HAFTA sonu yağmur hiç kesilmedi. Hele cumartesi günü gök delindi sanki.
Atatürk Stadı’na giderken, “Şansızlık...” diye düşündüm içimden...
Hava daha güzel olsaydı en az 25 bin kişinin maça geleceğini düşün-müştüm.
Belki de daha fazla.
Yine de sağanak yağmura rağmen kapalı tribün doluydu. Taraftar heyecanlıydı, şeref tribünü coşkuluydu. Belli ki camia ayaktaydı, umutlar artmıştı.
Sahada da müthiş bir mücadele vardı.
Yürümekte bile zorlanılan sahada 90 dakika mücadele etmek hiç de kolay değildi.
Karşıyaka Çaykur Rize’yi yenerek üç değil, altı puan kazandı.
Sıralamada aynı puandaki rakibini yenerek bir de güçlü mesaj verdi, şampiyonluğun en büyük adayı olduğunu herkese gösterdi.
Karşıyakalı futbolcular kadar Teknik Direktör Reha Kapsal’ı da kutlamak gerekir.
Dar bir kadroyla; çok koşan, sahada mücadele eden bir ekip yaratıldı.
Eksikler yok mu?
Olmaz mı...
Yine eksiklikleri değil; artılarımızı, avantajlarımızı konuşalım. Karşıyaka’nın zirve yarışında geldiği noktanın keyfini çıkaralım.
Aynı sözleri Altay için de söyleyebilirim.
Son dakika golüyle gelen Kayseri beraberliği bence hiç de önemli değil.
Altaylı futbolcular da, teknik kadro da, yönetim de bu yıl iddialı...
Her iki takımın da yapabilecekleri çok şey var.
* * *
Geçen hafta hiç yazmadığım kadar spor içerikli yazılar yazdım.
Aslında bunlara spor yazıları olarak bakmamak gerekir.
Çünkü ben uzun zamandır sporun sadece spor almadığını; ülkelerin, kentlerin ekonomisinde ve tanıtımında çok önemli bir unsur olduğunu düşünüyorum.
Eğer İzmirliler, o sağanak yağmura rağmen daha konforlu bir stada gideceklerini düşünselerdi evden çıkarken tereddüt ederler miydi?
Çok eminim.
Hava ne kadar soğuk ve yağmurlu olursa olsun; otoparkı olan, maç öncesi ya da sonrasında rahatlıkla vakit geçirebileceği yerlerin olacağını bilseydi maça hiç tereddüt etmeden giderdi. Hatta ailesiyle gitmekten de çekinmezdi.
* * *
Günümüzün modern statları artık böyle...
İnsanların alışveriş yaptıkları, vakit geçirdikleri, yemek yiyebildikleri yerler...
Atatürk stadı UNIVERSIADE nedeniyle yenilenmişti. Eskiye göre çok iyi olduğunu söylemeliyim. Ama o yağmurda kapalı denen bölümün tam ortasından da sular seyircilerin üzerine akıyordu. Zemin bu havalara göre dizayn edilmemişti; futbolcular topla oynamakta zorlanıyorlardı.
Karşıyaka yönetimi, açık tribünü kapatmış; taraftarın tamamını kapalıya almıştı.
Rizesporlu bir grup ise kale arkasındaydı.
Maçı nasıl seyrettiler bilemiyorum.
* * *
Milli Takımlar Teknik Direktörü Fatih Terim de geçen hafta İzmir’de söyledi.
“Oyuncu olarak da, teknik adam olarak da burada maç oynamaya hep çekindim...”
Doğru...
Atatürk artık bir futbol mabedi olmaktan giderek uzaklaşıyor.
Önümüzde çok önemli bir İspanya milli maçı var. Fatih Terim’in arzusu İzmir’de oynamak ama rakip takım üzerinde yeteri kadar baskı kuramamaktan çekiniyor.
Hiç de haksız değil.
* * *
Birincisi Karşıyaka ve Altay, bu yıl iyi gidiyorlar. İzmirliler olarak her iki takıma da destek vermeliyiz. Ocak ayını iyi değerlendirmeliyiz.
İkincisi de çok kısa sürede eski bakanlardan Işın Çelebi’nin önerisi gibi Atatürk Stadı’nı Seyrantepe modelinde olduğu gibi yenilemeliyiz.
Bunları yapalım göreceksiniz; İzmir sporda bambaşka bir çehreye bürünecek.