1982 yılı...
Gazi Üniversitesi Basın Yayın Yüksek Okulu'nda 2. sınıf öğrencileri Türkiye Ekonomisi dersinin hocasını bekliyor.
Sınıf, öğrencilerin gürültü patırtısıyla sallanırken sert görünümlü hoca kapıda beliriyor. İçeriye kızgın bir bakış atıp kürsüye geçiyor.
Tebeşirle tahtaya kocaman bir (1) rakamı çiziyor.
"Bakın" diyor. "Bu, kişiliktir. Hayatta sahip olabileceğiniz en değerli şey..."
Sonra (1)'in yanına bir (0) koyuyor:
"Bu, başarıdır. Başarılı bir kişilik (1)'i (10) yapar".
Bir (0) daha...
"Bu, tecrübedir. (10) iken (100) olursunuz".
Sıfırlar böyle uzayıp gidiyor:
Yetenek... disiplin... sevgi...
Eklenen her yeni (0)'ın kişiliği 10 kat zenginleştirdiğini anlatıyor hoca... Sonra eline silgiyi alıp en baştaki (1)'i siliyor. Geriye bir sürü sıfır kalıyor. Ve Hoca yorumu patlatıyor:
"Kişiliğiniz yoksa, öbürleri hiçtir".
Sınıf, mesajı alıp sessizliğe gömülüyor.
* * *
20 yıl önce öğrencilerine kişilik dersi veren o "Hoca"nın adı Devlet Bahçeli'ydi.
O gün tahtada kişiğin önemini anlatan hoca, bugün kabinede o (1) rakamının kıymetini kanıtlama sınavı veriyor.
"Yolsuzluklara bulaşmamış MHP" iddiası "müteahhit Bakan" Koray Aydın'ın bulaştığı skandalla gölgelenirken Bahçeli de bir anlamda kendi öğrettiklerinden sınava giriyor..
Dün ihracatçı bir arkadaşımla konuştum.
"Koray Aydın'ın Ankara İskitler'deki şirketine geçen yıl gittim" diye söze girdi.
"Seramik almak için görüşmeye gitmiştim. Ancak odaya girdiğim anda şok oldum. Oturduğum koltuğun karşısındaki duvara Koray Aydın'ın sunta üzerine basılmış bire bir ebatta takım elbiseli bir fotoğrafı yerleştirilmişti. Benimle görüşen sarkık bıyıklı gence;
'-Hayırdır, bakan akrabanız mı?' diye sordum.
'-Hayır, burası Koray Bey'in şirketi' dedi, sonra da kendiliğinden anlatmaya başladı:
'-Şirketi kuralı 5 - 6 ay oldu. Şimdiden 1 trilyon karımız var. Yıl sonunda 1.5 trilyona ulaşmayı bekliyoruz. Koray Bey, sağolsun bir telefonla işi hallediyor. Özellikle deprem sonrası konut, sağlık ocağı vs. için mal satarak çok hızlı büyüdük'.
Satış bürosundan dehşete kapılarak çıktım."
* * *
Durumun vahametini düşünebiliyor musunuz:
Deprem olmuş. Kamunun büyük inşaat ihalelerini dağıtan Bayındırlık Bakanlığı'nın koltuğunda oturan müteahhit bakan, deprem konutları için ihale açılmadan hemen önce bir şirket kuruyor. Kamudan ihale alan inşaat firmalarına mal satmaya başlıyor.
Üstelik öylesine fütursuz ki, bu ticareti gizleme gereği bile duymuyor; satış bürosuna kendisinin 1.75 boyunda bir posterini astırıyor.
Müşteriler gelince adeta bakanın karşısında oturuyorlar.
Böylece sadece seramik değil, "nüfuz ticareti" de yapmış oluyor.
Bütün bunlara rağmen Bahçeli, hala "Kelle vermeyiz" diyebiliyor.
Kendisine 20 yıl önceki dersini hatırlatmanın zamanıdır:
Siyasette kişilik (1)'dir.
Bunun yanına "milli değerler"i eklerseniz (10) olursunuz.
"Seçim zaferi" sizi (100) yapar; "ilkeli ortaklık"la (1000)'e çıkarsınız.
Lakin (1)'i silerseniz gerisi sıfırdır.
"Kişilik"siz politika, iflas demektir.
O yüzden partinin "Ya sev ya terk et" sloganı "Parayı seviyorsan koltuğu terk et" diye düzeltilmelidir.
Koray Aydın'a da "Ya MHP ya İ - ha - le..." denilmelidir.
İstifa etmiyorsa, derhal görevden alınmalıdır.
Dünyada şeffaflığın yeni sloganı; "Ya siyaset ya ticaret"tir.