Terim’in ne işi var Avrupa’da?

3 Aralık 2016

Hadi yabancı futbolcuyu anlarız. Gidip adamların peşinde koşuyor, ikna edebilmek için dil döküyorsun.
Türkiye’ye geldiğinde elbette istediği rakamı alacak. Dilediği kontratı yapacak. İşini garantilemek için de, euro veya dolar üzerinden ücret talep edecek.
Ödemedin mi? FİFA kalkanı var. Faiziyle çatır çatır koparır hakedişini.
Avrupa’da yıldızı sönmüş, emeklilik dönemi için Türkiye’yi tercih etmiş yabancıların çoğu, bu paraları başka yerde göremezler. Buna ücretlerin kemiksiz sunulması da ekleyin. Cazibesi artıyor ligimizin!
Ya yerli oyuncular? Çoğunluğu dört büyük kulüpte, Türk lirası yerine euroda diretmeleri, bulunmaz Hint kumaşı olduklarından mıdır?
Öyle olsalar, Futbol Direktörü Fatih Terim ve ekibi ellerinde fenerler, milli takım için Avrupa’yı didik didik etmeye çalışır mıydı acaba?
Bu ekipten tam 23 teknik adam Almanya, Belçika, Hollanda, İsviçre, Avusturya, Fransa, İngiltere, İrlanda, İskoçya, Galler ve İskandinav ülkelerinde, futbol eğitimini ve kültürünü doğru almış Türk asıllı gençlerin izini sürüyor.

Yazının Devamı

Trabzon acınacak halde!

28 Kasım 2016

Şaka gibi gelecek ama, öncelikle şunu söyleyelim; bu beraberlik, tarihinin en kötü dönemlerinden birini yaşayan Trabzonspor için Tanrı’nın bir lütfudur. Özgüvenini yitirmiş, sezon başından bu yana 3 ay geçmesine karşın hâlâ takım ruhunu arayan, gergin ve dokunsan kırılacak bir ekip görüntüsündeki Trabzonspor, rakip henüz 28. dakikada on kişi kalmasa, belki de ileride “çok işine yarayacak” o tek puanı bile rüyasında göremeyecekti. Yazık, hem de çok yazık!

Artık neresinden tutsanız elde kalacak bir takım görüntüsünde Trabzonspor... Sıkıntı sadece saha içinde değil. Dün alenen ortaya çıktı ki, futbolcu ve teknik direktör arasında da çok ciddi sorunlar var. Zeki ile Ersun Yanal’ın maç sırasında yaşadığı diyalog, uzatma dakikalarında ısınmadan çağrılan Suk’un kulübeye resti, galiba aysbergin sadece görünen yüzü. Bizim tespitimiz, Trabzonspor’da durum gerçekten vahim...

Hırs yok, istek yok, mücadele etmek yok, birbirine saygı yok. Yok da yok. Hâl böyle olunca, maçın dörtte üçünü eksik tamamlayan Gençlerbirliği karşısında, yenilgiden kurtulan tarafın bordo-mavili ekip olduğunu söylersek, izlemeyenler sakın şaşırmasın.

12 haftada, 12 puan. Bu anlayış ve gidişle, sezon 36 hafta olduğuna göre

Yazının Devamı

Eller gider Mars'a...

26 Kasım 2016

Yeni dönem yayın ihalesinde ulaşılan miktarın, Türk futbolunun büyük bir kazanım elde ettiği söylemlerine inanacak kadar saf bir millet miyiz bilmiyoruz.
5 yıllık toplam geliri dikkate aldığımzda, ortaya çıkan 3 milyar dolar gibi bir rakamın büyüsüne kapılıp, Avrupa’ya dayılanmayı düşünenler var mıdır, onu da hakeza!
“Aman parayı dikkatli kullanın, ayağınızı yorganınıza göre uzatın, bu son şansınız olabilir” gibi uyarıları yapmak, haddimiz değil.
Para kulüplerde, tokmak da davul da onların elinde. Artık nasıl çalar, hangi tarzda oynarlar, kendi tercihleri.
İhalenin yapıldığı güne dek, gerek milli takımlar, gerek kulüpler düzeyinde en azından kıta ülkelerine kafa tutacak, başarı kriterlerini yerine getirecek kapasitede olmadığımız aşikâr.
Dolayısıyla yayın gelirlerindeki artış yüzde 30 değil 80 de olsa, bu gerçeği para değil uzun vadeli reformlar, yönetim anlayışı ve bilinçli transfer politikaları değiştirebilir ancak.
Söz paradan açılmışken, özellikle yabancı oyuncu transferinde ülke servetinin nasıl heba edildiğini, hangi taahhütler altına düşüncesizce imzalar atıldığını anlayabilmek adına (geçmiş ihanet düzeyindeki örneklerle doludur), döviz kurlarındaki en ufak bir

Yazının Devamı

Deneyim faktörü

25 Kasım 2016

Kolay değil. Gruba birinci torbadan katılan Villarreal’den biri deplasman galibiyeti, 4 puan çıkarmak. İkinci favori Steaua Bükreş’i Ankara’da yendikten sonra, Zürih kazası da olmasa, işi çoktan bitirmiş olacaktı Osmanlıspor.

Dün gece de Steaua karşısında iyi başladı temsilcimiz. Tempoyu istediği gibi ayarladı, basit ama etkili oynadı. Rakibin orta alanda top yapmasını engellerken, o çok iyi bildiği hızlı hücumlarla rakip kalede tehlikeli olmaya başladı. Nitekim böyle bir organizasyon 30. dakikada Ndiaye ile gole dönüştü. Maher bu yarıda iki net pozisyondan birini daha gole çevirebilse, Steaua’nun gardı daha o dakikada düşecekti.

İkinci yarıda önce rakibin baskısına karşılık vermek, sonra topa sahip olmak gerekiyordu. Lakin deneyim faktörü girdi devreye. 69. dakikada basit bir savunma hatası Steaua’yu maça geri döndürdü.

İşte bu bölümde yapılması gereken sakin kalabilmek ve direnmekti. Osmanlıspor orta alanda kontrolü rakibe kaptırınca baskı yemekten bunaldı. 86. dakikada ilk golün benzeri bir atak yine sağdan başladı ve tüm savunmacılarıyla kalemizi bunaltan Steaua, Tamaş ile tura tutundu.

Açık söyleyelim, bu yenilgiye karşın Osmanlıspor son maçta Zürih karşısında kendi göbeğini

Yazının Devamı

Böyle veda olmaz!

22 Kasım 2016

Trabzonspor Kulübü Başkanı Muharrem Usta’nın iddia ettiği gibi ise eğer.. Şampiyonlukların yaşandığı, kupaların kaldırıldığı, sevinç gözyaşlarına tanıklık etmiş, hüzünleri kucaklamış Avni Aker stadındaki son lig maçında tribünde olmak ayrıcalıktır diye düşünüyor insan..
Böyle bir mekana vedanın, son koltuğuna kadar dolu tribünlere oynanması gerekirken, Trabzonspor ile bağı büyüklerinden dinledikleri başarı öykülerine kısıtlı kalan yeni neslin duyarsızlığına da, anlam veremiyor bu renklere gönül verenler..
Yeri gelmişken, biz de Avni Aker ile ilgili düşüncemizi söyleyelim. Modern statlar illa ki adres değişikliği gerektirmiyor. Keşke İnönü ve Saracoğlu’nda olduğu gibi Trabzonspor da, tarihe mâlolmuş mabedini baştan yaratma zahmetine katlanabilseydi. Unutmayalım, büyük camialar sadece başarıları ile anılmaz!

Yönetim takımı motive etmek için sürekli Akyazı’yı gündemde tutuyor da, bordo-mavili oyuncular olup bitenin farkında değil sanki. Antalyaspor karşısında erken yediği golle sersemleyen Trabzonspor’un maça geri dönüşü kolay olmadı. Rakip kaledeki ilk ciddi atağı 33. dakikada gelen ev sahibi takım, uzatma dakikalarında Okay ve N’doye ile kaçırdığı iki mutlak gole kafa yoracağına,

Yazının Devamı

Akyazı, Erdoğan ve Yıldırım!

19 Kasım 2016

Trabzonspor’un sezona iyi başladığı söylenemez.
Camia mutsuz. Başkan ve yönetim sabır, teknik direktör zaman istiyor.
Ligin devre arasına kadar eldeki olanaklar kısıtlı olduğuna göre, hem takımı, hem Trabzonspor taraftarını motive edecek tek seçenek kalıyor geriye.
Nedir bu sihirli güç? Bordo-mavili ekibin yeni mabedi, Akyazı stadının açılışı.
Geri sayım başlasa da, tarih ve hangi maç olacağı düne kadar netleşmemişti.
Bir an önce yeni stadına taşınmak isteyen yönetim, taraftarın önüne 14. haftada Adanaspor karşılaşmasıyla çıkma kararı verdi.
Peki ya resmi açılış? O da kesinleşti. Ülke gündeminde çok ekstra bir gelişme olmaz ise, kurdele 18 Aralık’ta kesilecek.

Yazının Devamı

İki kelimeyle; İyi değil!

12 Kasım 2016

Süleyman Demirel 1973-75 yıllarında muhalefet lideridir. 1973 Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde, dönemin Genelkurmay Başkanı Semih Sancar ile gizlice görüşür, lâkin görüşmeyi inkâr eder. TRT ertesi gün Sancar’a dayanarak görüşmeyi duyurunca, Demirel kendisine uzatılan mikrofona şöyle der; “Dün dündür, bugün de bugün.”
Türk siyaset tarihinin renkli simalarından biri olan rahmetli Demirel, Cumhurbaşkanlığı’nın son günlerinde yaptığı basın toplantısında literatüre geçen o ünlü sözüyle ilgili noktayı koyar; “Herkes benim gibi ‘Dün dündür bugün bugündür’ deyip işin içinden çıkamaz!”
Yaşasa ve görseydi bugünleri. Nasıl çıkılıyor işin içinden?..
Günümüz siyasetçileri, spor yöneticileri, kulüp başkanları, teknik adamları, futbolcuları ve medyası, insanların balık hafızalı olduğu tezine o kadar güveniyor ki...
Dün söylediklerinin tersi şeyler yaptıklarında, önlerine konan görüntü ve belgeleri önemsemiyor çoğu. Nasıl olsa körü körüne kendilerine inanan, peşlerinden koşan, alkışlayan, onları ilahlaştıran, geçmişi önemsemeyen ve hatta bilmeyen bir kitle var karşılarında!

Şeref meselesi
Fransa’daki Avrupa şampiyonası sırasında yaşanan prim krizi, gündeme bomba gibi düşmüştü. Türkiye

Yazının Devamı

Kalkavan ve Q7!

6 Kasım 2016

Öncelikle şunu söyleyelim; hakem faktörü hariç son dönemlerde izlediğimiz en keyifli maçlardan biriydi. Hemen ardından da ilk 20 dakikayı irdeleyelim. Trabzonspor savunmasının en önemli oyuncusu Durica, sakatlık geçirip tedavi için saha kenarına geldiğinde kullanıldı köşe atışı. Atiba kafayla arkaya aşırttı, boş kalan Rhodolfo’ya topu ağlara yollamak kaldı. Haa, Durica oyunda olsa savunma kurgusu böyle bozulur muydu? Gol bu kadar kolay olmazdı.

Hemen ardından Quaresma’nın aldırdığı penaltı, ki bize göre hakem Mete Kalkavan’ın kararı hiç oturmadı ve gelen ikinci gol beklentilerin dışında bir tablo ortaya çıkardı.

Bu arada altını kalınca çizelim, Quaresma’nın 62. dakikada Yusuf Erdoğan’ı sakatladığı pozisyonda Kalkavan’ın gösterdiği kartın rengi kesinlikle kırmızı olmalıydı! Ve ekleyelim, bu pozisyonda sakatlanıp çıkıncaya kadar gerek attığı golle, gerek olağanüstü hırsıyla, Yusuf takımının en iyisi idi. Ya Quaresma atılsaydı? Son yarım saati bir eksik oynamak Beşiktaş’ın galibiyet hesaplarını bozabilirdi.

Peki, Oğuzhan’ın ilk sarı kartı gördüğü pozisyonun benzerinde, yine Mehmet Ekici’nin yüzüne indirdiği darbeye ne demeli? İki faul arasındaki fark, ikincisine ikinci sarı kartın

Yazının Devamı