Brezilyalı Tıp Nobel Ödülü’nü kazanmış, adı karışıkça bir doktor:
- “Alzheimer”i iyileştirmek için yapılan yatırımlara oranla; kadınları genç göstermek için “silikonlar”la, erkeklerde “ereksiyon”un sürmesi için yapılan yatırımlar o kadar yoğun ki; sonunda dipdiri göğüslü yaşlanmış kadınlarla, cinsellik organı sönmemiş yaşlı erkekler; onların ne işe yaradıklarını hatırlayamaz olacaklar, diyor.
* * *
Bir tıp bilgininin, politikanın çok dışında, Temmuz’un 5’ine layık matrak bir gözlemi...
* * *
Bendenizce de, yaz aylarına en layık gözlemler; başı kıçını tutmayan olayların gözlemleri...
* * *
Örneğin geçtiğimiz pazar günü genç kız atletlerimiz, Helsinki’deki Avrupa şampiyonasında altın, gümüş ve bronz madalyalar kazandılar.
Haber, bazı gazetelerde sürmanşetten verildi, “Süper bir zafer”
diye...
* * *
Oysa iç politika gündeminde, “başörtüsü” tartışmaları bir türlü “miyadı”nı doldurmuyordu.
Sadece “başörtüsü” yerine “eşarp”ı yeğleyen genç hanımların, değişik ve göz alıcı renklerdeki eşarplarla şıklıkları artmıştı.
* * *
Epey bir zaman önce ABD Ankara Büyükelçisi’nin, daha değişik bir konuda söylediği Türkçe bir “darbımesel-atasözü” geliyor hatırıma:
- Bu ne perhiz, bu ne lahana
turşusu...
* * *
Solmaz, 15 yaşına henüz basmış olan Amerikalı yeğeni Star Shine’ı da alarak bir haftalığına Köyceğiz’e gitti.
* * *
Bendeniz ise artık İstanbul’un dışına çıkamıyorum.
Neyse ki Ahmet Altan’la, Mehmet Altan ve kızım Zeynep Bakan; işlerini güçlerini bırakıp, bendenize sahip çıkıyorlar ve öğleyi geçe İstanbul’un serince gölgelik bir yerlerine gidiyoruz.
* * *
Geçtiğimiz pazartesi, kızım Zeynep Bakan’a damdan düşer gibi sürprizli bir öneride bulundum:
- Gel, dedim; seninle Poyrazköy’e gidelim.
* * *
Poyrazköy’ün adı, birkaç yıl önce “askeri darbe hazırlıkları” ile ilgili incelemeler yapılırken; Poyrazköy kıyılarındaki denizde bulunan askeri silahlarla yansımıştı medyaya...
* * *
Poyrazköy, Anadolu yakasında tam Boğaz’ın bittiği ve Karadeniz’e açıldığı noktadaydı.
* * *
Göztepe’den 40 dakikada vardık Poyrazköy’e; çevre yolları
bomboştu.
Ve Poyrazköy’deki balıkçı barınağının yanında, geniş kumsallı plajlar uzanıyordu balık lokantalarıyla birlikte...
* * *
Plajlar, tıpkı bir zamanların Caddebostan, Suadiye, Florya, Altınkum plajları gibiydi...
Boğaz’ın karşı kıyısı da hiç görünmüyor gibiydi, çevredeki tepeler de ormanlıktı...
Sanki okyanustaki kaybolmuş adalardan birinin plajındaydık.
* * *
Plajların en dipteki bölümü sadece kadınlara ayrılmıştı. Önümüzdeki plajda da “mahalle teyzesi” giysileriyle denize giren hanımlar vardı.
* * *
Zeynep’le, İstanbul’un bize yaptığı beklenmedik bir şakayı izleyerek eğleniyorduk.
* * *
Ve öğrendik ki, bir “yukarı”
Poyrazköy, bir “aşağı” Poyrazköy varmış.
Yukarı Poyrazköy’e gazete geliyormuş, ama aşağıya gelmiyormuş.
* * *
Acaba kaç gazete satılıyordu Poyrazköy’de?
Sanırım ne kimsenin bildiği vardı, ne de merak ettiği...
* * *
TBMM, 1 Temmuz’da tatile girecekken, 1Temmuz Pazar günü de gece yarılarına kadar çalışmış ve “Özel Yetkili Mahkemeler”le ilgili değişiklik yasası yüzünden, yumruk yumruğa kavgalar çıkmıştı.
* * *
Kızım gelmeden önce, sabahın erken saatlerinde tüm gazetelere bakarken, birçoğunda birbirine yumruğunu kaldırmış milletvekillerinin Meclis’teki fotoğraflarını görmüştüm.
* * *
Nişantaşı’nda “Karikatürist Mıstık Parkı”ndaki Alman lokantasının “menüsü” ile, Yıldız Parkı’nda
“Malta Köşkü” teraslarındaki
lokantanın “menüsü”nü de
karşılaştırmak; sanırım yine
kimsenin aklının köşesinden
geçmiş değildir.
* * *
Oysa böyle bir karşılaştırma, tam temmuz ayına layık eğlenceli bir “hayret” kaynağı olabilirdi.
* * *
Suriye ile ipler bu kadar
gerilmişken, bütün bu zırvalıklar çok mu önemli yani?
* * *
Suriye ile ipler bu kadar
gerilmişken...
Ne Brezilya’da Nobel Tıp Ödüllü doktorun, matrak öngörüsü önemli; ne 1789’da tahta çıkan III.
Selim’den sonra İstanbul’un
yaşadıkları; ne 88 yılını da bitirmekte olan T.C. döneminde Yıldız
Parkı’nın başından geçenler; ne de
Poyrazköy’ün plajları...
* * *
III. Selim’den sonra Ermeni
kökenli mimar Balyan’ların da
İstanbul’daki eserlerine şöyle bir
dokunalım.
Selimiye kışlası
Galatasaray Lisesi
II. Mahmut türbesi
Beyazıt kulesinin yeniden yapımı
Çırağan Sarayı
Yıldız sarayı
Dolmabahçe sarayı
Malta köşkü
Valide Sultan Cami ile birlikte en az 20 de cami...
* * *
Keşke imamlarımız, bilselerdi içinde namaz kıldıkları camilerin de mimarlarını...
* * *
Yıl sonuna kadar “konjonktür” çok değişecek, enseyi karartmayın.
Hele, ABD’deki Başkanlık
seçimleri de, bir sonuçlansın.
* * *
Bakalım yarın sabah ne
yazacağız?