Okulların açılması yaklaşınca özellikle çiftlerin her ikisinin de çalıştığı ailelerde okul sonrası çocuklarla kimin ilgileneceği planlanmaya başlandı. Bu noktada pek çok aile hem ev işlerine yardım edecek hem de çocukların okul çıkış saatinden anne – babanın eve geleceği saate kadar çocuklarla ilgilenecek bir kişi bulma telaşına girdi. Bu şekilde çalıştırılacak kişilerin ise günde 3- 4 saat bile çalıştırsalar sigortalarının yapılması gerekiyor. Aksi taktirde ailelerin idari para cezasıyla karşılaşma riski söz konusu.
Sosyal Güvenlik Kurumu 2014 yılında Ek 9 adı altında yaptığı düzenleme ile ev hizmetlerinde çalışanların sosyal güvenliğinin sağlanması noktasında çok önemli bir adım atmıştı. Bu tarihten itibaren evlerinde ev hizmetlisi çalıştıran kişiler, çalıştırdıkları süreye göre prim ödeyerek ev hizmetlilerinin sosyal güvencesini sağlayabiliyorlar.
10 günden azsa 2 yöntem var
Evinde ev hizmetlisi çalıştıracak kişinin öncelikle bu kişiyi kaç gün çalıştıracağını tespit etmesi gerekiyor.
İşçilerin gerek arabuluculuk vasıtasıyla yaptığı anlaşmalarda gerekse haricen yaptığı anlaşmalarda asıl anlaşma konusu alacaklar dışındaki olası taleplerinden vazgeçtiğine ilişkin hükümlerin bulunduğu görülüyor. Bu tür hükümlerin davadan feragat veya ibra olarak değerlendirilmesi gerekiyor. Davadan feragat ve ibra yöntemleri üzerinde ayrı ayrı durulması gereken kavramlar. İki kavramın da işçinin olası alacakları üzerindeki etkisi riskli olduğundan kanunlarda ve yargı kararlarında sınırlayıcı düzenlemeler getiriliyor. Feragat bir kişinin beyanı ile hakkından vazgeçmesidir. İbra ise tarafların karşılıklı anlaşarak haklarından vazgeçmeleridir. İbra anlaşma ile yapılırken, feragat tek taraflı olarak yapılır. İkisi de bir hakkı sona erdirmektedir. Bu sebeple sıkı şartlara bağlı tutulmuştur. İş hukukunda ancak dava açıldıktan sonra yapılan feragatler geçerli sayılmakta, dava açma hakkından vazgeçildiğine dair feragatler geçerli kabul edilmemektedir. İbranın geçerli olması içinse fesih tarihinin üzerinden bir ay geçmesi,
Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Teşkilatı (OECD) tarafından yayınlanan Ücretlerin Vergilendirilmesi 2024 raporuna göre, işgücü geliri üzerindeki efektif vergi oranları 2023 yılında OECD genelinde yükselirken, enflasyon tarihi seviyelerin üzerinde kalmış. Birçok OECD ülkesindeki vergi sistemlerinin enflasyona tam olarak uyum sağlayamaması nedeniyle, OECD raporunda ele alınan 8 farklı hane tipinin tümü için ortalama vergi dilimi, çoğu durumda daha yüksek gelir vergileri nedeniyle 2022 ve 2023 yılları arasında ülkelerin çoğunda artmış durumda. Bu bağlamda, üst üste ikinci yıl, ortalama ücret düzeyinde vergi sonrası gelirler OECD ülkelerinin çoğunda azalmış olduğunu söylemek mümkün.
Ne anlama geliyor?
İstihdam üzerindeki yükler, hem bireylerin istihdam kararlarını ve seçeneklerini, hem de firmaların işe alım kararlarını, yani kaç kişiyi istihdam edeceklerini etkilemektedir. Ücretler üzerindeki vergi ve prim yükleri, başka bir ifadeyle vergi takozu (kaması - İngilizce tax wedge) toplam işgücü maliyetinin
Geçtiğimiz hafta YKS tercih sonuçları açıklandı. 802 bini örgün, 185 bini açık öğretim olmak üzere 987 bin genç üniversiteye yerleşti. Onlar için üniversite maratonu başlıyor. Ancak bir yükseköğretim kurumuna yerleşemeyen yaklaşık 700 bin genç var. Bu durumdaki gençlerin endişe etmelerine gerek yok. Sağlık hakkından yararlanma da iki yıllık muafiyet süresi söz konusu. Diğer yandan üniversiteye yerleşen gençlerimizden ölüm aylığı alanların da kredi ve burs başvurularından kaçınmalarına gerek yok. Bir yandan ölüm aylığı alınıp bir yandan burs almak mümkün. Gençlerimiz hem çalışıp hem ölüm aylığı da alabilirler.
2016’da yapılan değişiklik öncesinde liseden ya da üniversiteden mezun olan gençler mezuniyet sonrasında ebeveynleri üzerinden sağlık hizmeti almaya devam edemiyorlardı. Burada, yaş sınırı ve eğitime devam etme koşulu nedeniyle gençlerin gelir testine girerek GSS primini yatırması gerekiyordu. Değişiklik sonrasında söz konusu gençler için iki
2023 yılının aralık ayında yüzde 49 zamla asgari ücret 17 bin TL olarak belirlendi. Ancak yılbaşında yapılan yüzde 49’luk zam enflasyonist baskı içinde giderek eridi.
2022 ve 2023 yıllarında yılda iki kez asgari ücret zammı yapılması ve fiyat artışlarının devam etmesi sebebiyle 2024 temmuz ayında yeni bir zam talebi doğal olarak çalışanlarda ortaya çıktı. Ne var ki mevcut durumda böyle bir gelişme yaşanmadı.
Buna rağmen ülke genelinde halen 7 milyonu aşkın asgari ücretliyi ilgilendiren asgari ücret ara zammı talebi hiç şüphesiz gündem olmaya devam edecektir. Sendikalar da bu yöndeki taleplerini daha güçlü bir şekilde duyuracaklarını geçtiğimiz günlerde yaptıkları toplantılarla kamuoyuna açıkladılar.
Asgari ücretin artmaması sadece çalışanları olumsuz olarak etkilemedi, ayrıca birtakım sektörler özellikle bu durumdan olumsuz etkilendi. Bu sektörler genellikle hizmet sektöründe bulunan, daha çok insan gücü kullanan ve müşterileriyle yıllık sözleşme yapmış olan firmaları içeriyor. Nitekim
Türkiye’de taşeron çalışanlarının kamuda kadroya alınmalarından sonra kamu işçisi sayısı yaklaşık olarak bir milyon kişiyi buldu. Kadro kazanımı bu çalışanlar açısından elbette memnuniyet verici oldu. İlk olarak Yol- İş Sendikasının başlattığı mücadeleyle kazanılan davalar ve ardından 10 bin karayolları işçisinin kadroya alınması, kamuda 800 bine yakın yeni kadrolu kamu işçisinin önünü açmış oldu.
Bu kamu işçilerinin neredeyse tamamı sendika üyesi. Dolayısıyla toplu sözleşme sisteminin içerisindeler. Toplu sözleşme yapmak çalışanlar için çok önemli bir hak.
Nitekim 2023 yılında tarafların anlaşmasıyla kamu işçileri toplu sözleşme gereği yüzde 45 oranında ücretlerine zam aldılar. O dönem asgari ücret seviyesi kamu çalışanları için 15 Bin TL yapıldı, ayrıca bu rakamın üzerine yüzde 45’lik zam en düşük kamu işçisinin ücretini geçen yılın ilk altı ayı için 21 Bin 750 TL’ye yükseltti. Önemli bir kazanım yaşandı. Kamu işçisinin eline
İşe iadesi gerçekleşen işçinin işe başlatılıp başlatılmayacağına işveren karar veriyor. Çoğu durumda belli belirsiz eylemlerle şekillenen bu süreç tekrar tekrar dava açılmasına sebep oluyor. Bunu engellemeye yönelik boşta geçen süre ücretine ve işe iade tazminatına ilişkin düzenleme yapılsa da diğer alacak kalemleri hala tartışma konusu. Yargıtay yakın tarihli bir kararında işe iade sonucu işe başlatılmayan işçinin fark ihbar tazminatı talebini, “bildirim süresine ait ücret peşin ödenerek iş sözleşmesinin feshedilmesi üzerine açtığı işe iade davası lehine sonuçlandığı hâlde işe başlatılmayan işçiye, fark ihbar tazminatı ödenmesinin gerekmediği” gerekçesiyle reddetti.
Fark ihbar tazminatı talebi reddedilse de işçinin işe iade sonucu talepleri bununla sınırlı değil. Kanunda değişiklik yapılmadan önce boşta geçen süre ve işe başlatmama tazminatı sadece süre olarak belirleniyor, ücretin geçersiz fesih tarihindeki veya işe başlatmama anındaki birtakım koşullara göre taraflarca tespit
Dünkü yazımızda çalışma yaşamında cinsiyet eşitliğinin sağlanması için koruyucu mekanizmaların önemine dikkat çekmiş, doğuma bağlı düzenlemelere ek olarak destekleyici kuralların da kabul edilmesinin şart olduğunu vurgulamıştık... Bugünkü yazımızda doğuma bağlı düzenlemeleri incelemeyi sürdürüyoruz...
Kadın işçilere bir yaşından küçük çocuklarını emzirmeleri için günde toplam bir buçuk saat süt izni verilmesi zorunludur. Bu sürenin hangi saatler arasında ve kaça bölünerek kullanılacağını işçi kendisi belirler. Fakat süt izninin günlük olarak kullandırılması zorunludur. Kuralın temel amacı kadın çalışanın çocuğunun süt ihtiyacını düzenli karşılaması olduğundan, birçok işyeri uygulamasının aksine süt izninin toplu kullandırılması yasaktır.
Kadın veya erkek işçi, diğer eşin çalışması şartıyla analık izninin, ücretsiz iznin veya yarım çalışmanın bitiminden itibaren çocuğun mecburi ilköğretim çağının başladığı tarihi takip eden ay başına