Can Dündar

Can Dündar

candundarada@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

“Toplumsal Bellek Platformu” şimdiden Türkiye’nin en etkili sivil toplum örgütlerinden biri oldu.
“Can yoldaşları” adı onlara uydu.
Son 60 yılın can pazarında canlarını yitirenlerin aileleri bugün Meclis’te uzun sürmüş bir karanlığın sehere uyanması için Araştırma Komisyonu isteyecekler.
Adına kim ne derse desin:
Bence istenen, gerçek bir “Ergenekon tahkikatı”dır.
Çünkü hangi cinayet silkelense ardından aynı tip failler, benzer ipuçları, tanıdık bir koruma kalkanı çıkmaktadır.
* * *
“Meclis’ten bir şey çıkmaz” diyenler var.
Kısmen haklılar. Ancak burada öncelikli beklenti, Meclis’in de sorumluluk hissetmesi... konunun gündeme gelmesi...sorumluların çağrılması...onlar ölmeden ifadelerinin kayıt altına alınması...kamuoyunda bir duyarlılık yaratılması...yapılanların hesabının 60 yıl sonra bile sorulabileceğinin akıllara kazınmasıÖ
Lakin Meclis’e baştan güvensizlik kadar, “İşi Meclis’e havale ettik” diye çekilmek de yanlışÖ
“Sivil inisiyatif”in yapılabilecekleri de var.
* * *
Ağca çıktıktan sonra İpekçi suikastı ve 70’lerin karanlık cinayetleri üzerinde yazmaya başladığımdan beri ilginç telefonlar alıyorum.
Genelde “ismini vermek istemeyen biri arıyor”.
Telefonda genellikle tedirgin bir erkek sesi oluyor.
“Yazınızı okudum” ya da “Programınızı izledim” diye lafa giriyor. Önemli bir şeyler bildiğini söylüyor. Polise, hukuka güvensizliğini dile getiriyor.
“Yıllarca bu bilginin ağırlığıyla yaşadım. Kime anlatacağımı bilemedim. Üzerine gittiğiniz için size söylemeye karar verdim” diyor.
İsimler, mekânlar, tarihler sıralıyor.
Bazısı “Bunları araştırın, yine arayacağım” diyor, bazısı, kapatırken, “Bu konuşmanın bedeli, benim canım. Ona göre” notunu düşüyor.
* * *
1970’lerin tezgâhında dokunan gençler şimdi olgun yaştalar. Onların iplerini tutanlar ölümün eşiğinde...
Bir kısmı sırlarıyla gitse de bir kısmı ”giderayak” konuşma, anlatma niyetinde...
Çünkü bazı vicdanlarda o sır, zamanla kazınamayan bir ur haline geliyor. Yürekte ağırlaşıyor. Rüyalara girip kâbusa dönüşüyor. Sır sahibi, ancak anlatırsa rahatlayacağına inanıyor.
Geçen zaman, cinayet suçlarını cezalandırılır olmaktan çıkardı. Yani failler ortaya çıksa da mahkûm olmayacaklar.
Bu, hukuki bir zorluk, ama aynı zamanda siyasi bir avantaj:
Yargılanma korkusu olmadan itiraf edebilirler.
Bilgi teknolojileriyle uğraşan bir okurum, “cinayet itirafları sitesi” kurmayı öneriyor. Ciddi bir editoryal hazırlıkla, faili meçhul cinayetlerle ilgili bilgisi olanlara, sanal ortamda kimliklerini ifşa etmeden açıklama yapma imkânı sunulabilir.
Ben yıllardır internette kurulacak bir “bilgi bankası”nın çok yararlı olabileceğini savunuyorum. Şimdi bir araya gelen aileler, ellerindeki dosyaları sanal ortamda buluşturabilir; failler, sanıklar, tanıklar, ifadeler, silahlar, eylem biçimleri, dönemin yetkilileri listelenip karşılaştırılabilir. Umulmadık eşleşmeler, benzerlikler saptanabilir.
Sonunda Meclis sonuca gidemezse bile “can yoldaşları”nın kuracağı bir “vicdan mahkemesi”, failleri gıyabında yargılayabilir.
Malum, her seher, bir karanlıkta gizlidir.