"Ankara, ABnin oyuncağı olmamakta kararlı görünüyor" diye de başlayabilirsiniz yazıya; "AB, Ankarayı tatmin edecek bir formül içinde bir müzakere tarihi saptadığı takdirde" diye de...Her zaman güveçte pişmiş cici mama konular vardır iç ve dış politikada...***Asıl sorun ise AB üyeliği için 17 Aralıkta açıklanacak müzakere koşullarıyla tarihinin, Başbakan Tayyip Beye ne getirip, kendisinden ne götüreceği.Vatan millet aşkıyla, itibar koltuklarına kurulabilmek için, kim bilir kimler bekliyor fermada, bilinmez...Hele 17 Aralıkta ABnin kararı bir açıklansın...Ertesi gün seyreyleyin siz gümbürtüyü:"Ankaranın büyük başarısı"..."Karşımıza yeni bir Sevr çıktı""Başbakan Erdoğan, gereken yapılacaktır, dedi""Dışişleri, karara soğuk bakıyor"...***Medyayı, yüz yıllık bir filmin son karesi gibi yakından izlediğinizde; "politik konuların" gitgide prim kaybettiğini ve cinsel ilişkilerde, kadınların hamile kalmasını önleyen spirallerle doğum kontrol haplarından sonra; "sevisevda ve çiftleşmeyle ilgili konuların" da, tıpkı küreselleşen futbol gibi, prim yapmaya başladığını görüyorsunuz.Ne güzel...***Saydamlık biraz daha boyutlandırsa büyütecini ve ünlü politikacıların ilk cinsel deneyimlerini anlatmaları, akıl almaz bir reyting yaratmaya başlasa...Gelenek ve göreneklerimiz arasında; ön yemek olan çorbanın nasıl ortadaki tek kaseden tahta kaşıklarla içildiği yer sofraları varsa; özellikle kırsal kesimdeki oğlan çocuklarının da, ilk cinsel deneyimlerini dişi eşeklerle yapmış olması vardır.***Hatta dişi eşekle sevişmenin yöntemleri dahi belirlenmiştir kırsal kulislerde...Önce 2 tuğla, sonra 5 kglık bir ağırlık, sonra bir ayna ve bir elma...Dişi eşeğin arkasında bir çift tuğlanın üstüne çıkacaksın; eşeğin kuyruğuna, 5 kglık ağırlığı bağlayıp, eşeğin sırtına doğru atacaksın; bir elindeki aynayla, gelip giden var mı diye, arkanı dikiz edeceksin ve tam orgazm olduğun anda da, eşeği öpemeyeceğin için, elmayı ısıracaksın...***5 milyonu aşkın politikacı grubuyla, 3 milyonu aşkın bürokrat grup içinde, ilk cinsel deneyimini dişi eşekle yapmış olanların bulunup bulunmadığı bilinmiyor.Kopenhag kriterleri arasında da; dişi, yahut kancık eşekle ilk deneyim geleneğini değiştirme konusunda herhangi bir uyarı yok...Atatürk ilke ve inkılapları doğrultusunda da, bu konuya kimsenin değinmemiş olması gibi...Besbelli ki, yer sofralarının değişimi gibi, zamana bırakılmış bir konu bu da...***Çöp bidonları, kadife kaplı pırlanta bir yüzük muhafazasından bin kat daha büyüktür...Türke Türk propagandası yaparak, kolayından bir makam sahibi olmayı ve yine geleneklerimizle göreneklerimize uygun olarak, "devlet malı deniz, yemeyen domuz" ilkesince, keseyi doldurmayı hedeflemişlerin; ikide birde "Türk devleti büyüktür" demeçleri patlatırken, o büyük devletin içindeki 70 milyonun "yaşam kalitesi"nden hiç söz etmemeleri; AB gözlemcilerinin de dikkatini çekmişe benziyor; baksanıza ne diyorlar:- İstanbul hemen AB üyesi olabilir, ama taşra çok farklı...***Siz bütün bu tatavalara boş verin... Hamasi nutuklar gibi, politika da eski primini yitirmede... 50 yıla varmaz ABDde de, gazete ilanlarıyla aranmaya başlar bir başkan adayı...Filistinde de ölenler öldükleriyle kalır, Irakta da...Şimdilerde kimse nalıncı ustası olmaya, yahut PTTde telgrafçı olmaya özeniyor mu?Militer olmaya özenenler de bir hayli azalmış olmalı Avrupa Birliğinde...***21. yüzyıl, hiç 20. yüzyılınkine benzemeyen bambaşka bir kimlikle çalmada kapıları...Son günlerde yine gündeme gelen ve 2 bin 350 yıl önce yaşamış olan, o zamanki İskenderiye uygarlığının görkemli mimarı Büyük İskenderin, ordularına verdiği bir emir vardı:- Yabancılarla evleniniz...***21. yüzyılın en çarpıcı özelliği ise, gitgide hızlanacak bir küreselleşmede "yabancı" diye kimsenin kalmayacağı...AB vatandaşlığı gibi, dünya vatandaşlığı da yaygınlaşmaya başladığında, kim bilir insanlar ne kadar gülecekler bugünkü tatavalara...İskenderin hocası Aristo sağ olsaydı da, kendisine sorsalardı:- Bugünkü tatavalar ne zaman bitecek ey Aristo?Herhalde yanıtı şöyle olurdu:- Halen getirmekte olduğu prim ve kârlar bittiği zaman...***17 Aralıkta açıklanacak AB kararıyla ilgili, el menzilindeki konularla oynaşmak da hem kolay, hem eğlenceli oluyor; haydi bir başlık da biz atalım:"Ankara, ABye gözü kapalı evet diyemez"...Var mı ötesi yani...Seni gidi seni, kurnaz külhani... c.altan@prizma.net.tr BEYAZ kâğıdı yazı makinesine taktığında, yahut bilgisayar ekranının önüne oturduğunda; el menzilindeki en beleş konu "AB ile ilişkiler", daha doğrusu 17 Aralıkta çıkacak karar üstüne, analizler yapıp yorumlar üretmek...