Deniz Sipahi

Deniz Sipahi

dsipahi@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

TAM yetmiş üç gün sonra yerel seçimler var.
Bazı illerde adaylar birkaç gün önce belli oldu, bazılarında ise hala belirsizlik devam ediyor.
Demek ki, aday listelerinin belli olması seçimlere altmış gün kala belli olacak.
Bu kadar sürede kimin ne anlatacağını merak ediyorum.
Çünkü birçoğu gece yarısı telefonuyla aday olduklarını öğrendiler.
Elbette yaşadıkları kentlerle, ilçelerle ilgili bazı düşünceleri, fikirleri, projeleri vardır ama bunların bir araya getirilmesi, bir koordinasyon kurulması, bir strateji belirlenmesi de zaman alacaktır.
Genel başkanlar ne yazık ki; buna izin vermiyorlar.
Onlara göre isimlerin son dakika açıklanması teşkilatlardaki heyecanı korumak kaygısından kaynaklanıyor.
Oysa düşündüklerinin tam tersini olduğunu açıkça söylemeliyim.
Parti içi rekabet bazen öyle çirkinlikler yaratıyor ki; vatandaş siyasetten nefret ediyor, iyice soğuyor.
Ege’de tüm iller için de bu söylediklerim geçerli...
İzmir’de Taha Aksoy dediğim gibi gece yarısı saat 01.30’da gelen telefonla durumu öğreniyor.
Sadece bir gün önce Başbakan’dan bir işaret alıyor.
Hadi diyelim Taha Bey, bir önceki seçimde aday olmuştu, milletvekili olarak da seçimlere giderken bazı projeleri dile getirdi.
Ya ötekiler...
Aksoy bile çok önceden kendine göre yeni bir program yapmak istemez miydi?
* * *
Bugün bir başka konuya dikkat çekmek istiyorum.
Seçimlere bu kadar kısa bir süre kalmasına rağmen halkın heyecanı çok sınırlı...
Bunda Türkiye’nin içinden geçtiği durum da etken olmuş olabilir.
Bir yanda derin bir küresel kriz yaşanırken, bir yandan da Ergenekon ile ilgili gelişmeler toplumun ruh sağlığını bozuyor.
Susurluk’tan bu yana devam eden derin devlet tartışmaları, siyasilerin tansiyonu düşürmek yerine yükseltmeleri halkın günlük hayatını da olumsuz etkiliyor.
Normalde seçim dönemlerinde teşkilat kadar halk da heyecanlı olurdu.
İnsanlar televizyon programlarını çok yakından takip eder, mitingleri izler, siyasi partilerin seçim bürolarını doldururdu.
Bakıyorum öyle bir durum yok...
Halk geçim derdinde, Ergenekon’dan dolayı tedirginlik içinde...
* * *
Bu gösteriyor ki; halk yeni alternatifler bekliyor.
Yeni şeyler duymak istiyor, yeni kadrolar görmeyi umut ediyor.
Türkiye’yi 2002’den beri tek başına yöneten AKP hükümeti ilk günden beri tartışılmaya devam ediyor. Özellikle yüzde 47 ile ikinci dönem vizesi alan AKP’nin bazı uygulamaları toplumun kırmızı çizgilerini ihlal etti; siyaseti tartışılır hale getirdi.
CHP için de farklı eleştiriler var.
Gerçek anlamda bir muhalefet yapamadığı için Deniz Baykal tartışılıyor.
MHP özellikle türban yasası ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde AKP’ye verdiği destekten dolayı tartışılıyor.
Özetle...
Heyecansız bir seçim süreci vatandaşın mevcut partilerden hoşnutsuzluğunun en önemli kanıtı gibi gözüküyor. Türkiye’de tek başına iktidarlar döneminin ilk yılları olumlu algılanıyor ama sonrası hükümetler yanlış politikalarla tepki çekiyor.
Bugün kime sorsanız koalisyonlar döneminin demokratik adımlar için daha doğru olduğunu söyleyecektir.
* * *
Türk siyasetinde yeni isimlerin, yeni alternatiflerin çıkması gerekiyor.
Ya mevcut partiler halkın beklentilerine yönelik bir strateji geliştirecekler ya da yeni oluşumlar ortaya çıkacak.
Başka yolu yok.