Dünkü yazımızda çalışma yaşamında cinsiyet eşitliğinin sağlanması için koruyucu mekanizmaların önemine dikkat çekmiş, doğuma bağlı düzenlemelere ek olarak destekleyici kuralların da kabul edilmesinin şart olduğunu vurgulamıştık... Bugünkü yazımızda doğuma bağlı düzenlemeleri incelemeyi sürdürüyoruz...
Kadın işçilere bir yaşından küçük çocuklarını emzirmeleri için günde toplam bir buçuk saat süt izni verilmesi zorunludur. Bu sürenin hangi saatler arasında ve kaça bölünerek kullanılacağını işçi kendisi belirler. Fakat süt izninin günlük olarak kullandırılması zorunludur. Kuralın temel amacı kadın çalışanın çocuğunun süt ihtiyacını düzenli karşılaması olduğundan, birçok işyeri uygulamasının aksine süt izninin toplu kullandırılması yasaktır.
Kadın veya erkek işçi, diğer eşin çalışması şartıyla analık izninin, ücretsiz iznin veya yarım çalışmanın bitiminden itibaren çocuğun mecburi ilköğretim çağının başladığı tarihi takip eden ay başına
Kadınların çalışma hayatında yarattıkları farklar, başarılar giderek daha görünür hale gelmeye başladı. Cam tavanların kırılmasından halen uzak olsak da bu tür başarıların gelecek nesiller için örnek olacağı ve giderek daha da fazlalaşacağı ortada. Cam tavanların kırılması ve çalışma yaşamında cinsiyet eşitliğini sağlanması, birçok etkene bağlı olmakla birlikte kadınlara yüklenen sosyal yüklerin, koruyucu mekanizmalarla dengelenmesine de bağlı. Fakat bu koruyucu mekanizmalar, kadınların bugüne kadar kabul edilmiş toplumsal rollerini esas alan düzenlemeler. Ebeveynliğe bağlı kısmi çalışma dışında sosyal yüklerin kadın ve erkek arasında dengeli dağıtılmasını amaçlayan bir yapıda değil. Daha çok doğum ve doğum sonrası sürece yönelik haklar tanımlanmış durumda. Bunun için aşağıda sayılan doğuma bağlı düzenlemelere ek olarak destekleyici kuralların kabul edilmesi şart.
Gebe veya emziren çalışanın sağlık ve güvenliği için tehlikeli sayılan kimyasal, fiziksel, biyolojik etkenlerin ve çalışma süreçlerinin çalışanlar
Yazılarımı takip edenler, işverenler tarafından çalışanlara yapılan yemek yardımları konusunu farklı boyutlarıyla ele aldığımı hatırlayacaklardır. Bu konu ile ilgili daha önceki yazılarımda, yemek yardımlarının sosyal güvenlik primi istisnasına konu edilebilmeleri için nakit olarak verilenler de dahil olmak üzere yalnızca çalışanların beslenme ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla yemek ve tüketime hazır gıda temini için harcanmaları gerektiğini vurgulamıştım. Bu nedenle işverenlerin çalışanlarının yemek yardımı harcamalarına ilişkin fatura ya da fişlerini saklamalarını tavsiye etmiştim. Çalışanlara ara ücret zammı yapılacak mı, yapılmayacak mı tartışmalarının tam ortasında bu konuda önemli bir gelişme yaşandı.
Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) son zamanlarda bankalar ve fintek gibi kuruluşlar tarafından gündeme getirilmeye başlanan banka yemek yardımı mevduat hesapları / cüzdanları ve yemek yardımı uygulamalarının sosyal güvenlik mevzuatı açısından durumunu teyit etmiş durumda. Aslında ilgili mevzuat konunun uzmanları açısından tereddüte yol açmayacak şekilde
Dünya hızlı bir şekilde ısınıyor. 2023 yılı kayıtlara geçen en sıcak yıl olurken, NASA tahminleri, 2023 yılı Temmuz ayının şimdiye kadar kaydedilen en sıcak ay olduğunu ortaya koyuyor. Bu eğilimler 2024 yılında da devam etmiş ve Mayıs 2024 art arda en sıcak on ikinci ay olarak kayıtlara geçmiş durumda.
İklim değişikliğinin çalışanların güvenliği ve sağlığı üzerinde halihazırda ciddi etkileri bulunuyor. Daha yüksek günlük sıcaklıklar ve daha sık ve şiddetli sıcak hava dalgaları artık dünyanın tüm bölgelerindeki çalışanları etkiliyor. Çalışanlar aşırı sıcaklıklara en çok maruz kalanlar arasında ancak çoğu zaman büyük risklere rağmen çalışmaya devam etmekten başka seçenekleri bulunmuyor.
Sıcak bitkinliği, sıcak çarpması ve hatta ölüm gibi hastalıklara yol açarak çalışanları iş başında hemen etkileyebilir. Daha uzun vadede ise işçilerin, kardiyovasküler ve solunum sistemlerinin yanı sıra böbreklerini de etkileyen ciddi ve zayıflatıcı kronik hastalıklara yol açabilir. Isı stresinin azalan bilişsel performans, kaygan
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde görüşülmeye devam eden Vergi Kanunları ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi emekli aylıklarının en düşük 12.500 TL olarak ödenmesine dair düzenlemeyi içeriyor.
Diğer yandan teklifte işverenleri yakından ilgilendiren iki düzenleme daha var.
Sigorta prim oranları
Mecliste ilk yedi maddesi kabul edilen teklifin önümüzdeki hafta kabul edilip Çarşamba gününe kadar Resmi Gazetede yayımlanması söz konusu olursa Ağustos ayından itibaren işverenler için işçi çalıştırmanın maliyeti artacak.
Sigorta primlerinin SGK’ya aktarılması görevi işverenlerdedir. İşverenler her ay işçiler için sigorta primi öderler. Bu primlerin bazıları çalışanların brüt ücretlerinden kesilerek sigortalı payı olarak bazıları ise işveren payı olarak brüt ücrete ilave olarak ödenir.
Dolayısıyla işçinin brüt ücretine ilave olarak ödenen bu primler ücretin işverene olan maliyetini oluşturur.
İşverenler işçilerin brüt ücretlerinden toplamda
İş gücünü azaltmak isteyen işverenlerin ilk aklına gelen kişiler, emekliliğini hak etmiş halen çalışmaya devam eden işçiler oluyor. Peki emekliliğe hak kazanma bir fesih nedeni olabilir mi? Emekliliği hak etmek kural olarak işçilerin iş sözleşmesinin sona erdirilmesi için bir gerekçe oluşturmuyor. Emekli olacak işçinin kendisinin iş sözleşmesini sona erdirmesi gerekirken, emekli olmayı düşünmeyen bir işçinin işveren tarafından işten çıkarılması “geçersiz fesih” sayılıyor.
Emekli olarak çalışmak
Bazı işyerlerinde emekli işçilerin çalıştırılması uygun görülmediğinden işverenler işyeri içi yönetmelik veya tebliğlerle emekli olan çalışanların çalıştırılmalarına son verileceği kuralını getirebilirler. Bu durumda işçinin emekli olduktan sonra aynı işyerinde çalışması engellenmiş olur. Hatta bazı durumlarda emekliliğe hak kazanma dahi iş sözleşmesinin sona erdirilmesi için bir neden olarak düzenlenebilir. Bu düzenlemelerde kişilerin emekliliğe hak kazanmaları halinde iş sözleşmesinin
Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Teşkilatı (OECD) tarafından yeni yayınlanan İstihdam Görünümü 2024 Raporu, işgücü piyasalarının olumsuz şokların ardından dirençli olduğunu gösteriyor. Rapora göre, işgücü piyasaları geçtiğimiz yıl güçlü bir performans sergilemeye devam etmiş, birçok OECD ülkesinde tarihsel olarak yüksek istihdam ve düşük işsizlik seviyeleri görülmüş durumda. Dahası, pek çok ülkede istihdam oranları, salgın öncesi seviyelere kıyasla kadınlarda erkeklere göre daha fazla iyileşme göstermiş. Bugünkü yazımda raporda yer alan önemli değerlendirmeleri aktarmaya çalışacağım.
OECD raporuna göre, OECD ülkelerinin çoğunda reel ücretler, genellikle enflasyondaki düşüşe bağlı olarak artmış ancak birçok ülkede 2019 seviyesinin altında olduğu görülüyor. Asgari ücretlerdeki önemli nominal artışlar sayesinde, reel asgari ücretler neredeyse tüm OECD ülkelerinde 2019 seviyesinin üzerinde.
İş kalitesi iyileşiyor
Kov
En düşük emekli aylığının 12 bin liraya yükseltilmesi konusundaki çalışmaların bu hafta sonuçlanması bekleniyor. Mevcutta 10 bin lira olan maaşlardaki muhtemel artış temmuz ayı maaşlarına yetişmese de fark ödemeleriyle ağustosta yapılır
Haziran ayı enflasyonunun ortaya çıkması sonrası 6 aylık enflasyon yüzde 24,7 olarak gerçekleşti. Bu rakam SSK ve Bağ-Kur emeklileri için temmuz ayı zam oranını ifade ediyor. Memur ve memur emeklileri için ise toplu sözleşmeden belirlenen yüzde 10 zam ve enflasyon farklı ile birlikte zam oranı yüzde 19,3 olarak gerçekleşti. SSK ve Bağ-Kur emeklilerinin bir kısmının hiç zam alamama riskine karşılık en düşük emekli aylığının 12.000 TL’ye çıkarılması bekleniyor.
Süreç başladı
Hali hazırda 10.000 TL olarak ödenen en düşük emekli aylığının 12.000 TL’ye çıkarılmasına yönelik düzenleme ile ilgili bilgiler geçtiğimiz hafta kamuoyunun gündemine geldi. Bu yönde çalışmanın hazırlandığı ve Cumhurbaşkanımıza sunulduğu ifade edildi. Cumhurbaşkanımızın geçtiğimiz