Önceki gün Ben u Sen burcu önündeki, Kamkar konseri sırasında ulaştı Diyarbakır’a, "OHAL kalkıyor" haberi...
Önce, Fransız Büyükelçisi’yle konseri izleyen Diyarbakır Belediye Başkanı Feridun Çelik’in kulağına fısıldandı. Sonra bir doğum müjdesi gibi yankılanarak baştan başa dolaştı alanı...
Yarım saat sonra tüm Diyarbakır haberdardı:
Şehrin son çeyrek asrına damgasını basan Olağanüstü Hal, bitiyordu.
***
Yazar Mehmet Uzun’un tabiriyle "harcı acı ve hüzünle karılmış, ama umudu her zaman diri tutmuş bir ebedi kent" Diyarbakır...
Bölgeye hep acıların, operasyonların, kanın, gözyaşının peşinden gelmeye alışmış benim gibi bir gazeteci için, bu kez bir Kültür Sanat Festivali’nin konuğu sıfatıyla burada olmanın nasıl hüznü umuda doladığını tarif edemem.
Hele Diyarbakırlılar, karanlık bir dönemin yaralarını son bir haftadır konserlerle, sergilerle, filmlerle, sohbetlerle sarmaktayken...
Hele festivalin kapanışına yakın MGK’nın tavsiye kararıyla halkın coşkusu bir kat daha artmışken...
Hele Diyarbakır’da umutlar belki hiç olmadığı kadar yeşermişken...
***
İstanbul ya da Ankara’da "Postmodernizm ve Nietzsche" başlıklı bir paneli izlemeye kaç kişi gelir?
Diyarbakır’da salı günü bu panelin yapıldığı 150 kişilik salon hınca hınç dolmuş, bir o kadar dinleyici de dışarıda kalmıştı.
Şehir, kimi eski kafalıların küçük engelleme çabalarına rağmen büyük duyarlılık ve coşkuyla katılıyor belediyenin düzenlediği festivale...
Daha şehre girer girmez o eski korku havasının dağıldığı fark ediliyor.
Sohbetin ardından yemekte buluştuğumuz Diyarbakır Belediye Başkanı Feridun Çelik, 1978’den beri şehri yöneten Olağanüstü Hal’in kaldırılma kararının müthiş bir psikolojik etkisi olduğunu söylüyor.
Yanındaki ilçe belediye başkanlarından biri, "OHAL başladığında ben liseye yeni başlamıştım" diyor ve ekliyor:
"Bütün gençliğim olağanüstü hal altında geçti. Çocuğum olağan bir hal bilmeden büyüdü. Bugün konuştuğum bütün Diyarbakırlılar ‘İlk kez devlet bize yumuşak yüzünü gösterdi’ dediler."
***
Şimdi Diyarbakır kıpır kıpır...
Herkes geleceği gözlüyor.
25 yıllık birikim için 4 aylık bir tasfiye süreci yaşanacak. Eski düzen, olağanüstü hukuku, kadroları, konutları, araçları, malzemeleriyle tarihe karışacak ve Diyarbakır’nın önünde yeni bir dönem açılacak.
Feridun Çelik, "İdamın kaldırılması ve Kürtçe televizyon izni tansiyonu tamamen düşürür ve buradaki güven havasını hepten pekiştirir" diyor.
Ya sonrası?
HADEP, Murat Karayalçın’ın SHP’si ile güçlü bir birliktelik hazırlığındaydı. Gerçekleşirse bütün siyasi dengeleri altüst edebilecek bu girişim - başta aksadıysa da - hala gündemde...
Geçenlerde 8 kentte yapılan bir araştırma AB’ye üyeliği en çok Diyarbakır’ın istediğini gösterdi.
Diyarbakır, OHAL’in kalkmasını, Kürtçe yayınla, eğitimin tartışılmasını kısmen borçlu olduğumuz AB’yi fısıldıyor istikbalin kulağına...
Avrupa yolu Diyarbakır’dan geçtiği gibi, Diyarbakır’ın yolu da Avrupa’dan geçiyor.
"Harcını acılarla hüzünlerle karan kent", bugünlerde umudu diriltiyor, yeniden ve - umarız - ebediyen...