Can Dündar

Can Dündar

candundarada@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Açtım, karşımda biri ince, diğeri dolgun iki sarışın, çapkın bakışlar ve kırık bir İngilizceyle "geceme eşlik etme" niyetlerini bildiriyor, "masaj isteyip istemediğimi" soruyorlar.İki mas"r birden mi?..Evet, b"ylesi daha iyiymiş, hatta yetmezse 3.'sü aşağıda bekliyormuş.Dolgunca olanı, ben sormadan masaj tarifesini açıklıyor: "Benim için 80 dolar. Arkadaşımı da istersen 50 de ona..." Anlaşılan otel istihbaratı, akşamları girişe barikat kuran Slav dilberlerine, kimin kaç numarada yalnız uyumakta olduğunu bildiriyor; onlar da teklifsiz damlıyorlar.Rusça teşekkür edince üsteliyorlar. Kapı "nünde fiyat kırılıyor. Giderek eşik sohbeti koyulaşıyor; ince olan, mavi g"zlerini kırpıştırarak, aldıkları paranın yarısını "otele" verdiklerini s"ylüyor; diğeri vücudundan ipuçları vermenin işe yaramadığını g"rünce evdeki çocuğuna para g"türmek zorunda olduğunu anlatmaya başlıyor.Gece yarısı, en azgın çapkının bile ateşini s"ndürecek bu "yküyle kapı "nü sohbeti son buluyor.* * * Saat gecenin ikisi... Moskova'nın g"zde caddesi Tverskaya üzerindeki Intourist Otel'de odamın kapısı vuruldu. Aslında eli kalem tutan erkekler, g"nül hikayelerine g"re ikiye ayrılırlar:Birinci türdekiler "yaşar, yazmaz"; ki onlara "usta çapkın" denir.İkinciler, "yaşamaz 'yazar'"; ki onlar da "palavracı" diye yerilir.Ben izninizle kendimi "gazeteci" olarak "yaşadığını yazar" kategorisine sokacağım ve size bir hafta içinde g"zleyebildiğim kadarıyla Kızıl Meydan'ın beyaz gecelerinde pembeleşen gece hayatından ayrıntılar aktaracağım.İnanmayan, bundan sonrasını okumasın...* * *İtiraf etmeliyim ki, haziranda Moskova müthiş baştan çıkarıcı... İncecik, tiril tiril bir güzellik, geniş caddelerde olanca zarafetiyle volta atıyor ve g"rmeyen g"zlere gerekirse kapıya dayanıp kendini hatırlatıyor.Rus erkekleri için pek sıradan bir durum... Buralarda kadın - erkek ilişkileri zorla, parayla, evlilik vaadiyle filan yürümediğinden şehri sarmalayan bu güzellik ne tecavüz vakalarına yol açıyor, ne de "giyiminle beni tahrik ettin" bahanelerine... İsteyen, istediğiyle, istediği gibi yaşıyor ilişkisini...Konuştuğum Rus erkekler sadece yeni "yamyam" hemcinslerinin paralı rekabetinden şikayetçiydi. Bir de dal gibi kızların evlenir evlenmez şekil değiştirip tombul bir teyze g"rünümüne bürünmelerinden...Ama bu derdin devası, maço kokulu bir Rus atas"zünde gizliydi: "Çirkin kadın yoktur, az votka vardır." * * *Türklere gelince, onlara g"re Rusya'da bu atas"zünün sadece ilk b"lümü geçerli...Daha İstanbul - Moskova uçağına gidecek servis otobüsüne biner binmez buna inanıyorsunuz. İnsan kendini, Ali ™zgentürk' ün Balalayka filmindeki "Nataşa" otobüsüne düşmüş gibi hissediyor... (Bu "Nataşa" meselesi hassas: Moskova'daki sevgili tercümanımız Nataşa, adını s"yleyince bıyık burmaya başlayan bir Türk konuğuna "Bu benim adım, mesleğim değil" deme gereği duymuş). Süslü püslü, bir sürü güzelim Rus kızı Türkiye - Rusya arasında yeni açılmış bir aşk k"prüsünün paralı yolcuları gibi sürekli gidip geliyorlar. Henüz çocuk yaştalar. Çoğunun elinde sevimli, tüylü oyuncaklar... İhtimal, Türk hovardaları memnun edip yolladıktan sonra oyuncaklarına sarılıp yatıyorlar.* * *Rusya'ya çalışmaya gelmiş evli erkekler için Moskova, bir mayınlı tarla... Burada dilden dile gezen bir "ykü var: Dini bütün bir işadamı, Beyaz Rusya'da kurduğu mobilya fabrikasına aldığı bütün işçilerin, Rus kızları g"rüp dağıttığını g"rünce onları g"nderip daha mutaassıp yenilerini getirtmiş. Sonuç yine değişmemiş. Bunun üzerine yaşlı başlı mazbut bir emektarı, hanımıyla çağırmış fabrikaya... Bir hafta geçmeden bizim emektarın eşi "kocam elden gidiyor" diye feryada başlamış.Rusya kapısı açıldığından beri, b"yle kaç evlilik ç"ktü, kaç Türk erkeği bir Slav güzeline kapılıp evini terk etti, bilinmiyor, ama "Rusya sonrası boşanma" ların, Rus kızla evlenmelerin ve bu evlilikten doğan melez bebeklerin son yıllarda ciddi bir patlama yaptığı biliniyor. En azından halen Rusya'da çalışanlar d"nmek istemiyor.Onları buraya g"nülden zincirleyen pembe gecelerde neler olduğunu anlatacaktım aslında, ama yer kalmadı.O da yarına... candundar@superonline.com Moskova'dan Bolşoy balesini, Nazım belgeselini, Türklerin ticaret hamlesini filan yazdıkça, çoğunluğun bunlara burun kıvırıp imalı dokundurmalarla lafı gece hayatına getirdiğini fark ettim ve "umumi istek üzerine" konuyu tetkik ettim.