Can Dündar

Can Dündar

candundarada@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı




New York Times, Laila'dan izlenimler yazıp sosyal sonuçlar çıkarır da ben bunun intikamını almaz mıyım?
Geçen hafta sonu Londra'da önemli olduğu kadar yorucu bir toplantının ardından Camden Town'da bir diskoda aldık soluğu...
Görkemli bir tiyatro binasında kurulmuş olan Camden Place, konuklarını bir bilim kurgu filmi atmosferiyle karşılıyor. Sanki "büyük savaş" bitmiş ve yerle bir olan dünya, barbarların eline geçmiş gibi... Güzelim salon, şık localar, merdivenler belden yukarısı çıplak oğlanlar ve afrodizyak kızlarla dolu. Sahnedeki DJ, monoton, armoniden yoksun, duygusuz bir müzikle sallıyor karanlık salonu... Parmak aralarındaki fosforlu çubuklarla kendilerini müziğin ritmine kaptıran sarhoş gençler dijital bir puta tapar gibi yeknesak dans ediyorlar.
Saniyede 2 vuruş hızıyla insanın doğal kalp ritmini katlamayı vaat eden"Techno", dijital teknoloji çağının gündelik temposunu geceye taşıyor. Bu tempo, pistte elden ele gezen uyuşturucuların ve extacy türü uyarıcıların da katkısıyla sabaha dek sürüyor.
Çıkışta Londra, yolda patlatılan bira şişeleri, parçalanan vitrin camları, ambulans ve polis sirenleriyle uyandırılıyor, derin "imparatorluk rüyası"ndan...

* * *

Yob kuşağı
İngiliz Başbakanı Tony Blair'in iktidara gelir gelmez mücadele sözü verdiği tablo bu...
İngiltere - Türkçede "yoz kültür" diye adlandırılabilecek - "Yob kültürü" ile başetmeye çalışıyor...
"Yob", saldırgan, hasta ruhlu serseriler için kullanılan bir argo tabir... İçki ve uyuşturucuyla karıştığında vandalizme dönüşen tehlikeli bir kokteyl bu...
Üstelik sadece varoşa özgü bir kültür de değil. Geçen yıl Başbakan Blair'in rüşte ermemiş oğlu parkta ayyaş bulundu. Uyuşturucuyla mücadele eden İçişleri Bakanı'nın oğlu ise uyuşturucu satarken yakalandı.
"Yob kuşağı"nın bir başka belirgin özelliği cehalet... Geçenlerde Oxford Üniversitesi'nde yapılan bir anketin sonuçları, gençlerin kendileri dışındaki dünyadan tamamen bihaber olduklarını ortaya koydu.
Bencil bir "Önce Ben Kültürü", dünün ünlü eğitim tapınaklarını bile çökertiyor.
Yeni çağın "yob"larını, 70'lerin "punk"larından ya da bugünün zengin zirvelerini ateşe veren anarşistlerinden ayıran da bu bilinçsizlikleri...
Cehaletle karışık bir şiddet tutkusu, onları yükselen ırkçılık hareketinin hazır kıtaları haline getiriyor. İngiltere'de giderek güçlenen ırkçı parti ve geçen ay Asyalı göçmenlerin yaşadığı bölgede patlayan şiddet olayları, bunun kanıtı...

* * *

Şimdi Blair hükümetinin gündeminde dışarıda içki içmeyi men etmekten 16 yaşından küçüklere gece 9'dan sonra sokağa çıkma yasağı koymaya, polise pubları kapatma yetkisi vermekten techno partilerini yasaklamaya dek bir dizi önlem var.
Ancak sorunun kökeni polisiye olmadığı için çarenin de polisiye tedbirlerle bulunması imkansız.
Bu ayyaş saldırganlığın, zayıflayan Britanya'nın mükemmel bir tezahürü olduğu kanısı yaygın. Artan işsizlik ve gelir dağılımında derinleşen uçurum, düşmanlık tohumlarını da beraberinde getiriyor.
Duyarsızlık ve cahillik kadar, İtalya'da yaşıtlarının uğruna öldüğü değerlerden yoksunluk da, Avrupa gençliğini batağa sürüklüyor.
Korkarım ki Avrupa, Carlo'ların itirazını kurşunla bastırdıkça, "yob"ların yobazlığına mahkum olacak.