Can Dündar

Can Dündar

candundarada@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Sen her vesileyle “Minareler süngümüz” diye uluorta şiir söylersen, elin adamı da kendi ülkesinde giderek çoğalan minareleri, “Müslümanlara ‘Süngü tak’ emri” gibi algılar.
Sen “camileri kışla, müminleri asker” olarak gösterirsen, onlar da kışlana saldırır.
“Asker”ini düşman görür; süngü taarruzunu, süngüyle püskürtür.
* * *
Ders kitaplarında bize hep “Medeni Kanun’u aldığımız ülke” diye tanıtılan İsviçre, kötü bir medeniyet dersi verdi gerçekten de...
Temel insan haklarını bile referanduma götürme şansı veren bir anayasa, toplumun korkularını oylatmaya ve devlete dayatmaya başladı.
Bern’den ateşlenen fitil, hemen Avrupa’nın Hıristiyan Kulübü ortaklığını ve sağ partilerdeki ırkçı damarı ortaya çıkardı.
“İslam buralara hâkim olacak” korkusu, yakında Müslüman mezarlıklarının, kurbanın, çarşafın, sünnetin oylanmasına ve nihayet “huysuz Müslümanlar”ın sınırdışı edilmesine kadar varabilir.
* * *
Türkiye şikâyet etmekte haklı...
Ama camdan evi olanlar, eline taş almamalı...
“Dinime küfreden bari Müslüman olsa” lafı en çok buraya yakışıyor.
Türkiye’nin diğer konularda değilse bile yabancı düşmanlığında, dini bağnazlıkta “Avrupalı” olduğu aşikâr...
Şu farkla ki, biz misyoner olarak gördüklerimizi referanduma filan ihtiyaç duymadan -Malatya’da olduğu gibi- direk doğruyoruz.
* * *
Aslında bu, İsviçre ile Türkler ya da Batı ile Müslümanlar arasında bir sorun değil...
Bu, hem İsviçre hem de Batı için “Biz neyiz” sorusu...
Avrupa, Hıristiyan kökenleri ve işsizlik soslu yabancı korkusu nedeniyle dünya ile arasındaki sınır duvarlarını habire yükseltip giderek yalnızlaşan bunak bir kıta mı olacak; yoksa “Avrupalılık” fikrinin esasen farklılıkları barış içinde bir arada yaşatmak olduğu tezinden hareketle kollarını dünyaya mı açacak?
* * *
Perşembe akşamı Canlı Gaste’de çağımızın en büyük filozoflarından Slavoj Zizek’i ağırladık.
Avrupa’yı tartışırken o müthiş enerjisiyle “Bugünkü Avrupa ne istiyor?” diye sordu ve şöyle dedi:
“Avrupa’nın kafası karışık. Ne olmak istediklerinden emin değiller. Karar veremiyorlar. Köktendinciliğin kalesi bir Hıristiyan kulübü mü olmak istiyorlar? Bu aptalca referandumlar, kendi iktidarsızlıklarının, yeteneksizliklerinin göstergesi... Siz bu kafa karışıklığının mağdurusunuz. Bunları dikkate almayın. Avrupa’nın tazelenmek için bir şoka ihtiyacı var. Onu sarsın! Batı dünyası gençleşip yenilenecekse bu, Türkiye gibi ülkeler sayesinde olacaktır.”
* * *
Giderek bağnazlaşan Batı’ya Batılılaşma dersi verebilir miyiz?
Belki...
Ama bu dersi verebilmek için önce biz, bağnazlıktan, minareleri süngü, camileri kışla, müminleri asker olarak görmekten vazgeçip ülkemizdeki kiliselere, çan sesine, kısaca “öteki”ne tahammülü öğrenmeliyiz.