OECD’nin hazırladığı ‘Hayat Nasıl?’ raporuna göre Türkiye’de insanlar iş bulmaktan umudunu kesti. İşi olanlar ise haftada en az 50 saat çalışıyor
OECD’nin, “Hayat nasıl?” (How is life?) sorusuna yanıt aradığı raporuna göre, Türkiye’de yaşayanlar diğer ülkelerdeki insanlara göre “daha mutsuz.”
Rapora göre insanlar arasındaki gelir eşitsizliği artarken, işsizlik kalıcı bir problem olmaya devam ediyor. Olumsuz çalışma koşullarında, düşük ücretle, güvencesiz, kayıtdışı çalışanların sayısı çoğalıyor. İnsanların kişisel refah düzeylerine ilişkin beklentileri kötüleşiyor.
40 ülke arasında Türkiye, gelecek için iyimserlik düzeyi açısından 36’ncı sırada yer alıyor. Araştırma gösteriyor ki Türkiye’de yaşayanlar 2005’te daha umutluydu.
Gelir adaletsizliği
Verilere göre, Türkiye 1995 - 2010 yılları arasında gelir eşitsizliğini en çok azaltan ülke ancak yine de gelir eşitsizliğinde 35 ülke arasında dördüncü sırada.
Soma’daki facia dikkatleri iş kazalarına çevirdi. Fakat iş kazası kadar meslek hastalıkları da çok önemli. İş kazası gerçekleştiği an etki gösteriyor. Meslek hastalığı ise uzun bir kuluçka dönemi sonunda ortaya çıkıyor ve kalıcı hasarlar bırakabiliyor. Diğer yandan meslek hastalıklarının tespit edilmesi çok zor olduğu için, meslek hastalığına yakalanan işçilerin haklarını elde etmeleri de neredeyse imkansız hale geliyor.
İş kazasına uğrayanlar, gerçekleşen kazanın sonuçları net ve görünür olduğu için haklarını öyle ya da böyle elde edebiliyor. Ancak meslek hastalıklarında işçinin hangi işyerindeki çalışma koşulları neticesinde bu hastalığa yakalandığını tespit zor olduğu için haklarını almaları çok zor olabiliyor.
SGK İstatistiklerine göre toplam 724 işyeri kömür ve linyit çıkarılması işinde faaliyet gösteriyor. Bu işyerlerinde toplam sigortalı çalışan sayısı 54 bin 581. Bu sektörde toplam 231 meslek hastalığı kayıtlara geçmiş. Meslek hastalıklarının yüzde 90’ı madenlerde yaşanıyor. Meslek hastalığı bakımından riskli sektörler arasında metal, inşaat ve tekstil de bulunuyor. Bu açıdan bakıldığında kömür çıkartmanın öldürmüyorsa, süründürdüğünü söylemek mümkün.
Tespiti
Soma faciası sonrasında hayatını kaybedenleri geri getirme şansımız ne yazık ki yok.
Giden canlar pek çok eve ateş düşürdü. Ancak geride kalanların hayata tutunmalarının sağlanması, çocukların eğitimlerine en iyi şekilde devam edebilmesi, madenden sağ çıkanların yaşadıkları travmayı atlatabilmesi için kendilerine sağlanan haklardan en üst düzeyde yararlanmaları gerekiyor. Bu hakları şu şekilde sıralamak mümkün.
Bugüne kadar madenlerde kaybettiğimiz işçi sayısı 3000 kişiden fazla. Soma’da da 301 canı kaybettik. Bu son olay milat olacak mı?
Çalışma Bakanlığı’nın teknik müfettişleri faciayla ilgili ön raporu henüz tamamlamadı. Olay yerinde inceleme yapıyorlar. Müfettişlerin olayın çıktığı yere ilişkin önemli tahminleri var. Ne var ki, güvenlik önlemleri tam olmadığı için buraya giremiyorlar. Müfettişlere göre yangın kesinlikle kömür kızışmasından çıkmış. Kızışma, şu an ulaşamadıkları, daha önce üretim yapılan bir yerde oluyor.
Üretim yapılan yerdeki tehlikeyi işletme farketmiş ve yangın çıkmasın diye bölgenin hava bağlantıları kesilip ‘barajlanmış’...
Müfettişlerin tahminlerine göre, barajlanan bölgede hava kesintisi iyi yapılamadığı için yangın önce eski üretim bölümünde çıkarak diğer bölgelere sıçramış.
Müfettişler ilk günden facianın sebebinin trafo olmadığını biliyordu. Çünkü kuru tip ve patlamaya karşı korunaklı trafo olduğunu denetimde tespit ettiklerini söylüyorlar. Kaza sonrasında bu durumu bir kez daha tespit etmişler.
Müfettişlere göre, kazanın meydana geldiği işyerinde kazaya sebep olan hususların çok kısa sürede ortaya çıktığı ve yangın anında yeraltında
Maden sektörü genel anlamda pahalı yatırımlarla işleyen bir sektör. Yapılan yüksek miktarlı yatırımların karşılığının cevherin kalitesine göre getiri getirdiği bir yapı var. Böyle olunca da, sektördeki maliyet baskısı çok etkili. Ocaktaki cevherin sürekliliği, çıkarılmasındaki zorluklar ve maliyetler şirketlerin planlamalarını şekillendiriyor.
Devletin madeni kiraya vermesi ve karşılığında madendeki üretimi belirli bir fiyat üzerinden satın alması şeklinde yürüyen rödövans sistemi, devlet ve üretici şirket arasında sorunlu bir ilişki doğuruyor.
Ürettiği madeni satacağı fiyat belli olan şirket, gerekli tedbirleri almakta ağır davrandığında, devlet hem önlem almayan şirketin üretimini satın alan hem de şirketin gerekli önlemleri almasını denetleyecek taraf olmuş oluyor. Böyle olunca da, tedbirleri almayan şirketin maliyet baskısını çok ciddi bir şekilde hissetmesi durumu doğuyor.
Madenlerde bu şekilde işleyiş sona erdirilmeli. Maliyet baskısı altında ezilen işverenler, gerekirse devletin de yardımı ile madendeki işçilere yönelik önlemleri en üst seviyede almalılar. Aksi taktirde kafalardaki soru işaretleri ortadan kalkmayacaktır.
Yaşam odası zorunluluk!
Soma’daki madeni son olarak geçen ay 2 teknik müfettiş denetlemiş. Madenlerde ne zaman denetim yapılacağı kestiriliyor ve ona göre hazırlık yapılıyor. Madenlerde denetime gidenlerin madenin derinliklerine inip inmedikleri de hep bir soru işareti...
Soma faciasında belki de en önemli nokta denetimlerin yapılıp yapılmadığı konusu. Konuyla ilgili olarak Çalışma Bakanlığı İş Teftiş Kurulu Başkanı Mehmet Tezel ve yardımcısı Arif Şimşek’le konuştuk. Her ikisi de şu anda olay bölgesinde Kriz Masası’nın başındalar. Ortak düşünceleri bu madende bütün koşulların denetimde istenilen hususlara uygun olduğu noktasında. Bu nedenle şaşkınlıklarını ifade ediyorlar.
Bakanlığın denetimleri genel olarak ikiye ayrılıyor. Bu denetimlerden ilki “proje denetimleri” adı verilen daha önceden programlanmış denetimler. Bakanlığın denetim birimi her yıl kasım veya aralık aylarında o yıl gidecekleri, denetleyecekleri sektörleri tespit ediyor. Örneğin 2014 yılında denetime gidilecek sektörler; sağlık kurumları, otel motel ve eğlence yerleri, tekstil işletmeleri. Bu denetim kapsamında yer altı maden işletmeciliği işyerleri ise, her yıl denetlenmesi gereken sektör olarak otomatikman “proje denetim”
Dünyadaki taş kömürünün çok az bir kısmını ürettiğimiz halde madenlerde Çin’in 6, ABD’nin 360 katı ölüm yaşıyoruz
Dünyada 2011 yılı itibariyle toplam 16.6 milyar ton maden üretimi gerçekleşti. Maden üretimide lider ülke Çin. Çin’in maden üretimi 4.3 milyar ton.
Dünyada maden üretiminin neredeyse yüzde 80’i fosil yakıt. Fosil yakıtlar içinde yer üstüne çıkarılması en zor olanı kömür.
Bu nedenle madencilik ile ilgili iş kazalarının en yoğun olduğu alanlar da kömür ocakları. 2011’de dünyada toplam 7.7 milyar ton kömür üretilmiş. Fosil yakıt üretiminde de lider Çin.
Teknolojimiz de eski
Çin’de 2011’de 4.4 milyar ton fosil yakıt üretilmiş. Türkiye ise toplam 100 milyon ton üretimle fosil yakıt üretiminde dünyada 28’inci. Dünyadaki toplam fosil yakıt üretiminde ülkemizin payı yalnızca yüzde 0.5.
“Sevgili gençler, öğle yemeğinizin fotoğrafını ‘tweet’lemeyi bırakın ve gelecekteki işvereninizin dikkatini çekmeye odaklanın. Çünkü doğru şekilde kullanabilirseniz, sosyal medya üzerinden yapmtığınız bir paylaşım, sizi iş sahibi yapabiliyor.” Bu sözler, The Guardian’da yayınlanan medya-eğitim ilişkili bir yazıdan alınma.
Haziran yaklaşıyor. Yakında Türkiye’nin çeşitli üniversitelerinden çok sayıda genç, farklı alandan mezun olmanın heyecanını yaşayacak. Ancak, daha önce de üzerinde durduğumuz gibi, Türkiye işgücü piyasasında genç olmak pek de kolay değil. Türkiye İstatistik Kurumu’nun 2014 Ocak ayı verilerine göre, gençler arasında işsizlik yüzde 19. Bu işsiz gençler arasında en büyük pay ise, ilk kez iş arayanlara ait.
Türkiye’de 850 binin üzerinde genç işsiz var. Genç işsizlerin 370 bini, ilk kez iş arayanlar. Türkiye’de gençler, en çok eğitimlerini tamamlayıp işgücü piyasasına ilk kez girdiklerinde işsizlik riskiyle karşı karşıya kalıyorlar. Aslında bu durumun iki temel nedeni var: Birincisi, gençlerin iş arama kanallarını yeterince etkin kullanamaması. İkincisi ise, gençlerin rehberlik ve kariyer danışmanlığı hizmetlerinden tam haberdar olamaması. Yani çok sayıda genç,