Can Dündar

Can Dündar

candundarada@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Mülkiye’den öğretim üyesi arkadaşım Faruk Alpkaya anlattı:
Arada Kürt öğrencileriyle dertleşiyormuş. Son zamanlarda hemen hepsinin Türkler aleyhinde konuşmaya başladıklarını fark etmiş:
“Irkçı Türkler uzun süredir özellikle internet ortamında Kürtler aleyhine küfürlü yayınlar yapıyordu, ama Kürtler, Türkleri topyekûn karalayan bir şey yazmıyordu. 2005’te Genelkurmay’ın ‘sözde vatandaşlar’dan bahseden bildirisinden sonra onlar da ayrım gözetmeden Türkler hakkında yazmaya başladılar” diyor.
DTP’nin kapatılmasından sonra Kürtlerde bu eğilim artmış.
Geçenlerde bir öğrencisi okulu bırakacağını söylemiş. Gerekçesini de şöyle açıklamış:
“- Artık Türklerin arasında okuyup onların diplomasını almak istemiyorum. Memlekete dönüp ırgat olurum daha iyi...”
* * *
Kürt öğrencilerin hepsinde aynı tavrı gözlediğini söylüyor Faruk... Lakin bu keskin tavır, geçen hafta yumuşamış.
Nedeni bir Türk:
Ufuk Uras...
Uras, kapatılan DTP’nin yerine kurulan Barış ve Demokrasi Partisi’nin (BDP) Meclis’te grup kurmasını sağlayıp ilk grup konuşmasında kürsüde Kürtçe barış çağrısı yapınca, Mülkiye’nin Kürt öğrencileri arasında Türklere yönelik önyargılar bir anda dağılmış.
“Bütün Türkler bize düşman değil, aralarında Ufuk Uras gibiler de var” inancı yayılmış.
* * *
Kim ne derse desin:
Böyle bir partinin Meclis’te olması, silah yerine meşru siyasetle mücadele seçeneğini açık tutuyor.
Birçok Kürde “Bu ülkenin parlamentosunda bizim sesimiz de duyuluyor” duygusu veriyor.
Ve orada yer alan Uras gibi isimler, somut bir kardeşlik kanıtı sunarak etnik bağnazlığın dağılmasına yardımcı oluyor.
* * *
Ufuk Uras örneğinin negatifini Ahmet Türk’e evini vermekten son anda vazgeçen Kürt ev sahibinde bulabiliriz.
Nasıl Uras’ın tavrı, bazı Kürtler arasında bütün Türkleri karalayan etnik önyargıyı dağıttıysa, Mardinli ev sahibinin tavrı da bütün Kürtleri olumlayan anlayışı yıktı.
Türk’e yapılan ayrımcılığı protesto etmek ve evini ona açmak için Türk ve Kürt aydınların ortak imza koyduğu “Evim evinizdir” kampanyası, hısımlıkla hasımlığın, genle, kanla, soyla değil, akılla, yürekle, vicdanla ilgili olduğunu kanıtladı.
İçinden geçmekte olduğumuz zorlu süreçte, etnisiteye dayalı kutuplaşmaları aşmak için, bu türden ortak metinlerde, zeminlerde, eylemlerde dayanışmaya ihtiyacımız var.
* * *
Umarız ki, Uras’ın BDP’de olması, parti tabanına, asıl çatışmanın etnik değil, sınıfsal olduğunu daha sık hatırlatacaktır.
BDP de seleflerinin hatasına düşmeyip ilgi alanını sadece Kürtlerin sorunlarıyla sınırlamazsa, bir gün göçük altında kalmış madencilerin, bir başka gün direnen Tütün işçilerinin yanında saf tutarsa bu, hem BDP’yi bir Türkiye partisi haline getirecek, hem Türkiye’nin kalanını BDP ile kaynaştıracaktır.
Unutmamamız ve sık sık vurgulamamız gereken gerçek şu:
Sorun, Kürtlerle Türkler arasında değil...
Sorun, dışlayan, ayıran, bölen, şoven Türk ve Kürt milliyetçileriyle, ilelebet kardeş kalmayı savunan Türkler ve Kürtler arasında...