Can Dündar

Can Dündar

candundarada@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Bence son krizde Türkiye koltuk yükseltti. Suçluların telaşı içindeki İsrail karşısında vakur ve akılcı davrandı.
Hızla gelişen krizi oldukça iyi yönetti ve sonuç aldı. İstediği özrü diletti.
* * *
- Büyükelçi Oğuz Çelikkol’un biraz da İbranice bilmemesi nedeniyle veremediği tepkiyi Dışişleri, acilen ve gereken dozda verdi.
- Başbakan, bu kez “fırsat bu fırsat” deyip sazı eline almadı, Dışişleri’nin açıklamasından bağımsız davranmadı; tersine, açıklamayı gördüğünü belirtip inisiyatifi doğru adrese, yani Hariciye’ye bıraktı.
- Çelikkol, suçlamalar tertibi kuranlardan şahsına yönelmeye başlayınca diplomatlarda görmeye alışkın olmadığımız bir refleksle çıkıp konuştu; 35 yıllık diplomat tecrübesiyle muhatabını suçlarken kendini ve ülkesini savundu.
- Derhal Ankara’ya Dışişleri’ne çağrılan İsrail’in Ankara Büyükelçisi’ne devlet geleneğine yaraşır şekilde davranıldı. “Siz bizimkinin elini bile sıkmamışsınız” diyerek tokadan, ikramdan kaçınılmadı; teamül neyse öyle davranıldı.
- Görüşmeye kameraları davet edip şov yapma, “Biz de yerde oturtalım” diyerek intikam alma ucuzluğuna girişilmedi.
- Kurtlar Vadisi’nin bağımsız bir yapım olduğu, devletin ona müdahalesinin söz konusu olamayacağı belirtildi. Böylece makamına çağırdığı gazetecilere “Gelin Büyükelçi’yi oturttuğumuz alçak koltuğu çekin, bayrak yok, ikram yok, yüzümüz asık; bunlara dikkat edin” talimatı veren İsrail makamlarına “medya-devlet ilişkisi” dersi verildi.
- Kurtlar Vadisi ekibi de demokratik bir ülkede devlet kudretinin yaratıcının hayaline gücü yetmeyeceğini gösterircesine, “Tepkiyi bekliyorduk. Ama etkilenmedik. Devamı geliyor” mesajı verdi.
Senarist kendi işini yapacaktı; diplomat kendi işini...
* * *
Avrupa’da, Amerika’da İsrail’i “Doğu’da bir Batı ülkesi” olarak gören, Türkiye’yi “Batı’da bir Doğu ülkesi” sayanlar, işin pek öyle olmadığını anlamışlardır.
Türkiye, 24 saate sığan bu tavırları ve bugün yarın geliştirmesi muhtemel diğer adımlarıyla, özlediğimiz devlet ciddiyetine ve vakarına yaraşır bir tutum sergiledi:
Kontrollü bir sertlik tonu, elçisini yedirtmeyen bir sahiplenme tavrı, “Özür bekliyoruz” diyerek üstten bakan bir açıklama, kurumlar arası uyum, soğukkanlı refleksler, sanatçının bağımsızlığına saygı...
İsrail’e karşı anti-semitik bir görüntü vermeyen, topyekûncu davranmayan, haklıyı haksızdan ayıran, bir yandan küstahlığa haddini bildirirken, öte yandan farklı yaklaşımdaki İsrailli konuğu ağırlamaya hazırlanan bir seçici algı...
Başbakan’ın Dışişleri’ne güveni arttıkça, kendisi susup resmi tepkiyi diplomatlara bıraktıkça, ayrı telden ve üst perdeden çalmadıkça Ankara daha derli toplu, daha kararlı görüntü verebiliyor.
Dileriz hep böyle gider.