İsveç, 26 yaşındaki bir Kürt kızının dramıyla çalkalanıyor bugünlerde...
12 Eylül’den sonra siyasi mülteci olarak Maraş’tan İsveç’e giden ve "küçük Maraş" sayılan Uppsala’ya yerleşen Şahindal ailesinin kızı Fadime, 1998’de İsveçli bir erkekle arkadaşlığa başladı.
Oğlu bir İsveçli kıza tutulsa muhtemelen iftihar edecek olan baba, bu işe çok kızdı. Kızını uyardı. Vazgeçmeyince de tehdide başladı.
O ana kadar pek sıradan olan bu hikaye, Fadime’nin polise gidip babasıyla ağabeylerini şikayet etmesiyle sıradışı bir hale geldi.
İsveç vatandaşı olan 2. kuşak, darkafalılığı nedeniyle 1’i şikayet ediyordu.
***
Kadın özgürlüğü mücadelesinde dünyanın en çok mesafe almış ülkesi sayılan İsveç’te Fadime bir anda medyanın ilgi odağı oldu. Parlamentoda yabancıların uyum sorunu hakkında konuştu. Ailesinin entegrasyonunu sağlayamadığı için İsveç hükümetini suçladı ve harekete geçmeye çağırdı... Çözüm uğruna kendini feda etmeye hazırdı.
Fadime, hem sosyologların inceleme konusuydu artık, hem de "göçmen kadınların başkaldırısının sembolü..."
***
O ara, Fadime’nin İsveçli sevgilisi bir trafik kazasında öldü. İş bu boyutlara varınca Fadime evi terk edip gizlenmeye başladı.
İsveç hükümeti kendisine başka bir kimlik vermeyi teklif ettiyse de, Fadime reddetti; o bu kimliğiyle kabullenilmek istiyordu.
Bir süre Meclis’teki Kürt milletvekili Nalin Baksı’nın evinde saklandı. Sonra sosyal hizmetler dalında eğitime başladı.
Geçen pazartesi gecesi tezi için 6 aylığına Kenya’ya gitmeden önce baba evine uğradı. Annesine ve kız kardeşine veda edecekti. O evdeyken babası çıkageldi. Kapıyı açmadılar, ama nafile... Kaçış olmadığını gören Fadime gidip diz çöktü babasının önünde... belki af dilemek, belki kaderine boyun eğmek için...
Ve baba, tabancasını çıkarıp 3 kurşunla yere serdi kızını...
***
İşte bu cinayet İsveç’i ayağa kaldırdı.
Önceki günkü Liberation "Son yıllarda İsveçlileri bu kadar etkileyen çok az dram olmuştu" diye yazıyordu.
İsveç’te yaşayan meslektaşım Osman İkiz’le görüştüm:
"İsveç şokta" dedi telefonda; "Cinayete, hele namus cinayetine hiç alışkın değiller. Şimdi ‘Nerede hata yaptık’ı tartışıyorlar".
Fadime’nin babası 20 yıldır yaşadığı ama hala dilini konuşamadığı ülkenin mahkemesine tercümanla geldi ve "Kızım orospu olmuştu. Namusumu temizlemek için öldürdüm" dedi.
Ablasının öldürülmesine tanık olan kız kardeş ise: "Herkes çok üstüne geldi ve babam ruhen çöktü" diye ifade verdi; bütün boş vaktini geçirdiği Türk kahvehanelerinde sürekli "Senin kız yine televizyondaydı bugün" türünden dokundurmalar dinliyordu.
İsveç Parlamentosu hemen konuyu gündeme aldı.
Yabancıların entegrasyonundan sorumlu kadın bakan "Kızını vuran babanın da çevresinin bir kurbanı olduğunu" söyleyip ekledi:
"Fadime’ye sahip çıkamadık. Onu koruyamayan polis de, hedef haline getiren medya da, yapay projeler üreten entegrasyon politikamız da... hepimiz suçluyuz".
***
75 bini aşkın Türkiyeli göçmeni ağırlayan İsveç şimdi şunu tartışıyor:
"‘Ben İsveçli değilim. Sizin kurallarınız benim için geçerli değil. Benim kendi geleneklerim var’ diyen göçmenleri ne yapacağız? Namus cinayetlerine göz mü yumacağız? Bu kanlı geleneği ‘hafifletici neden’ mi sayacağız? Birinci kuşakla ikinci kuşak arasındaki gerginliği nasıl yok edeceğiz?"
***
Avrupa’ya uyum için "siyasal kriterleröle uğraşıp duruyoruz.
Oysa, bir de Fadime’lerin canına mal olan "toplumsal kriterler" var...
Ve onları değiştirmek, yasa değiştirmek kadar kolay değil ne yazık ki!..
Özay Şendir
‘Diyalektik bir şey’ olarak Lozan tartışması...
16 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
Sosyolojik hatalar!
16 Mayıs 2025
Zafer Şahin
Sanatçılar ‘Terörsüz Türkiye’ istemiyor mu?
16 Mayıs 2025
Abdullah Karakuş
Krizler, görüşmeler ve sonuçları
16 Mayıs 2025
Güldener Sonumut
İttifak’ta görüş ayrılığı çıkmadı
16 Mayıs 2025