İşçinin gözaltına alınması veya tutukluluğu iş sözleşmesini askıya alır. Peki sonra ne olur? Kıdem ve ihbar tazminatı yanar mı? Ya suç işyerinde işlendiyse? Birlikte inceleyelim...
Kısa çalışma uygulaması sırasında çalışanlar yıllık izinlerini kullanamazlar. Bununla birlikte yaptıkları iş gereği bayram gibi resmi tatillerde çalışmaları gerekirse ek ücret alırlar.
Daha önce de çalışma hayatımızda olan ancak koronavirüs salgını sonrası yüz binlerce çalışanın tanıştığı kısa çalışma uygulaması ile ilgili yaptığımız bilgilendirmeler okurlarımızdan büyük ilgi gördü. Hem bu konunun daha önce bu kadar kitlesel olmaması, hem de koşulları esnekleştirme amacıyla yeni düzenleme yapılması bu konuya ilgiyi diri tutuyor. Yazı dizimizin son gününde kısa çalışma ödeneğine ilişkin detayları incelemeye devam ediyoruz.
Kısa çalışmada bir işçi haftada en fazla 30 saat çalıştırılabilir. İşveren hem kısa çalışma desteği alıyor, hem de işçiyi tam zamanlı çalıştırıyorsa ücretini eksiksiz ödemek zorunda.
Devletin Kovid-19 pandemisi nedeniyle zora giren işletmeleri, dolayısıyla da ülke ekonomisini desteklemek, istihdamı korumak amacıyla yararlanma koşullarını esnettiği kısa çalışma uygulaması, pek çok çalışan tarafından merak ediliyor. Dün ilk bölümünü yayınlayarak bu konudaki 10 soruyu cevapladığımız yazı dizimize bugün de 10 soruyla devam ediyoruz.
Kovid-19 pandemisi nedeniyle devlet, işçilerin kısa çalışma ödeneği alabilme şartlarını esnetti. Kısa çalışmaya başvuran işverene de işçi çıkarmama şartı getirerek istihdamı korumak adına çok önemli bir adım attı.
Koronavirüs nedeniyle bazı işyerleri kapatıldı, ekonomi küresel olarak yavaşladı, bundan irili ufaklı tüm iş yerleri etkilendi. Devlet, ekonominin çarklarının dönmesi için daha önce zora giren işletmelere verilen kısa çalışma desteğini, tüm işletmelerin kullanımına açtı. Böylece çalışanların ücretlerinin belirli bir kısmı devletçe ödenmeye başladı. Tabii bu ödemenin birtakım şartları var. Bunları ayrıntısıyla açıklayacağız. Ancak en önemli şart, kısa çalışma ödeneğinden yararlanmak üzere başvuran işletmelerin işçi çıkarmaması. Burada devlet, “Bu zor dönemi birlikte dayanışma ile atlatacağız ve bu süreçte istihdamı koruyacağız” iradesini ortaya koymuş oluyor. İşte sık sorulan sorulara yanıtlarla kısa çalışma ödeneği...
Uluslararası Çalışma Örgütü’nün tahminlerine göre, küresel düzeyde yaklaşık 2 milyar kadar kayıt dışı çalışan var. Hem virüse karşı riskleri daha yüksek hem de alınan virüs önlemleri onları daha da yoksullaştırıyor.Kovid-19 salgınının işgücü piyasası üzerindeki etkilerini daha önceki yazılarımda kaleme almıştım. Salgın nedeniyle küresel düzeyde ne yazık ki hem milyonlarca iş kaybı hem de halihazırda zaten zorlu şartlar altında çalışan kesimlerin daha da dezavantajlı duruma düşmesi gibi riskler söz konusu. Bu anlamda, en fazla risk taşıyan gruplardan biri de kayıt dışı çalışanlar. Kovid-19 salgınında kayıt dışı çalışan ve düşük gelirli kişiler, bir yandan virüse maruz kalma açısından daha büyük risk taşırlarken, diğer taraftan bu grubun kırılganlığı ve karşı karşıya kaldığı yoksulluk da artacak.
2 milyar kişi
Türk – İş, Hak – İş ve TİSK’in başarıyla uygulanan kısa çalışmaya yönelik ortak talepleri var: Sürenin uzamasını, şartların esnemesini ve fark ücreti veren işverene teşvik istiyorlar
20 Nisan 2020 itibariyle 268 bin 717 işyerinde 3 milyon 44 bin 420 çalışan için kısa çalışma devrede. Kısa çalışmaya gidilen işyerlerinin yüzde 40’ı imalat sektöründe.
Başvuran işverenlerin yüzde 51’inin işyerlerinde 1 ila 3 kişi istihdam ediliyor. 10’dan az çalışanı bulunan işyerlerinin toplam kısa çalışmaya başvuran işyerleri içinde oranı yüzde 79.6. Yani kısa çalışmaya çok büyük ölçüde KOBİ’ler tarafından başvurulduğunu söylemek mümkün.
Diğer yandan sendikaların örgütlü olduğu kurumsal işyerlerinde de kısa çalışmaya gidilmiş durumda. Özellikle büyük üretim tesislerinde pek çok işçi kısa çalışma ödeneğinden faydalanıyor.
Sevindirici gelişme
Türk - İş, Hak - İş ve TİSK geçtiğimiz hafta içinde kısa çalışma uygulaması
Kanunlara göre işçiler haftada bir en az 24 saat dinlendirilmek zorunda. İşçi bu haktan kendi rızasıyla bile vazgeçemez. İşverenler de, “Ücretini fazla fazla veriyorum” diyerek işçisini hafta tatili vermeksizin sürekli çalıştıramaz. İş yoğunluğu gerekçesiyle de haftalık tatil ileri bir tarihe ertelenemez.
Çalışanların sağlığının korunması bakımından haftada en az yirmi dört saat dinlendirilmeleri gerekmektedir. Bu nedenle hafta tatili hakkı uluslararası düzenlemelerde olduğu gibi bizim hukukumuzda da korunmuştur. Hafta tatili çalışan için bir hak olduğu kadar, işçinin dinlenmesini sağladığından iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanmasında da önemli bir araçtır. İşçinin talebi veya onayı olması halinde dahi bu haktan vazgeçilememekte, işveren fazla ücret ödediğini belirterek yaptırımlardan kaçamamaktadır.
Pazar günü şart mı?
Hafta tatilinin devamlı şekilde aynı günde kullandırılması zorunlu olmadığı gibi pazar günü kullandırılması da kural olarak zorunlu değildir. İşveren işin gereğine göre hafta tatilinin
Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) verileri, yeni tip koronavirüs salgınının (Kovid - 19) gerek çalışanlar, gerekse işletmeler açısından önemli sonuçları olduğunu ortaya koyuyor.
Ancak ne yazık ki tek sorun bu değil. Pek çok ülkede normalleşme sürecinin hayata geçirilmesiyle işe dönen çalışanlar için yeterli koruma olmadıkça, salgında ikinci dalgadan endişe ediliyor.
Bu bakımdan, 4 - 10 Mayıs İş Sağlığı ve Güvenliği Haftasını henüz geride bıraktığımız bu günlerde, küresel salgınla verilen mücadelede iş sağlığı ve güvenliğine daha fazla odaklanılması gerekiyor.
Dayanıklı mıyız?
ILO’ya göre, tüm işverenlerin çalışanlarının koronavirüse maruz kalma riskini asgariye indirmek için risk değerlendirmesi yapmaları son derece önemli. Gereken iş sağlığı ve güvenliği kriterlerinin çalışanlar işe dönmeden önce sağlanması gerekiyor.
ILO söz konusu kontrollerin yapılmaması durumunda, ülkelerin virüsün tekrar yayılması riskiyle karşı karşıya gelebilecekleri hususuna dikkat çekiyor.
Bug