Şeytanın gör dediği İki raunt arasında köşesine çekildiğinde, kendisini serin havlularla rahatlatmaya çalışan suanyörüne usulca sormuş:- Ne diyorsun, hâlâ daha galip gelme şansım var mı sence?* * *Aldığı yumruklar sonucu, patlayan kaşı ve şişip neredeyse kapanan gözleriyle, nefes nefese olan boksöre, teknik bakımcısı:- Elbet de var, demiş; bundan sonraki rauntlarda da yine rakibine karşı havayı dövmeyi sürdürürsen; soğuk algınlığından ateşi yükseliverecek olan rakibin, zatürree olmaya dayanamayıp yere 1.80 uzanmak zorunda kalacak.* * *Bir zamanların zengin ve tanınmış ailelerinden birinin, tam bir mirasyedi gibi yaşamış olan oğlu; iyice iflas edip meteliksiz kaldıktan sonra, bir "çöpçatanlık bürosu"na gitmiş:- Ben, demiş; Şalgamzadeler diye tanınan ünlü bir ailenin çocuğuyum; şöyle hali vakti yerinde zengince bir hanımla evlenmek istiyorum; kızlık-dulluk söz konusu değil, yeter ki zengin olsun.* * *Büro müdürü, çekmecesinden çıkardığı dosyaları bir süre karıştırdıktan sonra:- İstediğiniz gibi birini buldum, demiş; işte zengin ve güzelce bir dul; tam aradığınıza uygun harika bir parti. Sadece küçük bir kusuru var.Müflis mirasyedi:- Ya, demiş; neymiş kusuru?- Ne zaman ilkbahar gelse, en az bir ay boyunca bilincini yitirip ne yaptığını bilmiyor. Bunun dışında her şeyiyle mükemmel bir dul.* * *Şalgamzadelerin oğlu, sevinçle ellerini ovuşturarak:- Tamam, demiş; tam aradığım kadın. Hemen evlenebilir miyiz acaba?Müdür:- Yok, demiş; henüz aklı başında. Martın sonunda olduğumuza göre, nisanla mayısı beklemek gerekecek.* * *Biliyorsunuz, Türkiye de bekliyor nisanla mayısı; siyaset mirasyediler arasında, Çankaya kime nasip olacak diye.* * *AB Kopenhag kriterleriyle, bir türlü o kriterlere uyum sağlayamayan aday ülkeler hakkında anlatılan bir fıkra:Cücenin biri, bir randevuevine gitmiş. Beğendiği bir kadınla odalardan birine çıkmışlar.Cüce de soyunup dökünmüş, kadın da.* * *Cüce, kadına:- Beni kucağına al da, ayakta yapalım, demiş.Kadın da cüceyi almış kucağına.Cüce:- Biraz daha yukarı kaldır, demiş.Kadın, biraz daha yukarı kaldırmış cüceyi.Cüce:- Yok yok, demiş; çok yukarı kaldırdın, azıcık aşağı indir.* * *- Çok aşağı indirdin, biraz kaldır...- ...- Çok kaldırdın, biraz indir...Cüce, muradına erişmek için bir türlü tutturamıyormuş ayarını.* * *Kadın da kucağındaki cüceyi, muradına ersin diye, azıcık yukarı kaldırıp azıcık aşağı indirmeyi sürdürüyormuş.Derken cücenin ağzından:- Ah, oh, oh, ah, aman; sesleri çıkmaya başlamış.Ve arkasından da cüce:- Artık çok geç, demiş; indiriver kucağından beni.* * *Nasreddin Hoca'ya:- Hoca, demişler; saatte 80 km hızla esen fırtınada, minareleri yıkılan, damları uçan kasabalarla kentler hakkında ne düşünüyorsun?Hoca:- Hiçbir şey düşünmüyorum, demiş. Ve eklemiş:- Biliyorsun bizde âdet değildir; yağmurlara teslim olunduğunda, sellerin evini basmış olanlarla, fırtınada damları uçmuş olanları kimsenin düşünmesi. Biz sadece vatanı düşünürüz. Hepsi o kadar.* * *Halit Fahri'den bir şiirle bitirelim yazıyı: Koyda akşamBir salkım söğüdün dalında boynu bükük,Hatıralar ağlar eğilmiş suya.Yıllar, köpük köpükDalar yumuşak bir uykuya.Akarsu bir rüyadır artık.Gönüllerde geçmişteki sevgililer,Birer birerGül yüzleriyle kaybolur.Bir salkım söğüdün dalındaSöner son zümrüt parıltısı.Ve sazların arasında bir kayık,Bomboş sallanır durur. c.altan@prizma.net.tr Kimin hangi parti liderine yakıştıracağını, bendenizin kestiremediğim bir boks fıkrası: Ringde boksörün biri, aldığı yumruklar sonucu yüzü gözü kan içinde kalmış. Öyle ki, karşısındaki rakibini yeterince göremiyormuş bile.