Yüksek hakimler aylardır bu hüküm üzerinde çalışıyordu. Nisanda Strasbourg'da mahkeme yetkilileriyle g"rüştüğümüzde kapalı kapılar ardında, RP'den çok daha derin bir konunun tartışıldığını "ğrenmiştik: "Şeriatla demokrasi bağdaşır mı?" Mahkeme sonunda bu soruya "Hayır" yanıtını vermiştir.* * * "Refah gitti, kavga bitti" mi?Keşke o kadar kolay olsaydı.Sorunun k"keni Avrupa'da değildi ki, ç"zümü Avrupa'da bulunsun.Mahkemenin kararı, şeriata siyaset kapılarını kapatıyor.Ya 1994'te o siyasete oy veren 5 milyon 300 bin insan?..Onlar hala bu ülkede yaşıyorlar ve toplumda var olan bir eğilim siyasetten kolay kolay silinmiyor. Zorla silinmek istendiğinde radikalleşerek yeraltına iniyor.Toplumsal eğilimler, ağır gemiler gibi, zor manevra yapıyor ve y"n değiştirmeleri zaman alıyor.* * * Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AiHM) tarihi bir karar aldı. Bir yanda Avrupa'nın 300 yıllık deneyimi var; "te yanda Türkiye'nin 75 yıllık laiklik çabası...Bu fark yüzünden bugün "Demokraside şeriat olur mu" sorusunun yanıtını Avrupa'da arıyoruz.Türkiye henüz dinin ve devletin kendi sınırlarını çizemediği bir belirsizlik içinde yaşıyor. Bir yanda din, devlete ve "kamusal alana" hükmetme çabasına devam ediyor; "te yanda devlet, dinin sahasında ve "bireysel alan" da at oynatıyor.Çünkü çoğu sosyal bilimcinin tespit ettiği gibi "Türkiye'de din, bir inanç sisteminden çok, hızlı ve dengesiz bir modernleşmeden olumsuz etkilenen kitleler için bir protesto hareketi işlevi g"rüyor". O "etkiyi" gidermeden "hareketi" yok etmek mümkün değil.Yasaklanan, şiddeti kutsayan ve farklı olana yaşam hakkı tanımayan bir siyasettir; ki AİHM'nin RP'de bulduğu eksik de odur.* * * Dini, iktidar mücadelesinin, devleti de dini inançların dışına taşımak ve sınır ihlallerine son vermek için ekonomik, siyasal, kültürel alanda d"nüşümler gerekiyor.Siyasi parti, bu d"nüşümün manivelalarından biri...Ne yazık ki Erbakan, bu tarihi d"nemeçte üzerine düşen rolü çok k"tü oynadı ve sınırların hepten birbirine karışmasına yol açtı.G"rünen o ki şimdi sırada Tayyip Erdoğan var.Acaba o da Hoca' dan devraldığı din bayrağını siyasetin rüzgarında dalgalandırarak ipleri hepten mi gerecek, yoksa din motifini elden geldiğince geriye çekip hızlı değişimden yaralanmış kitlelerin s"zcülüğüne (ve uzun d"nemde sisteme entegrasyonuna) mı soyunacak?Bunun yanıtını aceleci soruların değil, zamanın vereceğine inanıyorum.™nceki gün, Ali Bayramoğlu' nun k"şesinde yer alan bir araştırma "zamanın d"nüştürücü etkisi" nin ilk işaretini veriyordu:Fazilet tabanının "gelenekçi" kanadının yarısı kendini "İslamcı" olarak tanımlarken bu oran "yenilikçi" grupta yüzde 30'a düşüyor. "2000'lerin muhafazakarı" kendini yeni kavramlarla tanımlıyor.Bu eğilim, bence AİHM'nin kararından daha "nemli...* * *Türkiye biraz sabırlı olup radikalizmin "fkesine kapılmadan devleti ve dini kendi sınırlarına çekmeyi başarabilirse, tarihte eşi g"rülmedik bir "barışçıl sınır anlaşması" na imza atacak ve dünyaya "rnek olacaktır.Başaramazsa?..Korkarım orada da Avrupa "rneğini izleyecektir. candundar@superonline.com Avrupa, dini, iktidarın dışına atma kavgasını 17. yüzyılın kanlı iç savaşlarında verdi.