Ada "Şu adaylar olmasa seçim ne güzel olurdu..."Hatta bir adım ötesi:"Demokrasi iyi de, ah şu partiler olmasa..."Buna benzer bir cümle okuyacağım size şimdi:"Seçimden vazgeçtim. Çünkü bizi fraksiyonlara bölüyor."* * *Ara rejim açıklamalarını andıran bu son cümleyi kuran, Ankara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nusret Aras...Elimde sayın rektörün önceki hafta, üniversitenin internetteki iletişim sitesine attığı bir mesaj var. Seçimlerinden neden vazgeçtiğini anlatıyor.1500 öğretim üyesi ve dev bütçesiyle devletin en büyük kurumlarından birini yöneten Rektör'ün, geri adım atma nedenlerini anlayabilmek için kısaca YÖK'ten bu yana yaşananları özetlemek lazım:Malum; 12 Eylül'den önce üniversite özerkti. Kendi yöneticisini kendi seçerdi.Sonra YÖK'le "tayin" sistemi getirildi.Zamanla üniversiteler bu antidemokratik uygulamaya karşı kendilerince, yasal karşılığı olmayan bir çözüm geliştirdiler.Fakültelerde "eğilim yoklaması" adı altında seçim yapılmaya başlandı. Sandık kurulup öğretim kadrosunun en çok istediği aday belirleniyor, rektör de bu seçimde en çok oy alan adayı YÖK'e bildiriyordu. Böylece fakültenin eğilimine uygun bir "atama" yapılıyordu.* * *Prof. Aras'ı seçimden vazgeçiren, Ankara Tıp Fakültesi seçimleri oldu.Seçimde en yüksek oyu, sevilen dekan Prof. Dr. Tümer Çorapçıoğlu almıştı. Ancak YÖK bu seçimi hiçe sayarak seçime katılmayan dekan yardımcısını atadı. Bunun üzerine Ankara Tıp, kendine yaraşan bir direniş gösterdi.Atanan dekan yardımcısı istifa etti. Onu başhekimler, başhekim yardımcıları takip etti. YÖK yeni bir isim tayin etti; o da istifa etti. Ve konu mahkemeye intikal etti. * * *Prof. Aras "isyan"ı desteklemedi; geri adım attı:"Bu örnekte gördük ki, eğilim belirlemenin önemi yok. Çünkü YÖK, fakültenin adayını değiştiriyor" gerekçesiyle "Artık seçim yok. Ben seçeceğim" dedi. Ankara Hukuk ve Dil Tarih Coğrafya Fakültesi dekanlarını seçim yapmadan kendisi belirleyip YÖK'e gönderdi. Bu yöntem, atanan isimlerden bağımsız olarak, üniversitede ciddi tepki yarattı.Biliyorsunuz, halen rektörler de aynı şekilde "eğilim yoklaması"yla seçiliyor ve YÖK tarafından aday gösterilip Cumhurbaşkanı'nca atanıyor. Kimi zaman da en çok oyu alan, rektör olamıyor. Rektörün yaklaşımı doğruysa, bu seçimden de vazgeçmek gerekmez mi?Hatta "bizi partilere bölen" genel seçimler iptal edilse daha iyi olmaz mı?* * *Görüyorsunuz, YÖK'ün darbesini yemiş üniversitenin özgürlük arayışı hemen despotik merkezileştirme çabalarıyla baskı altına alınıyor. Üniversitesi böyle olan bir toplumdan nasıl demokratikleşme beklersiniz?Yazıyı yine Ankara Üniversitesi'nin Siyasal Bilgiler Fakültesi'nden sıcak bir gelişmeyle noktalayalım:Rektörlük, Mülkiye'nin kıdemli hocası Prof. Dr. Baskın Oran'ın bu dönem ders vermesini uygun görmedi.Neden mi?Onu da yarın yazayım. can.dundar@e-kolay.net Bugünlerde Çankaya için pek çoklarının aklından geçen cümle şu: