Didem Özel Tümer

Didem Özel Tümer

didem.tumer@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

CHP Genel Başkanı Özgür Özel hafta sonu yayımlanan röportajında kurultay davası, kayyum, mutlak butlan tartışmaları konusunda “Partisini seven kim varsa bu akıl tutulmasından uzak dursun” dedi. Özel kuşkusuz bunu, eski Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu, uzak durmayacağı işaretini verdiği için söylüyor.

Kılıçdaroğlu ve çevresindekileri, CHP’nin geri kalanından, seçmeninden ve hatta umudunu CHP’ye bağlamış bir kısım muhalefet seçmeninden ayrı düşüren onun partisini sevmemesi mi?

Sanmıyorum.

Kılıçdaroğlu’nun, Ekrem İmamoğlu’nu ihanete uğramış hissetmesine neden olan, kanaatimce Özel ve Genel Merkez yönetimini şaşırtmayan tavrının ardında yatan da, onun kendine has parti sevgisi. Her iki taraf da CHP’yi kuşkusuz çok seviyor. Asıl mesele, sevgilerini gösterme biçimlerindeki çatışmada. CHP’nin selameti konusundaki görüşleri taban tabana zıt. Ve hiç bir zorlu koşul, geçmişte olduğu gibi bugün de, farklılıkların bir kenara bırakılmasına yetmiyor. Her fırsat, üstünlük mücadelesi için kullanılıyor.

Haberin Devamı

Kılıçdaroğlu-İmamoğlu arasında 2023 seçimlerinden önce başlayan ayrışma, bugün CHP Genel Merkez yönetimi ile Kılıçdaroğlu arasındaki mesafenin de nedeni. Değişimciler ortaya çıktığında, Kılıçdaroğlu savunma pozisyonuna çoktan geçmişti. Bir kere ona göre 2023 seçimleri başarılı olunduğu halde kazanılamamıştı. Kaybedilmemişti.

Talep edilmese, Kılıçdaroğlu’nun görevinden ayrılmaya niyeti yoktu. O gün gösterdiği direncin bir benzerini bugün kurultay davasında izliyor. Değişimciler yerel seçimden önce hızla kurultaya gitmekten bahsettiğinde de, Kılıçdaroğlu aynı fikirde değildi. Tam tersine o önce yerel seçimi atlatmaktan yanaydı. Partiyi acele etmeden güvenli limana götürmekten bahsediyordu. Kapalı bir toplantıda koltuğunu “bagajı olmayan, partinin ilkelerini bilen birisine” bırakmaya hazır olduğunu söylemişti. Tersinden okunduğunda bu alternatifleri yüklü gördüğü anlamına gelir.

Mesele sevgi mi, güven mi?

Özel, genel başkan olduktan sonra, Kılıçdaroğlu onun politik tercihlerinde doğru bulmadıklarını, uyarılarını, önerilerini istese sadece onunla paylaşabilirdi. Ama öyle yapmadı. Yine partilerini çok sevdikleri için itirazlarının alenileşmesinde fayda gördü. Kendisine yapılan sitemleri ise “Konuşmayayım mı?” diye karşıladı.

Haberin Devamı

Eski Genel Başkan, kurultay davasında önce bilgisine başvurulmak için sonra da mağdur sıfatıyla çağrıldığında gitmedi. Böylece mahkemede partisi aleyhine ifade verdiği söylenemez. Peki bunun bir tür savunma olduğuna neden inanılmıyor? Aksine kurultayın şaibeli olmadığını kasıtlı olarak kayda geçirmediği düşünülüyor. Ayrıca o da kayyum atanmasını engellemek amacıyla yapıldığı ilan edilen olağanüstü kurultaya katılmıştı. Özel’i alkışlayanlar arasındaydı. Lakin o günkü fotoğrafın bugün kıymeti yok. O denli şüphe duyuluyor ki anlam ifade etmiyor.

İmamoğlu ve Genel Merkez son olarak Kılıçdaroğlu’nun kendisini kamuoyu önünde bağlayacak bir açıklama yapmasını bekledi. Ama buna yanaşmadı. Bu tavrı nedeniyle örgütün ayakta olduğunu söyleyenlere ise prim vermiyor. Gelen arabuluculara, “Örgütün tepkisi ne olacak? 2-3 gün tepki gösterir. Neymiş, beni Genel Merkez’e sokmayacaklarmış. Evet sokmasınlar. Genel başkan neredeyse Genel Merkez orasıdır” dediği öğrenildi. O partisini, partililerine rağmen olabilecek en elitist tavırla seviyor gibi. Partisinin iyiliğini herkesten daha iyi bildiğini savunan bir sevme hali.

Haberin Devamı

Genel Merkez, mutlak butlan kararı çıkması ve Kılıçdaroğlu’nun yönetime dönmesi halinde, tasfiyeye girişeceği, partiyi dizayn etmeye çalışacağı iddiasında. Onun cevabı ise “Neden bu kadar korkuyorlar anlamıyorum.”

Acaba neden?

Dönerse en kısa sürede partiyi kurultaya götüreceğine güvenilmiyor da, süreci uzatacağı satın alınıyor. Gelirse gitmemek için direneceği düşünülüyor. Çünkü onun partiyi İmamoğlu etkisinden arındırmak için çaba sarf edeceğinden neredeyse şüphe duyulmuyor. Gelen arabuluculara İmamoğlu mitinglerini doğru bulmadığını söylemesi de, dönerse böyle yapacağının işareti sayılabilir.