Can Dündar

Can Dündar

candundarada@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Ada Ankara Barosu, bir değer bilirlik örneği vererek avukatlar gününü, avukatların duayeni Halit Çelenk'e saygı toplantısıyla kutladı.Çelenk onların 60 yıllık üyesiydi. Baronun altındaki müzede Çelenk'in ilk cüppesi ve Deniz Gezmiş imzalı vekâletnamesi vardı.Çelenk'in ailesi, dostları, müvekkilleri oradaydı.70'e yakın tanığın yazılarıyla bir "Çelenk kitabı" çıkaran (Çınar, 2007) Rona Aybay ve Ümit Aktaş, ondan anılar anlattılar.Baro Başkanı Vedat Ahsen Coşar ve ben de onun bizde bıraktığı izler üzerine birer konuşma yaptık. Ancak asıl kayda değer olan (ne yazık ki basın tarafından izlenmeyen) konuşma, Halit ağabeyin konuşmasıydı.* * *Hukukun 83'lük çınarı ayakta alkışlanarak geldi kürsüye...Bastonunu kenara koydu; "Koltuk verelim, oturun" çağrılarına karşı koydu. Tam da bununla ilgili bir anıyla girdi söze...12 Eylül sonrası...Barış Derneği davası...Yargılananlar arasında dernek başkanı, emekli büyükelçi Mahmut Dikerdem de var.Yaşlı ve rahatsız...Ayakta savunmasını okurken 2 saatte yorulup duruşmanın ertesi güne ertelenmesini öneriyor; "Devam edin savunmanıza" diyorlar.Aynı davada rahatsızlanan Orhan Apaydın ise Çelenk'e "Buradan sağ çıkacağımı sanmıyorum" diyor.* * *Bu anıyı anlatırken sesi titredi Çelenk'in, gözleri doldu:"Kızım bana fazla heyecanlanmamam için şurup içirdi, ama pek faydası olmadı" dedi.Sonra anlattığı anı, daha da hazindi.12 Eylül'den 3 ay sonra Sıkıyönetim'den aranmıştı. Telefondaki asker, sıradan bir kazayı haber verir gibi, "Burada İlhan Erdost isminde biri öldü. Siz avukatıymışsınız. Gelin elbiselerini alın" diyordu.Yıkılmıştı Çelenk...Hemen Mamak'a koşmuş ve yayımladığı kitaplarla bizim kuşağı yetiştiren yayıncı İlhan Erdost'un yasak yayın yapmak suçlamasıyla, bir askeri araç içinde Mamak'a getirilirken 3 asker tarafından dövüle dövüle öldürüldüğünü öğrenmişti.Çelenk o gün, İlhan Erdost'un kanlı paltosunu almış, Sıkıyönetim görevlileri ile tartışmış ve en zoru, eşine ölüm haberini vermek üzere İlhan Erdost'un evine gitmişti."Nasıl söyleyeceğim" diye düşünürken telefon çalmış; arayan Uğur Mumcu, Erdost'un eşine "Başın sağ olsun" deyince, ev başlarına yıkılmıştı.* * *O karanlık günlerden, asılan gençlerden, işkencelerden söz etti Çelenk; el konduktan sonra 7 kamyonla Mamak'a taşınan 133 bin kitabın nasıl bir tepede tutanak tutulup yakıldığını anlattı.12 Mart'ta gözaltında toplanan aydınların "Kim erken geldi, kim geç kaldı?" diye aralarında şakalaştıklarını anımsadı.Kardeşi öldürülen de oradaydı, kitapları yakılan da, 12 Mart'ta gözaltına alınan da... Hepsi dar günde Çelenk'in kapısını çalmış, adaletsizlik karşısında onun hukukçuluğuna, dostluğuna sığınmışlardı.Çelenk hepsine teşekkür ederken dedi ki:"Bu övgülere layık olmak için daha çok çalışmak istedim, ama sonra 'Halit Bey, vaktin kalmadı. Ne zaman çalışacaksın' dedim kendi kendime..."Salondakiler yine ayakta alkışlayarak uğurladılar, bu hukuk abidesini... can.dundar@e-kolay.net Önceki gün Ankara Kızılay'da çok özel bir toplantı vardı.