Can Dündar

Can Dündar

candundarada@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı




Pekin’in ünlü Tiananmen Meydanı’nda tankların üniversiteli gençlerin üstüne yürüdüğü o dehşet gününü hatırlıyor musunuz?
Önceki gün, o ayaklanmanın 13. yıldönümüydü ve ben Pekin’de dünyanın adını bile bilmediği bir Çinli gencin, modern bir Buda heykeli gibi tankların önüne dikildiği o muazzam meydandaydım.
Pekin, mazide yaşayıp hafızasında gezdirdiği bir tatsızlığı unutmaya çalışanlara özgü bir kayıtsızlıkla geçiştirdi 4 Haziran’ı...
Ne gazetede haber oldu, ne televizyonda duyuru, ne bir gösteri, ne de orada öldürülenler için bir anma töreni...
Sanki ani bir hafıza kaybı, bu olayı halkın belleğinden söküp atmış, ölenler öldüğüyle, direnenler asıldığıyla kalmış, özgürlük simgesi haline gelen o üniversiteli genç unutulup gitmişti.
Adı "güvenlik" manasına gelen meydanda olağanüstü bir güvenlik önlemi yoktu. Birkaç resmi aracın arkasında polisler bağdaş kurmuş sohbetteydi.
Mao’nun, eskiden önünden kuyruk eksik olmayan anıt kabrini süsleyen sosyalist gerçekçi heykellerin altında turistler resim çektiriyor, iki genç de cola satıyordu.
Meydandaki dükkanların Çince tabelaları arasında iki tanıdık marka göze çarpıyordu:
McDonald’s ve Kentucky Fried Chicken...
Mao, kızıl bayrakların gönülsüz dalgalandığı meydanın öbür ucundaki "Yasak Şehir"in girişine asılı resminden müstehzi bir gülümsemeyle bakıyordu.
Herhalde Pekin’deki yegane Mao tasviri olan bu resmin yanında "Yaşasın dünya halklarının birliği" yazıyordu.
***
Bir aksilik olmazsa, birkaç yazıda size Çin Muhabirler Derneği’nin davetlisi olarak yaptığımız geziden izlenimler aktaracağım.
Çin denilen muammanın kapısını aralamadan önce, yıldönümü vesilesiyle Tiananmen’i yad etmek ve bugününü tasvir etmek istedim.
"Dünya halklarının birliği" idealinin şimdilerde en şiddetli destekçileri, ulusal sınır duvarlarını yıkmaya çalışan dev markalar galiba...
Son birkaç yıldır Küba’dan Bakü’ye, oradan Moskova’ya, hangi paslı demir kapıyı açsam ardında onların imzasını görüyorum.
Globalleşme - siyasi ve iktisadi boyutu bir yana - kültürel bazda galiba en çok, sıradan bir Amerikalının dünyanın her yerinde kendini evinde hissetmesine yaradı.
"Yankee", gittiği ülkenin dilini hiç konuşmadan, yemeğini yiyip biriyle bile el sıkışmadan, cebine dolar veya American Express koyup İngilizce konuşarak, otelinde CNN, lobisinde New York Times, öğle yemeğinde McDonald’s, sinemasında Hollywood bularak gezebilme imkanına kavuştu.
10 yıl önce farklı coğrafyalarda bu tür bir standart hayattan kaçmak mümkündü.
Artık değil.
Dünya "global bir kent"e dönüştü ve taşrasını yitirdi.
Şimdi yeryüzünün her köşesinde aynı damak tatları, aynı hitap tarzları, aynı şehir planları, benzer otel lobileri, moda müzikler ve tek tip gözlükler var.
Batı’dan esen şiddetli tufan, kıtalar atlasının kılcal damarlarına kadar sindi ve üzerindeki bütün detayları sildi.
Gezegenimiz eskisi kadar ilginç bir yer değil artık...
En azından dünün özgün arka bahçelerini özleyenler için...
***
Pekin Havaalanı’na indik ve gördüğüm ilk ayrıntılar, bunları düşündürdü bana...
Devamı... pek yakında!..