Can Dündar

Can Dündar

candundarada@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Bunu duymuş muydunuz:
Galatasaray Süper Kupa’yı kazandığında, Suriye’nin Kamışlı kentindeki askeri kışlada bir asker, sevincinden tankına binip sokağa çıkmış ve havaya ateş açmış.
Ortadoğu’yu en iyi tanıyan gazetecilerden Hüsnü Mahalli, Postexpress dergisinde (15 Ekim 2002) anlatıyor bunu.
Mahalli, Türkiye Dünya Kupası’nda maç kazanırken de Arap aleminin çalkalandığını söylüyor. "Suudi Arabistan’ın yenilmesi umurlarında değildi; Türkiye kazanıyordu çünkü" diyor.
Sonra şunu ekliyor:
"İbrahim Tatlıses için Şam’da, Halep’te, Beyrut’ta, Fas’ta, Cezayir’de, herhangi bir Arap kentinde 1 milyon insan toplarsınız. Bu nedir? Adam seviyor işte..."
***
Irak’ta savaş bulutları ufku sarmaladıkça (çoğu Amerikan menşeli) kışkırtıcı yorumlar, haberler, demeçler çoğalmaya başladı.
O kadar ki, Dışişleri, "Şimdi polemik zamanı değil, soğukkanlı olma zamanı" diye açıklama yapmak zorunda kaldı.
Önümüzdeki günlerde ABD’den gelecek heyetler, Türkiye’yi savaşa çekebilmek için her yöntemi deneyecektir.
Bölgeye uzak Avrupa başkentlerini sallayan "Savaşa hayır" mitingleri, bölgenin yanı başındaki Türkiye’de ilgi görmüyor, ama neyse ki, - Zülfü Livaneli’nin de dikkat çektiği gibi - ortalıktaki "sivil hezeyan"a karşılık, devlette ve askerde temkinlilik var.
Çünkü, (üst düzey bir askeri yetkiliden bizzat duyduğum ifadeyle) asker biliyor ki, "ABD savaştan sonra bölgeden çekip gidecek, ama Türkiye halkı komşularıyla ilelebet birlikte yaşayacaktır".
***
Arap âleminde, hem İsrail’le ilişkide olduğu için, hem ABD’ye üs sağladığı için, hem kimi tarihi nedenlerle bir Türkiye antipatisi olduğu doğrudur. Aynı şekilde Türklerin çoğu da şişirilip, pişirilip önüne sürülen "Araplar bizi arkadan bıçakladı" tezine inanıyor olabilir.
Ama madalyonun bir de, Mahalli’nin örneklerle dikkat çektiği yanı var. Suriyeli meslektaşımıza kulak verelim:
"Türkiye Araplarla 400 yıl barış içinde yaşadı. Hiçbir ulus bir başkasıyla bu kadar uzun süre bunu başaramamıştır. Diyarbakır’dan kamyona yüklediğin meyve 4 saat sonra Bağdat’ta olur. Antakya’dan yüklediğin kamyon 45 dakika sonra Halep’tedir. Halep’te dondurma dükkanı açacak biri arabasına biner, Gaziantep’e gelir, makinesini arabasına yükler, götürür. Türkiye önemli ülke, ama farkında değil."
***
Ya kışkırtmalar sonuç verse de Mahli’nin "felaket senaryosu"ndaki gibi "Yarın Barzani’nin peşmergelerinden biri sarhoş olup Zaho’da iki Türk askerine ateş açsa..."
"Hezeyan" ortamında savaş bu kadar yakına gelebiliyor.
Oysa Türkiye’nin, bölgede bambaşka bir etkisi var.
Söz yine Mahalli’nin:
"İran’da seçimler Refah döneminin hemen sonuna doğru yapıldı. İran’da Türkiye televizyonunu izleyebilen bir vatandaş, Show TV’yi açınca erotik bir programla karşılaşıyor, Kanal 7’de ise Kuran okunduğunu görüyor, ‘Ne güzel İslam’ diyordu. Bu imajlar Hatemi’nin zaferinde yüzde 50 rol oynamıştır."
***
Türkiye, bölgede üsleri, askeri, tankı, topuyla değil, inancını yaşama biçimi, demokrasi kavgası, çağdaşlaşma sevdası, ekonomik gücüyle etkili olmalıdır.
Bugünlerde haritaya bakarken düşmanlığı değil, dostluğu anımsamanızda ve her demeci, her yorumu, her haberi süzerek okumanızda yarar var.