Bu bilgiyi tamamlayalım:Akman geçenlerde RTÜK'e gelen tehdit mesajlarını klasör halinde toplayarak Ankara Emniyet Müdürlüğü'ne başvurdu, önlem alınmasını istedi.Ankara Valisi başkanlığında toplanan bir komisyon, tehdit mesajlarını ciddi bularak Akman'a verilen koruma sayısının iki katına çıkarılmasını kararlaştırdı. RTÜK binası da muhtemel eylem ve saldırılara karşı jandarma, polis ve özel güvenlik birimlerince koruma altına alındı.Dikkatinizi çekerim: Bütün bunlar bir dizi yayından kaldırıldığı için...Ben diziyi sevmeyenlerdenim; çocuğuma izletmem."Uzaktan kumanda diye bir alet var. İstemeyen izlemez kardeşim" de demem. O kadar liberal değilim.Şayet dizi toplumu şiddete özendiriyorsa, etnik ayrımcılığı kışkırtıyorsa, "vatanseverler/vatan hainleri" gibi nitelemelerle saldırganlığı teşvik ediyorsa hukukun acilen devreye girip gereğini yapmasından yanayım.Şimdi madalyonu ters çevirelim:Buna karar verirken, çoğunluk partisinin ağırlığıyla oluşturulmuş bir kurulun hukukun yerini almasının ve basına bir tür örtülü sansür uygulamasının da karşısındayım.Bu müdahale, bir rafı düzelteyim derken bütün züccaciyeyi yerle bir eden fil misali sonuç verir.İzninizle madalyonu bir daha çevireceğim.Bu böyledir diye, RTÜK'te seyirciyi kollamak için mücadele veren Zahit Akman'ın "Vadi"lilerce hedef haline getirilmesini de dehşet verici buluyorum.***Aynı şeyleri Urfa'da dizi çeken film ekibine saldıranlara da söylemek lazım.Urfa'da töre baskısı ve cinayetlerini işleyen "Yaralı Yürek" dizisinin setini basan 30 kadar saldırgan, taş ve sopalarla dizinin ödüllü yönetmeni Özer Kızıltan ile yardımcısı Celal Çimen'i hastanelik ettiler.Saldırırken de tekbir getirip "Urfa'nın namusu bizden sorulur" diye bağırdılar.Mesele Urfa'nın imajının bozulması ise, bu sloganın töre cinayetleri işlenirken atılması daha yerinde olmaz mıydı?Namus cinayetlerinin değil bu sorunun teşhirinin kınanmasını, olayın kendisinin değil de, ekrana yansıtılmasının cezalandırılmasını aklınız alıyor mu?Saldırıdan hemen önce "Şanlıurfalılar bu dizinin şehrimizi çok kötü lanse ettiğini biliyorlar ve tepkilerini gün geçtikçe daha gür bir sesle ortaya koymaktadırlar. Çekimlerin durdurulması için elimizden geleni yapacağız" diyerek saldırıyı azmettirdiği söylenen Şanlıurfa Belediye Başkanı Ahmet Fakıbaba'nın "Misafirin öldüresiye dövülmesi şehrimizi daha da kötü tanıttı" diyerek özür dilemesi ve çekim ekibinin can güvenliğini sağlamaya çalışması gerekmez mi? ***İlke basit:İnsanlar düşüncelerinde, yaratıcılıklarında özgür olacaklar.İfade özgürlüğünün sınırı aşılırsa hukuk devreye girecek; idari tasarruf ya da kaba kuvvet değil...Galiba magandalığı nasıl önleyebileceğimiz sorusu kadar hukuku nasıl hızlandırabileceğimiz sorununu da acilen gündeme almamız gerekiyor.Türkiye öfkeli kalabalıkların hükmettiği bir cehenneme dönmeden...Not: Bir yurtdışı gezisi için yazılara bir hafta ara vereceğim. Haftaya yine bu köşedeyiz. can.dundar@e-kolay.net Dünkü Milliyet'e manşet olan Derya Sazak'ın söyleşisinde RTÜK Başkanı Zahid Akman ölüm tehditleri aldığını söylüyor.