Cem Kılıç

Cem Kılıç

cem.kilic@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Bugünlerde çalışma hayatımızın gündeminde asgari ücretin 2021’de ne kadar olacağı konusu var. Asgari ücret, çalışanlara temel düzeyde ihtiyaçlarını karşılayacak bir gelir seviyesinin garanti edilmesine dayanan vazgeçilmez bir sosyal politika aracıdır. Asgari ücret, sadece asgari ücretli çalışanları değil, aynı zamanda ücretleri genel olarak etkilediğinden ve çok sayıda parametrede esas alındığından tüm çalışanları ilgilendiren bir konu. Dahası, asgari ücret, Kovid-19 küresel salgını ile birlikte küresel işgücü piyasasında da en fazla gündem olan konular arasında. Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) verilerine göre, 2020’nin ilk yarısında etkisini şiddetle gösteren Kovid-19 salgını nedeniyle pek çok ülkede aylık ücretler gerilemiş durumda. Diğer taraftan, Türkiye’nin de aralarında olduğu, istihdamı korumak için çeşitli önlemlerin alındığı ülkelerde ise, Kovid-19 krizinin etkileri büyük çaplı iş kayıplarından ziyade ücretlerde düşüş olarak hissedilmiş.

Haberin Devamı

Dünyada durum nedir?

ILO verilerine göre, her ne kadar ülkeler arasında farklılık gösterse de ILO’ya üye 187 ülkenin yüzde 90’ında bir şekilde asgari ücret uygulaması var. Bu anlamda, yasal asgari ücrete sahip ülkelerin yaklaşık yarısında tek bir asgari ücret oranı uygulanırken, diğer yarısında sektöre, mesleğe, coğrafi bölgeye veya çalışanın yaşına göre belirlenen çoklu asgari ücret seviyeleri söz konusu. Asgari ücretler, genellikle sosyal ortaklarla görüşüldükten sonra ya da doğrudan ulusal düzeyde sektörler arası anlaşma yoluyla yasayla uygulanıyor. Diğer taraftan, Kovid-19 küresel salgınından önce bile dünyada 266 milyon insan, yani küresel düzeyde ücretli çalışanların yüzde 15’i, saatlik asgari ücretin altında gelir elde etmekte.

Avrupa’da asgari ücretler

Avrupa İstatistik Ofisi (Eurostat) verilerine göre İngiltere ile Avrupa Birliği (AB) üyesi 27 ülkenin 21’inde asgari ücret uygulaması söz konusu. Ayrıca, ülkemiz gibi aday ülke konumundaki Karadağ, Kuzey Makedonya, Arnavutluk ve Sırbistan’da da asgari ücret uygulaması var. Diğer taraftan, Danimarka, İtalya, Kıbrıs, Avusturya, Finlandiya ve İsveç’te asgari ücret uygulanmıyor. Temmuz 2020 dönemi itibarıyla Avrupa Birliği genelindeki asgari ücret düzeyinin 312 Euro (Bulgaristan) ile 2.142 Euro (Lüksemburg) arasında değiştiği görülüyor.

Haberin Devamı

Euro cinsinden aylık brüt asgari ücret düzeyleri itibarıyla AB ülkeleri 3 farklı gruba ayrılabilir. Buna göre, Eurostat verilerine göre Temmuz 2020 dönemi itibarıyla aylık bazda;

Asgari ücretlerin 500 Euro’dan düşük olduğu ülkeler Bulgaristan, Romanya, Letonya, Macaristan Bu gruptaki en düşük asgari ücret 312 Euro ile Bulgaristan’da; en yüksek asgari ücret ise 461 Euro ile Romanya’da uygulanıyor.

Asgari ücretlerin 500 Euro’dan yüksek ancak 1.000 olduğu ülkeler Hırvatistan, Çekya, Slovakya, Polonya, Estonya, Litvanya, Portekiz, Yunanistan, Malta ve Slovenya Bu gruptaki en düşük asgari ücret 537 Euro ile Hırvatistan’da; en yüksek asgari ücret ise 941 Euro ile Slovenya’da uygulanıyor.

Asgari ücretlerin en az 1.000 Euro olduğu ülkeler İspanya, Almanya, Fransa, Belçika, Hollanda, İrlanda ve Lüksemburg. Bu gruptaki en düşük asgari ücret 1.108 Euro ile İspanya’da ve en yüksek asgari ücret ise 2.142 Euro ile Lüksemburg’da uygulanıyor. AB üyeliğinden çıkmış olmakla birlikte Birleşik Krallık da bu gruptadır. Birleşik Krallıkta aynı dönem itibarıyla asgari ücret düzeyi 1.583 Euro’dur.

Haberin Devamı

AB aday ülkelerindeki asgari ücret seviyeleri Arnavutluk’ta 209 Euro’dan Türkiye’de 383 Euro’ya kadar değişiyor. Ayrıca, ABD’de uygulanan asgari ücret düzeyi 1.122 Euro ile üçüncü grup içindeki ülkeler ile benzerlik gösteriyor.

‘Asgari ücretli’ için destek devam etmeli

Adil toparlanmada kritik bir rolü var

Yeterli asgari ücret düzeyi çalışanların korunması ve mevcut eşitsizliklerin azaltılması açısından son derece önemli. Şüphesiz, Kovid-19 salgınının işgücü piyasasında yarattığı kriz sonrasında sürdürülebilir ve adil bir toparlanmanın gerçekleştirilmesinde asgari ücret önemli rol oynayacak. Bu noktada, Kovid-19 salgını nedeniyle yaşanan krizin etkilerini azaltabilmek için toparlanma stratejisinin hem işçiyi hem de işletmeyi ve işleri birlikte koruma üzerine kurulması gerekiyor.

Asgari ücretlerin belirlenmesinin esas olarak bir “dengeleme” işi. Herkes için insana yakışır iş hedefine uygun tasarlanmış, etkili ve aynı zamanda sürdürülebilir ekonomik büyümeyi gözeten asgari ücret düzeyi hem istatistiksel verilere dayanmalı hem de sosyal taraflarla istişare içinde belirlenmeli.

Pandeminin etkisi

Geçmiş dönemlerle karşılaştırıldığında Kovid-19 krizi sebebiyle özellikle 2021 yılının taşıdığı belirsizlik ile gerek işçi gerekse işveren açısından söz konusu olan zorlu koşulların -henüz tam olarak öngörülemeyen bir süre daha- devam edecek olması, asgari ücret tartışmaları açısından gözden kaçırılmaması gereken son derece kritik bir nokta. İşte bu açıdan 2016’dan bu yana uygulanan asgari ücret desteği, asgari ücret artışının maliyetinin azaltılması açısından önemli bir uygulama. Dolayısıyla, Kovid-19 krizi de dikkate alınarak asgari ücret desteğinin devam ettirilmesi ve bunun yanında destek tutarının artırılması gerekiyor.

Dahası, halihazırda sadece asgari ücret ile belirlenen günlük kazanç düzeyinde işçi çalıştıran işverenlere yönelik olarak verilen desteğin, işçiye ek menfaatler sağlanmış ve niteliği gereği fazla mesai yaptırılmış işyerlerinde de günlük kazanç sınırına bağlı kalınmaksızın uygulanması çok daha fazla sayıda işverenin destekten yararlanması anlamına gelecektir. Ayrıca, özellikle toplu iş sözleşmesi imzalanmış işyerlerinde uygulanan destek miktarının daha da yükseltilmesi hem sendikalaşma oranını hem de sosyal diyalog mekanizmalarının etkinliğini artıracaktır. Bu bakımdan, toplu iş sözleşmelerinin kapsamının genişlemesini destekleyici tedbirlerin hayata geçirilmesi de son derece önemlidir.