Türkiye'nin tarihsel ekrana yansıyan psiko - sosyolojik r"ntgen filminde, hiç de sağlıklı olmayan bir denklem bozukluğu vardır.Yumruğu daha güçlü kişilere karşı, her türlü beyinsel eleştiriden soyutlanmış, salt "vgü çelenkleriyle ışıklı, sınırsız bir hayranlık... Ve daha ılımlı, hatta daha "zgürlükçü kişilere karşı da, tuhaf bir umursamazlık...™rneğin, 8 yıllık iktidarı sırasında; 20 bin Alevi'nin kılıçtan geçirilmesi bir tarafa, 2 kardeşini, 5 yeğenini ve - birini kendi eliyle - 3 sadrazamını "ldürmüş Yavuz Selim'le; 11 yaşında tahta çıkıp, 28 yaşında "lünceye kadar, 6 sadrazamını boğdurtmuş olan IV. Murat mı, g"nüllerde daha çok taht kurmuştur; yoksa 1839'da Gülhane Parkı'nda açıkladığı Tanzimat Fermanı'yla; "azınlıklara da eşit haklar tanınacağını" ilan eden Mustafa Reşit Paşa ve o tarihteki yeni Padişah Sultan Abdülmecit mi?* * *Gazi'ye karşı g"sterilen sevgi, saygı, vefa, hayranlık ve üstün bağlılık yanında, İsmet Paşa'nın neredeyse unutkanlık ç"llerine doğru sessizce yelpazelenmesi, şimdi artık daha çok çekiyor dikkatimi.Acaba diyorum, bunun nedeni; İsmet Paşa'nın, iktidardaki tek partinin hem lideri, hem de Cumhurbaşkanı sıfatıyla, Türkiye'nin lamsız cimsiz diktat"rüyken; birden çok partili düzene geçmeye karar vererek, kendisine karşı bir s"vgü ve çürütme kampanyasının açılmasına meydanı boş bırakmış olması mıydı?Belki Gazi de, iki kez "zendiği çok partili düzenden, kısa sürelerde vazgeçmeseydi, zehirli bir çürütme ve s"vgü sağanağı altında kalacaktı kendisi de; kim bilir?* * *İsmet Paşa'yı, 1946'da Ulus'ta çalışmaya başladığım yıl, kendisiyle karşılıklı konuşma olanağından yoksun bir ortamda tanıdım. O, "zel beyaz trende geziye çıkmış bir Cumhurbaşkanı, bendeniz de aynı trende 19'una yeni basmış, Ulus gazetesi muhabiriydim.O tarihlerde neden İsmet Paşa'nın, birden çok partili düzene geçmeye karar verdiğini anlayamamıştım.* * *İsmet Paşa'nın, 2. Dünya Savaşı'na girmemek için; 1921'de Sovyetler'le Moskova'da imzalanan, 20 yıl süreli dostluk ve dayanışma antlaşmasına boş vererek, Hitler'le giriştiği yakınlaşma, 2. Dünya Savaşı'nda Hitler'in yenilmesiyle, İsmet Paşa'yı zor durumda bırakmıştı.İsmet Paşa 1945'te, o tarihteki Moskova Büyükelçimiz Selim Sarper aracılığıyla, 1921 Moskova dostluk antlaşmasını yeniden uzatmak için bir ortam yaratmak istemişti.Stalin'le Molotov, 2. Dünya Savaşı sırasında İsmet Paşa'nın 1921 Moskova Antlaşması'na ihanet etmiş olduğunu "ne sürerek, eski antlaşmayı yeniden uzatmayı reddetmişlerdi. Ve ancak yeni bir antlaşmanın, gerek Boğazlar, gerek Kars ve Ardahan'da üsler edinmek koşuluyla kabul edilebileceğini belirtmişlerdi.İsmet Paşa da, Stalin'le Molotov'un "nerilerinden kaygılanmış ve dış politikada rotayı Washington'a doğru daha çok kırmıştı.Washington ise, - g"rünüşte de olsa - çok partili bir düzen istiyordu Türkiye'de.* * *İsmet Paşa, 1950 seçimlerinde CHP'nin 40 sandalyeyi bile bulmayan bir avuçluk Meclis grubuyla, muhalefete düştükten sonra; kendisiyle baş başa g"rüşmelerimiz oldu epeyce...Bir seferinde kendisine:- Ankara'yı neden başkent yaptınız, diye sormuştum.Çünkü Ankara başkent olur olmaz, yükseliveren arazi fiyatlarıyla; gerek Ankara'da arsası olanlar, gerek Ankara'da hemen arsa alanlar, hızla zenginleşivermişlerdi.Sorumun asıl amacını sezdiği için, şu yanıtı vermişti İsmet Paşa:- Senden yana olanlara, şayet bir şey vermezsen, neden senden yana olsunlar ki...* * *İsmet Paşa'nın, İn"nü muharebeleri sırasında; Gazi'ye çektiği iki telgraf vardı; biri "yenildik" diye, "teki "yendik" diye...Bir seferinde de kendisine o iki telgrafı sormuştum. O zaman da şu yanıtı vermişti İsmet Paşa:- Bir muharebede galip, mağlup yoktur. Kim daha geç kaçarsa, ona galip denir.İsmet Paşa, sorulara demagojik yanıtlar vermezdi pek. Ya soruyu geçiştirir, ya doğruyu s"ylerdi.* * *35 yıl "nce Meclis'te linç girişimlerine hedef olduğum ve dokunulmazlığımın kaldırıldığı günlerde, beni Meclis kürsüsünden bizzat savunmuş; belki de hayatımı kurtarmıştı.Nedense bugün aklıma esti... Ş"yle bir anayım dedim, adı unutkanlık ç"llerine doğru yelpazelenmiş olan İsmet Paşa'yı... c.altan@prizma.net.tr ™nce pek değinilmemiş bir konuya doğru hafif çevirelim bakışlarımızı...