“Lingo lingo şişeler...”

Trafik lambalarının bir yeşil-bir kırmızı yandığı, “tek yönlü” asfalt bir caddenin ortasında sersem sepet dolaşan beyaz bir martı...
Yeşil yandıkça, vızır vızır geçip giden arabalar ve arabalardan ürküp uçmayan beyaz bir martı...
* * *
Kırmızı yandığı sırada bir ara, kıyıdaki bir trafik polisi martının yanına gelip, kendisini sağdaki kaldırıma doğru -kovalamaktan çok- yönlendiriverdi ve beyaz martıyı kurtardı ezilmekten.
* * *
Bir sabah da Cihangir’de çöp bidonunu karıştıran başka bir beyaz martı görmüştüm.
* * *
İstanbul gibi ortasından deniz de geçen bir kentte, martıların sersem sepet yollarda dolaşması ve nafakalarını çöp bidonlarında aramaya kalkması ne kadar doğaldı acaba?
* * *
Böylesine çapraz bir gariplik, “buzlanmış beyinler konservesi”ne benzeyen oligarşik bir yapılanmanın; gerek tarih, gerek hukuk, gerek ekonomik platformlarında da göze çarpmakta...
* * *
Ve işte önce bir soru:
- Osmanlı tarihinde ilk siyasal cinayet neden ve nasıl işlendi?
* * *
Söylenti odur ki, Floransa’da Dante’nin doğup çocukluğunu yaşadığı 1270’li yıllarda, bizim de Söğüt ve Domaniç yörelerimizde Oğuz Türklerinden geldiği söylenen 400 çadırlık, yani yaklaşık 3 bin nüfuslu bir aşiret yaşıyordu.
* * *
Bu aşiret Kayı aşiretiydi. Başındaki bey de, Ertuğrul Bey’di.
Ertuğrul Bey 93 yaşında öldü. Tarih 1281, yahut 1288.
Ertuğrul Bey ölünce, aşiretin içinde iktidar kavgası başladı.
* * *
Ertuğrul Bey’in oğlu Osman Bey ile Ertuğrul Bey’in kardeşi Dündar Bey birbirlerine girdiler.
“Kışla” parfümlü siyaset tamtamcılarıyla, “cami” parfümlü siyaset dümtekçilerinin kulakları çınlaya...
* * *
Abdülhak Hamid’in babası 1817 doğumlu Hayrullah Efendi, Osmanoğulları döneminin ilk siyasal cinayetini şöyle anlatmakta:
“..Dündar Bey, Osman Bey’in reisliğini bir türlü hazmedemeyerek münasip bir fırsat bekliyordu; hatta rivayete göre Bilecik ve Yarhisar Rum beylerinin Osman Gazi’yi öldürmek için tertip ettikleri tuzaktan Dündar Bey’in de haberi varmış. Osman Bey bu hadiseyi bastırdıktan sonra 1298’de amcasını öldürmüştür.”
* * *
1450-1520 yılları arasında yaşamış olan Neşrî ise “Cihannüma”sında, Osman Bey’in, amcası Dündar Bey’i bizzat kendi eliyle ve okla öldürdüğünü yazıyor.
Söylentilere göre o sırada Dündar Bey 90 yaşındaymış.
* * *
İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Devleti’nin kuruluş yılları hakkında şöyle diyor:
“Osmanlıların ilk aşiret devirleri, hatta beylik kurdukları zamanların tarihi pek karışık olup, eldeki malumatın mühim bir kısmı sonradan yazılmış eserlere dayanmaktadır...”
* * *
Prof. Paul Wittek ise, “Osmanlı İmparatorluğu’nun Doğuşu” adlı yapıtında Osmanlı Devleti’nin Kayı aşiretinden geldiği iddiasını tümden reddediyor.
Bu iddianın ilk kez II. Murat döneminde ortaya atılıp, ondan sonra benimsendiğini ve hiçbir belgeye dayanmadığını iddia ediyor.
* * *
Tarihçi Danişmend de aynı kanıda.
* * *
Bizim tarih bilinci, akıp giden çağlar içinde kendi kendine dolaşıp duran bir martı kuşu...
* * *
Türkiye’de “Atatürk ilke ve inkılapları doğrultusunda çağdaş uygarlık” nutukları çekenlerden kaç kişi; Türkiye’deki 3200 belediyeden kaçında, kaç kadın berberi olduğunu ve kaçında da olmadığını merak etti?
* * *
İçinden deniz de geçen İstanbul’da, martıların nafakalarını çöp bidonlarında aramaları, “buzlanmış beyinler konservesi”ne marka olacak bir görüntü.
* * *
Kalamış’taki sokaklardan birinin adı “Tank Sokak”; bir zamanlar Taksim’in ortasına da heykelimsi biçimde, süngülü bir tüfek oturtulmuştu.
Türkiye’deki sokaklardan kaçının adı bir general adı, kaçının adı bir albay adı; bilmiyorum incelemiş olan biri var mı?
* * *
10 yıl sonra acaba Türkiye’de neler konuşulacak, ya 50 yıl sonra?
Kimin umurunda 10 yıl sonrası, kimin umurunda 50 yıl sonrası; gün bugün, saat bu saat...
* * *
Hukukumuz ve ekonomide rant kaynaklarımız için de, simgesel bir marş yaratılmak istense; şu ünlü türkü cuk otururdu:

Lingo lingo şişeler...
Çamuramı yattın kademsiz,
I’rakı mı içtin sen bensiz?
Yâr yâr yâr yâr aman...

Lingo lingo şişeler
Giydiğim atlas,
İğneler batmaz;
Yâr bensiz yatmaz,
Oh canıma değsin hacı cavcav