Ada Son bir kez o işveli kadının kılığında çıktı ekrana...Nicedir içinde sakladığı, üzerinde taşıdığı kadını toprağa verir gibiydi.Canlı yayında deri değiştirircesine temizledi makyajını; kostümünü çıkardı. Robdöşambrı içinde, en yalın haliyle kaldı. Ve "Bundan böyle Huysuz Virjin olarak sahneye çıkmayacağını" açıkladı. Kendi elleriyle var ettiği Huysuz'u, yine kendi elleriyle bitirmişti.İsyanını yine kendi dilinde, bir kantoyla ifade etti:"Arabaya taş koydum civanım/ ben bu yola baş koydum/ RTÜK kızmasın diye civanım/ Huysuz Virjin'i boş koydum."* * *Sıradan bir veda değil bu...Bir defa "Huysuz Virjin", televizyonun en çok ilgi gören karakterlerinden biri... 40 yıllık tarihine rağmen her dönem kendini yenilemeyi, her dem taze kalmayı başarmış bir şov yıldızı... Veda etmesinin nedeni, kanalların ya da seyircinin ilgisinin azalması değil; artması belki de... Ortada hukuki bir sorun ya da resmi bir yasak yok. Ancak Dursunoğlu, ekrandan uzaklaştırılmasını, RTÜK'ün kanallar üzerinde uyguladığı baskıya bağlıyor.Öyleyse durum vahim. Çünkü bu, adı konmamış bir sansür anlamını taşıyor.Sorun ne peki?"Kadın kıyafeti giymiş bir şovmenin çocuklara kötü örnek olacağı" iddiası mı?Yoksa Huysuz'un sözünü sakınmayan, jiletten keskin, muhalif dili mi?"İkincisi" diye yanıtladı geçen hafta, İngiltere'nin saygın dergisi Economist... ve onun ekrandan uzaklaştırılmasını, "Türkiye'de sanata ve sanatçıya hoşgörünün azalmasına" kanıt olarak sundu.* * *Çok şükür, bu konuda kanıt sıkıntısı çeken bir ülke değiliz.Ancak yine de Huysuz'u (ve her nevi huysuzluğu) kollamamız gereken bir dönemdeyiz. Çünkü "dolaylı baskı"lar sonuç vermeye başladığında onun nerede duracağını, kimleri susturacağını kestirmek zordur.Şimdi RTÜK, yeni hazırladığı yasa tasarısında "yayınların edebe aykırı olamayacağı" hükmünü getiriyor.Yasalarımızda benzeri nice hükümler varken, "edebe uygunluk" gibi muğlak bir kıstasın yayın standardı olarak getirilmesinin yaratabileceği sorunlar ortada...Bu köşede, ekran kirliliğinden ve kimi programlarda gördüğümüz pespayelikten sıkça yakınıldığını görmüşsünüzdür. Ama bunun çözümünün, sorunu daha da içinden çıkılmaz hale sokacak bir "edep kontrolü" olduğu kanısında değilim. Bu kontrolün, hangi kıstaslarla, kim tarafından, nasıl yapılacağı ve kimlerin, neye dayanarak cezalandırılacağı konusu, Batı hukukunda bile tartışmalı...* * *Dün görüştüğüm RTÜK Başkanı Zahid Akman söz konusu hükmü, Türkiye'nin de taraf olduğu Avrupa Sınır Ötesi Televizyon Sözleşmesi'nin "Yayıncının sorumlulukları" başlıklı 7. maddesinin 1. fıkrasından aynen aldıklarını söyledi. Sözleşmeye taraf ülkelerin bu ilkelere uymak zorunda olduklarını hatırlattı.Tabii iş yine gelip "uygulama"ya dayanıyor. Güvensizlik orada ortaya çıkıyor. "Edepsiz" suçlamasıyla girişilecek bir sansürün boyutları kaygı uyandırıyor.Edep konusunda bir "açık ve yakın tehlike" olup olmadığı tartışılıyor.Konuyu bu gece NTV'de Neden'de tartışacağız. RTÜK Başkanı Zahid Akman son yasa değişikliğinin gerekçelerini anlatacak.Ve tartışmacılarımız arasında yayıncılar ve akademisyenlerin yanı sıra Seyfi Dursunoğlu da olacak. can.dundar@e-kolay.net Seyfettin Dursunoğlu, Fox TV'de Huysuz Virjin'le vedalaştı önceki gece...