Deniz Sipahi

Deniz Sipahi

dsipahi@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

TÜRKİYE’DE siyaset yapmak giderek zorlaşıyor. Niyetiniz olsa bile bunu köreltecek, sizi vazgeçirecek birçok unsur var.
Söyler misiniz; parti içi demokrasi hangisinde var?
AKP’de Tayyip Erdoğan’ın istemediği bir isim aday gösterilebilir mi?
Hangi lider demokratik bir süreci çalıştırıyor?
Deniz Baykal, partide muhalefet edecek bir isme yaşama izni verdi mi?
Bu eleştirilerim diğer liderler için de geçerli.
Erdoğan, Baykal böyle yapıyor da; Devlet Bahçeli, Zeki Sezer, Süleyman Soylu farklı demiyorum.
Ama hangi parti gelip “Parti içi demokrasiyi uyguluyoruz” derse cevabımın çok net olduğunu söylüyorum.
Gerçek olan...
Bu sistemin devamı herkesin işine geliyor.
Güçlü genel merkezler, güçlü liderler...
Bunun adı da liderler demokrasisi oluyor.
* * *

Diğer bir yandan...
Adaylar bile aday olup olmadığını tam bilmiyor.
Nasıl mı?
Bazılarıyla konuşuyorum hala bir tereddütleri ver.
Nasıl olmasın ki...
CHP’de Torbalı Belediye Başkanlığı’na İbrahim Öz’ün aday gösterildiği açıklanmadı mı?
İki gün sonra mevcut Belediye Başkanı İsmail Uygur ile yola devam edileceği kararı çıktı.
Yine Urla’da Mustafa Aras aday gösterilmişti, ani bir kararla Selçuk Karaosmanoğlu’nun aday olduğu açıklandı.
Burada bir yanlışlık yok mu?
Kararını verir, açıklamanı yaparsın.
Hayır...
Türkiye’de böyle olmuyor.
Tepkiler üzerine, itirazlar üzerine kararlar değişebiliyor.
Peki isimler netleşmeye başlayınca gösterilen tepkilere ne demeli?
Durumu beğenmeyen “Başka partiye geçerim” diyor.
Siyasette ilke, etik, idealizm rafa mı kalktı?
Siyasi irade, siyasi tavır geçmişte mi kaldı?
Hangi partiden seçime girildiğinin artık bir önemi yok mu?
* * *
Demek ki yokmuş.
Bugüne kadar hep sosyal demokrat partilerle ismi anılmış kişiler AKP’den, MHP’den aday olmayı içine sindirebiliyor.
Önceki dönemlerde AKP’den, MHP’den girmiş olanlar da; CHP veya DSP’yi tercih edebiliyor.
Bu mu siyaset?
İnsanların egoları bu kadar mı şişkin...
İlle de başkan mı olmak lazım...
Danışılan, hatırlanan insan olmak bir siyasetçi için gözden düşmek midir?
Ben zannetmiyorum.
Ama bu ihtiras bitmiyor.
İki-üç dönem belediye başkanlığı yapmış olanlar bile hala “Doyamadım...” diyor.
Görev...
Yine vatandaşa düşüyor.
Siyasete kendisi için girenleri, “Ben olmazsam başkası olmasın” diye düşünenleri çizsin atsın...