi?Hiçbiri olmuyorsa basın, vetolara mazeret bulmak uğruna diplomatların mazilerini didiklenmeye başladığında "Onlarla ilgisi yok, hükümetin emrivakisine tepki gösterdim" diyemez miydi?Hatta yıllarca büyükelçi olarak yurtdışında kendisini temsil eden bu diplomatları arayıp gönüllerini alamaz mıydı?* * *Vetolu müsteşar yardımcıları yine de göreve devam ediyorlar.Muhtemelen kendilerine "Sıkın dişinizi, resmi atamanız iki ay sonra, başka bir imzayla yapılır" denildi.Ancak o sürede tayini onaylanmamış diplomatlarca yönetilen Dışişleri görüntüsünün ciddi bir garabet olacağını, yabancılarla temasta soru işaretlerine yol açacağını, Türkiye'yi gülünç duruma sokacağını tahmin etmek zor değil.Gel de 40 yıl önceki İnönü yaklaşımını özleme şimdi? can.dundar@e-kolay.net Geçen aralıkta çok özel bir buluşmaya tanıklık ettim.