Ufacık bir yavruyken alındığında, dişi sanıldığı ve pek de sevimli bir şey olduğu için; kendisine, Marilyn Monroe’nun adından esintili olarak yakıştırılan ve artık 19 yaşında olan sarman kedi “Mörlin”de hâlâ bir merak, bir merak...
* * *
Eve bir misafir geldiğinde, usul usul giderek misafirin ayakkabılarını, paçalarını koklaması...
Yere bir kahve şekeri düştüğünde, yine usul usul gidip şekeri koklaması...
Sokak kapısı açıldığında, dışarı sıvışarak, yandaki dairelerin kapılarını koklaması...
* * *
Ne demişler, “kediyi merak öldürür” demişler.
“Mörlin”in erkek olduğu sonradan anlaşılmış ama, adı değiştirilmemiş.
Ve bir kedi ömrünün her yılı, insan ömrünün ancak 7 yılıyla denkleşebildiğinden; 19 yaşındaki “Mörlin” de, bizim ömür takvimimize göre 133 yaşında...
Kedilerde pek az rastlanan bir yaşlılık rekoru.
Kedilerin tipik bir özelliği olan “merak”, İNSAN’da yok mu?
* * *
İNSAN’daki merak sayesinde gidiliyor uzaya ve iniliyor denizlerin altına.
* * *
2 milyon yıldan bu yana, var olduğu tahmin edilen İNSANOĞLU’nu, tek bir İNSAN olarak düşünmek de kolay değil.
* * *
Her kuşağın bireylerinde zekâ düzeyi de, aptallık düzeyi de, merak düzeyi de, yetenek düzeyi de, üşengeçlik düzeyi de aynı değil.
* * *
Hımbıl, hımbıl olduğunu bilmez; hırt, hırt olduğunu; ahmak, ahmak olduğunu...
Bir Tibetli, bilebilir mi neleri hiç merak etmeden geçip gittiğini?
* * *
John Kennedy, Başkan olduğu dönemde; Ay yüzeyine bir astronot indirmeye hazırlanıyordu ABD.
* * *
O yıllarda NATO üyesi ülkelerin gazetecileri arasında bendenizi de davet etmişlerdi ABD’ye.
Ve bizlere, aralarından birinin Ay’a gönderileceği 7 astronotu tanıştırmışlardı; onların Ay’daki koşullara alışmaları için, nasıl bir hazırlıktan geçmekte olduklarını göstermişlerdi.
* * *
Astronotların geçtikleri deneylerden, bizleri de tek tek geçirmişlerdi, birkaç dakikalığına.
* * *
Her türlü sesten arıtılmış, büyük bir kutu gibi, dar ve dikey bir odaya sokulup, kapısı kapandığında; damarlarımdan akarak dolaşan kendi kanımın sesini duymaya başlamıştım, şırıl şırıl şırıl...
Dayanılacak gibi bir şey değildi.
Ve şoför dostum Hüsnü, bunu bilmiyordu.
* * *
Merak...
Neleri merak ettiğimizle, neleri merak etmeyi hiç akıl etmediğimizin bir tablosu çıkarılabilseydi...
* * *
Belki bu arada, neleri merak etmemizin, çok daha küçük yaşlardan itibaren engellenmiş olduğu da, belirginleşebilirdi.
* * *
Falcılar, insanların merakını gıdıklayarak kazanıyorlardı hayatlarını.
Bazı görünmez otoriteler de; tam tersine, uyanabilecek bir “merak”ı daha başından iğdiş edip, engelleyerek...
* * *
Bendeniz de “Mörlin”in, bazen yazı masasının üstüne kadar çıkıp, bizim beyaz kâğıtları koklamaya başlamasındaki merakı, engelliyorum genellikle...
* * *
Yazı adamları ve özellikle de tiyatro yazarları; iğdiş edilerek, engellenmiş merakları canlandırmaya çalışırlar, dikkat edilirse.
“Hukuk”tan yoksunluk ilkelliğinin anıtlaştığı, oligarşik yönetimlerde de bu yüzden, bol kepçe cezalandırılırlar.
* * *
Plautus 2300 yıl önce yaşamış, bir komedi yazarıydı.
Bizim Osmanoğullarından hiç kimse merak etmemişti Plautus’u .
* * *
Oysa 13 yaşında tahta çıkan Sultan I. Ahmet, ilk kez ölen bir padişahın kardeşi olarak tahta çıkan Sultan Deli Mustafa, 14 yaşında tahta çıkan ve ırzına geçilerek öldürülen Genç Osman dönemlerinde yaşamış olan, İngiliz düşünürlerinden Francis Bacon ile Hobbes, merak etmişlerdi Plautus’u.
* * *
İnsanlık tarihine mal olmuş deyimlerden biriydi, “insan, insanın kurdu”, “Homo homini lupus”...
Ve Plautus’a aitti.
* * *
Neden insanın en büyük düşmanı, yine insandı?
* * *
Satırları, karmaşık yollara doğru süpürmeyelim.
Koyun sürülerinin de baş düşmanı olan kurt; bizde de okkalı olarak oturmuştur halk deyimlerinin içine.
* * *
Kurt kocayınca, köpeğin maskarası olurmuş.
* * *
Kurda:
- Neden boynun kalın, diye sormuşlar.
- Kendi işimi kendim görürüm de, ondan; demiş.
* * *
Kurt dumanlı havayı sever.
* * *
Ya La Fontaine’in, “Kurtla Kuzu” masal şiiri?..
* * *
“Homo homini lupus”, “İnsan insanın kurdu”...
Tevfik Fikret ise ne diyor:
Ebna-yi beşer (tüm insanoğulları) birbirinin kardeşi... Hülya!
Olsun ben o hülyaya da bin canla inandım.
* * *
Şu sırada Uluslararası Uzay Mekiği’nde, Amerikalı, Rus, Japon astronotları bir arada...
O ülkelerin siyasetçileri ki, birbirlerinin ülkeleri üstünde atom bombaları patlatıp, birbirlerinin ülkeleri üstüne uzun menzilli füzeler doğrulttular...
* * *
İnsan, insanın kurdu olmayı sürdürecek mi; yoksa kardeşi olacak mı, insan insanın?
* * *
Ekonomik açıdan bakıldığında; “dostluğun” getirisi, “düşmanlığın” getirisini aştığında; insanın insanla kardeşliği kaçınılmaz olur.
* * *
İki korkunç Dünya Savaşı’ndan geçmiş Avrupa devletlerinin, bugün Avrupa Birliği’ni oluşturmaları da bundan...
* * *
Keşke “Mörlin”in merakını, bu tür konular da çekebilseydi...