Cemil Ertem

Cemil Ertem

dr.cemilertem@gmail.com

Tüm Yazıları

Hiç şüphesiz ki, Türkiye’nin Cerablus operasyonu güncel olduğu kadar tarihi ekonomik ve siyasi sonuçları olacak bir gelişmedir. Türkiye hem kendisi için hem de bütün bölge halkları için “korunması gereken toprakları” koruyor ve bu toprakları gerçek sahiplerine yeniden vermek için yapması gerekeni yapıyor. Dün olduğu gibi bugün de bu topraklar “memalik-i mahruse”dir. Yani üzerinde yaşayan toplumların dirlik ve birliğinin bozulması halinde büyük bir felaketin yaşanması kaçınılmaz olan topraklar memalik-i mahruse”dir. Esasında bütün bir 20. yüzyıl, Osmanlı İmparatorluğu’nun parçalanmasına bağlı olarak büyük yıkımların, acıların yaşandığı bir yüzyıl olmuştur. Şunu da söyleyebiliriz; yüzyılın başında yeni Türkiye Cumhuriyeti Osmanlı İmparatorluğunun inkarı olarak kuruluyor ve böylece memalik-i mahruse’den vazgeçiyordu.

Haberin Devamı

“Doğu Sorunu”

Bu anlamda Osmanlı İmparatorluğu yalnız kendisi için bir “memalik-i mahruse (korunması gerekli topraklar) değildi. İmparatorluk parçalandığı takdirde, insanlığın da büyük bir sorunla yüzyüze geleceği, 19. yüzyılda teslim edilmişti. Ama Osmanlı İmparatorluğu’nun parçalanmaması hali ise -tam aksine- Batı için bir Doğu Sorunu idi.

1876’da Abdülhamit tahta çıkarken, Bosna Hersek, Kosova, Makedonya, Kıbrıs, Irak Lübnan, Filistin, Kuveyt, Irak Osmanlı İmparatorluğu’nun sınırları içinde kalan bölgelerdi. Abdülhamid, bu gerçeği gördü ve bunun için de Batı ile işbirliği yapan Tanzimat bürokrasisi tarafından al aşağı edilmek istendi. Ve bu başarıldı. Çok ilginçtir ki, daha Abdülhamit tahta çıkmadan 1881’de imparatorluğu bir borç idaresi olan düyun-u umumiye ye teslim edilmesindeki en önemli nedenlerden birisi olan 1853 Osmanlı-Rus (Kırım) savaşı tezgahlanmıştı. Tam burada 15 Temmuz’u tezgahlayan aklın şu sıralar Türkiye-Rusya ilişkilerinin bozulması için neler yaptığını da hatırlatalım.

Saraybosna, Lefkoşe, Beyrut, Kudüs, Musul, Kerkük, Basra, Halep, Şam Bağdat Osmanlılar tarafından Memalik-i Mahruse’nin kilit şehirleriydi. Şimdi bütün bu şehirler ve topraklar üzerinde yaklaşık yüz elli yıl önce başlayan mücadele devam etmektedir. Yani bu topraklarda birliği, düzeni refahı yeniden tesis etmek (bu toprakları korumak) ya da bu toprakların bütün bir 20. yüzyılda olduğu gibi savaş ve yoksulluk içinde yağmalanması. Şimdi Saraybosna’dan Musul’a hatta Kahire’ye, Halep’e kadar olan büyük coğrafyada olanlara bakalım, bu sürecin esasında doksanlı yılların sonunda yeniden başladığını görürüz. Yani Türkiye, Erdoğan’la birlikte yeniden Memalik-i Mahruse’yi hatırlamış ve tabii ki Batı için Doğu Sorunu başlamıştır. Şimdi Crablus’un özeti budur.

Haberin Devamı

Gerici Avrupa...

Tam bugün “Doğu Sorunu” tam da bu şehirler, topraklar üzerinden devam etmektedir. Karl Marx, 1853’de (yani Kırım Savaşı’nın başladığı tarih...) Doğu Sorunu, “büyük devletler”in arasını bozma ve genel savaşa yol açma noktasındadır diye yazıyordu ve şöyle devam ediyordu; “Doğu Sorunu, Türkiye’nin meşruiyeti üzerinden ele alınıyor ama Türkiye, “status quo ante” -mevcut durumu- değiştirmeye çalışırken, “uygar” Avrupa’da gerici taraf, status quo ante’yu yeniden kuruyor.”

Haberin Devamı

O zaman şunu da söyleyebiliriz; Doğu Sorunu aslında başından beri, aynı zamanda, bir Batı Sorunudur.

Barış ve Refah...

Ancak tam buraya şöyle bir not düşmemiz gerekiyor; 19. yüzyılın Doğu Sorunu Osmanlı’nın parçalanması ile yani Memalik-i Mahruse’nin yok edilme süreci ile başlamışken, 21. yüzyıldaki Batı Sorunu’nun aşılması ise Balkanlardan, Kafkasya’ya kadar olan büyük coğrafyada yeni, bütünlüklü bir ekonominin ve bunun pazarının inşası ile mümkün olacaktır.

Burada bize tam da bugünleri anlatacak ve Batı’nın (sistemin) krizini çözecek çok önemli iki ders var. Birincisi, Avrupa pazarının, Doğu Çin Denizi limanları ile buluşması için Kırım Savaşı ile dağılması kesinleşen Memalik-i Mahruse’nin yeniden parçalanmış savaş bölgeleri olarak değil, bütünleşmiş barış ve refah bölgeleri olarak yeniden inşa edilmesi gerekliliği… İkincisi bu büyük entegrasyon için Türkiye’nin, tıpkı 19. yüzyılda olduğu gibi kilit bir ülke olduğu gerçeği…

O zaman şu tezi yazabiliriz: Memalik-i Mahruse’nin parçalanması 19. yüzyılda Doğu Sorunu olarak anlatıldı ama bu bugün bir sistem sorunudur. O halde, günümüz koşullarında, yeniden Memalik-i Mahruse’nin tesisi gerekir.

Bu gerçekleştiği zaman görülecektir ki, buraya bağlı birçok sorun; örneğin Kıbrıs, Filistin gibi bir önceki yüzyılla özdeşleşmiş sorunlar ve bütün bu bölgenin kaderi olan yoksulluk da ortadan kalkacaktır. Bunun için Cerablus operasyonu yanlış yazılmış bir tarihin yeniden yazılmaya başlandığı bir başlangıçtır.