MHP lideri Bahçeli bir mitingde Başbakan’a “Apo’yu asacak ip mi bulamıyorsun? Al sana ip” deyip elindeki yağlı urganı meydana atmıştı.
Öcalan, o iple asılmadı, ama Öcalan o ipe asıldı.
İpi çektikçe devlet, İmralı’ya doğru sürüklendi.
Ve zaman içinde ipler, hepten İmralı’nın eline geçti.
* * *
Kabulü güç, ama gerçek:
10 yıl önce yakalanıp bir adaya yollanan adam, şu anda Türkiye’nin en kritik kararlarında söz sahibi...
O durursa açılım oluyor.
O vurursa açılım duruyor.
DTP kapatılınca kendi başlarına istifa kararı alan vekillerine “Kalın Meclis’te” diyor; 19 müstafi vekil, “Pardon” deyip kararı geri alıyor.
Apo hapşırsa Güneydoğu hasta oluyor.
Bir gün “Genzimde akıntı var” diye, bir başka gün “Yerim dar” diye bölgenin kepenklerini kapattırabiliyor, on binleri sokağa dökebiliyor.
Örgütüne “Dağa çıkın” “Şehre inin”, “Gidin teslim olun” veya “Susun bekleyin” talimatı verebiliyor.
Ve bunu, 12 metrekarelik hücresinden, TV filan seyretmeden, sadece avukatlarıyla görüşerek yapıyor.
* * *
”Korkunç” gibi görünen bu durum, beteri düşünüldüğünde “ehven-i şer” sayılabilir.
“Çok başlı bir isyan”, daha da kanlı olabilirdi.
Kendi deyimiyle “devletin elinde rehin” olan Öcalan’ın, örgütüne hâkim görünmesi, devlet için avantajdır.
Tabii değerlendirmeyi bilirse...
“Devlet, terör örgütüyle pazarlık etmez”.
Doğru...
Ama terörle mücadele eden her devletin (birçok önlemin yanı sıra) örgütle gizlice uzlaşarak terörü bitirdiği de doğru...
Dağda silahlı kadroları olan bir örgütle karşı karşıyasınız. Ateş kesmesini, silah bırakmasını istiyorsunuz. Bunca yıl silah zoruyla bunu yaptıramadıysanız ve hukuk devleti olma iddiasındaysanız, demokratik yollarla ve meşru bir kanalla bunu sağlamak zorundasınız.
* * *
İşte o kanal, DTP idi.
Seçimle gelmişti. Meclis bünyesindeydi. Hem İmralı’yla hem Çankaya’yla dirsek temasındaydı.
Bu pozisyonu onu işlevsel kılıyordu.
DTP’ye “PKK ile arana mesafe koy” demek gerçekçi olmadığı gibi, yararlı da değildi.
Fiilen aynı tabana dayanıyorlardı.
Partinin adını bile Öcalan koymuştu. Amblemindeki gülü beğenmeyip değiştirmiş, yöneticilerini bizzat belirlemişti.
Becerikli bir devlet, inisiyatifi Öcalan’dan almalı, onu elinde tutuyor olmanın avantajını çözüm için kullanmalıydı.
Devlet bunu düşündü, ama yapamadı.
Tersine, peş peşe hatalar yaptı.
Şimdi PKK, o hatalardan ve kitleleri birbirine düşürebilme potansiyelinden besleniyor.
Kürtlerle Türkler arasındaki her gerilim, kapatılan her parti, coplanan her çocuk, ona yarıyor.
Tabii bir de devlet içinde çözümsüzlükten beslenen şahinlere...
* * *
DTP yeni dönemde, asıl şiddetle arasına daha net bir mesafe koymalıdır.
Bu arada Türk soluyla, Türk kamuoyuyla arasında giderek açılan mesafeyi daraltmalıdır.
“Kürt partisi olarak katılaşmayacak, Türkiyelileşmiş” bir yapıda, akil adamlarla daha geniş kitlelere açılmalıdır.
Bunu yaparsa, barış sürecinde anahtar rol oynayabilir.
Başlattığı sürecin elinden çıkışını, batağa saplanışını şaşkınlıkla izleyen hükümet de daha cesur olup “ip”in kontrolünü yeniden ele alabilir.
Özay Şendir
‘Diyalektik bir şey’ olarak Lozan tartışması...
16 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
Sosyolojik hatalar!
16 Mayıs 2025
Zafer Şahin
Sanatçılar ‘Terörsüz Türkiye’ istemiyor mu?
16 Mayıs 2025
Abdullah Karakuş
Krizler, görüşmeler ve sonuçları
16 Mayıs 2025
Güldener Sonumut
İttifak’ta görüş ayrılığı çıkmadı
16 Mayıs 2025