Ada Cumartesi Milliyet'e manşet olan demecinde Gül, bu süreçteki müdahalelerin AKP'nin oylarını artırdığını söylemişti.3 ay içinde gerçekleşen bu artışın yüzde 10-15 civarında olduğu söyleniyor. O açıdan Gül'ün çevresinde, seçim sonucuna referandum sonucu gözüyle bakılıyor. Adaylığının halkça onaylandığı düşünülüyor. Genel seçim bitti, sırada cumhurbaşkanlığı seçimi var. "Köşk'e kim çıkacak?" sorusu bu seçime damgasını vurdu. Seçim kampanyasının son günü Kayseri'de Gül'le beraberdim.Ne zaman seçim otobüsünün üzerine çıksa sözü sloganlarla kesiliyordu:"Çankaya senindir, senin olacak."Gül her seferinde aynı cevabı veriyordu:"Hayır! Çankaya benim filan değil, Çankaya milletin olacak."Sonra da süreci anlatıyordu:"Üç cumhurbaşkanı nasıl seçildiyse sonuncusu da öyle seçilecekti. Ama baktılar ki sizin aranızdan biri seçilmek üzere, tam maç bitmek üzereyken kuralı değiştirdiler. Demirel'den de, Sezer'den de daha çok oy aldığım halde seçtirmediler."Bu sözler üzerine başlayan yuhalamaları durdurup soruyordu Gül:"Bu oyunları yutacak mısınız?"Meydan hep bir ağızdan "Hayır" diye haykırıyordu."Size nasıl karşı çıkacağız?"Cumhurbaşkanlığı işinde herkesin hatalı olduğu bir süreç yaşadık.Erdoğan baştan beri kendisi aday olmak istiyordu. Havayı kokladı. Son anda vazgeçti ve yerine Gül'ü sürdü. Uzlaşma aramak için artık çok geçti. O kadar ki, Gül ziyaretine gittiğinde, "Şimdi sizin adaylığınıza nasıl karşı çıkacağız" dediği söylenen Baykal, isimden ziyade yönteme itiraz etti; "Bu dayatmadır" dedi.Bu dayatmayı devlet "karşı dayatma"yla yanıtlayınca ortalık gerildi.Gül, adaylıkta ısrar ederken Erdoğan, "Kendi takdiridir" sözüyle Gül'ü yarı yolda bıraktı.Gül yine de adaylıktan çekilmedi.Hakeme gidildi. Ve hakem, hükmünü söyledi. "Bu oyunları yutacak mısınız?" Bu hükmü hiç beğenmeyen, Gül'ün adaylığına ve(ya) Köşk'te türbana direnen çevreler olduğu malum. Erdoğan yeni bir dayatmayla, zaten seçim sonuçlarından tedirgin olan bu çevreleri daha fazla ürkütmek istemeyecektir.Öte yandan Türkiye'nin yarısının oyunu almış bir Başbakan'ın "Cumhurbaşkanı partili olmasın, dışarıdan seçelim" önerisine kulak vermesi, seçim gecesi parti önünde atılan "Cumhurbaşkanı Gül" sloganını duymazdan gelmesi, Gül'ü kırma pahasına yeni bir adaya yönelmesi kolay değil. Nitekim o da gece yarısı balkona çıkarken Gül ve eşini yanına aldı. Dün de "Onun iradesi önem taşıyor" açıklamasını yaptı. Erdoğan sıkıştı Gül'ün iradesi, haksızlığa uğradığı duygusuyla şekilleniyor. Kendi cumhurbaşkanlığı adaylığıyla ilişkilendirilen bu seçim zaferinden sonra geri adım atmayacaktır. Gül, seçim öncesinde bile, "Çankaya'ya çıksaydı devleti milletle barıştıran, herkese eşit mesafede duran, Köşk'ü dışa açan bir cumhurbaşkanı olabileceğini" söylüyordu:"İstanbul'da sokaklarda yürüyelim, görün; başörtülü kızlar mı, yoksa beli açık elbise giyenler mi daha çok ilgi ve sevgi gösteriyor?" sorusunu ondan işittim.O yüzden şansını denemeden adaylıktan feragat etmeyecektir.Gül'ü yıllardır izleyen Ruşen Çakır'ın da tahmin ettiği gibi, nabız yoklayacaktır. Diğer partiler kendisine oy vermeseler de yeni bir kriz yaratmamak için Meclis'e girmeyi taahhüt ederse birkaç turda seçilebilir. Bunun olamayacağını anlarsa "kendi iradesi" ile çekilebilir.Bu denenmeden, yeni bir aday çıkarılırsa Gül de dikenini çıkarabilir. can.dundar@e-kolay.net Beli açıkların ilgisi