Önceki akşam arabamla trafik ışıklarında beklerken gözüm üst geçitte asılı bez afişe takıldı:
"Ulusal para onurundur, sahip çık" yazıyordu.
Az ötede bir tane daha:
"Ulusal paramız bağımsızlığımızın simgesidir. Ne mutlu TL kullanana!.."
TL ile maaş alıp, dolarla ev borcu ödeyen bir emekçi olarak mutlu oldum tabii... Göğsüm kabardı, gözlerim yaşardı.
Gururla burnumu çekiştirirken radyoda BBC Dünya Servisi haberleri başladı.
Avrupa Merkez Bankası başkanının yılbaşında yürürlüğe girecek euro banknotlarını tanıttığını duyuruyordu haber...
"4 ay sonra AB'nin 12 üyesi kendi ulusal para birimlerini bir yana bırakacak ve euro ile alışverişe başlayacak. Yeni paranın üzerinde ulusal simgeler yerine Avrupa'yı simgeleyen desenler var".
1 Ocak sabahı bankamatiklere giden Avrupalılar paralarını Euro olarak çekecekler. Tren ve metro istasyonlarındaki bilet makineleri euro ile çalışacak. 12 ülke arasında para transferleri euro üzerinden yapılacak; turistler için her ülkede para değiştirme zorunluluğu ortadan kalkacak. Döviz değiştirerek kar sağlama devri kapanacak.
Avrupa Merkez Bankası başkanına göre "Euro, bir para birimi olmanın ötesinde Avrupa bütünleşmesinin simgesi olacak".
* * *
Ne kadar "onursuz" insanlar şu Avrupalılar!..
Sen tut "bağımsızlığının simgesi"ni çöpe at; ortak banknota yat!
Hükümet düzeyinde "Ne mutlu mark harcıyorum diyene" kampanyası ya da kiliselerde "Frankın itibarı için pazar ayini" düzenleyeceğine, vitrinlere mal bedellerini euro ile yazdır, TV'de "Euro ile alışveriş daha kolay olacak" diye reklam yayımlat.
İtibarları "beş paralık" olacak haberleri yok!
* * *
Ben bu TL kampanyasını yürekten destekliyorum.
"TL onurumuzdur" afişini, dolar cinsinden borçlandığım, tam ödemeyi denkleştirdiğimde taksitini iki katına çıkmış bulduğum ve o yüzden bir türlü taşınamadığım evin inşaatı üzerine asmak ve sevgili müteahhitime okutmak için sabırsızlanıyorum.
Ancak "TL onurunuz, dolar borcunuzdur" cevabı almaktan korkuyorum.
Geçenlerde benzer bir tersliği oğluma sayıları öğretirken yaşadım:
Milyonda ne kadar çok sıfır olduğunu göstermek için 1 milyon TL çıkardım;"Bununla o kokulu sakızlardan bile vermiyorlar baba" deyince yere çakıldım.
* * *
Yeryüzünde bir dolar karşılığında 1 milyon 500 bin tane verilen, Türk lirası dışında bir ulusal para birimi yok ise,
O TL 1 yılda dolar karşısında yüzde 115 değer kaybetmiş ise,
Çulsuz yabancı turistlerin Antalya'da 250 dolar vererek yaptıkları tatili yerli memur ailesi bir aylık maaşıyla yapamıyorsa,
Cihan harbinden beri en ağır küçülmeyi yaşayan ülkenin devleti bile yurtdışına çıkan yurttaşından dolar üzerinden har(a)ç alıyorsa,
Ulusal paranın itibarını "ne mutlu" gazı vererek yüceltmek mümkün mü?
"TL kullanın" diye camilerde hutbe okutan Diyanet, bir zahmet o TL'yi eritmeden nasıl koruyabileceğimizi de anlatabilir mi?
Hemşirenin onurunu kızlık zarında, ekonominin onurunu yerli banknotta arayan bu hükümet, gerçek onur ve itibarın, satın alma gücü olan bir para, üreten bir sanayi, yurttaşına eğitim, sağlık, sosyal güvenlik, adalet taşıyabilen bir devlet ve ticarete bulaşmamış bir siyasetten geçtiğini anlayabilirler mi?
Bizim metelik için hutbe değil Fatiha okutsak daha iyi değil mi?