Gazeteciliğe dönüş konusunda gurur verici gelişmeler yaşanıyor Milliyet’te.
Pınar Ersoy Washington’da Obama’dan demeç alıyor, Bünyamin Aygün, “ateş altında” çektiği Suriye fotoğraflarıyla “Yılın Basın Fotoğrafı” ödülünü kazanıyor. Nevzat Dindar, Galatasaray’a transfer olan Drogba’nın peşine düşüyor, Güney Afrika’da film gibi serüvenin sonunda özel röportajı patlatıyor.
Muhabirlerimizin “önlenemez yükselişi”ne ABD Büyükelçiliği saldırısından, İmralı’ya “ev hapsi” hazırlığından her olayda tanık oluyoruz.
Bu coşkunun kaynağındaki “ruh hali”ni Şenay Güner’in mektubu özetliyor.
Elçilikteki patlama ardından dumanların içinde deklanşöre basan muhabirimiz duygularını bakın nasıl aktarıyor:
“Geleceğe yatırım, yazısını okuduğumda Ankara’da yaşayan genç bir gazeteci olarak size mail atmak istemiştim ama cesaret edemedim. O gün benim gibi genç gazeteci arkadaşlarımı okuduğumda çok üzülmüştüm... Bazı insanlar şanslı doğar derken camlarımızı titreten o sesle irkildim... Hiçbir şey düşünmedim, bunun sebebini bilmiyorum. Tek yapmam gereken şey dışarıda her ne oluyorsa olsun onu görüntülemek olduğunu bilmek... Makineyi aldığım gibi bilinmeyene koştum... Çünkü bilinmeyen her zaman bilinenden daha kuvvetlidir. Koştum belki de daha hızlısını bile yapabilirdim. Zamanın içinde kaydım, etraf sessizdi belki de beynim kulaklarımı tıkadı, neyle karşılaşacağımı sordum kendime, bunun tek cevabı, yaşamaktı...
Aslında hiç korkmadım... Evet o fotoğrafı çekerken elim de yüreğim de titredi ama bu korku değildi. Bu hissin farklı boyutlarını her gittiğim görevde yaşıyorum. Sadece çok yoğundu ve bunu cesaretle birleştirmek gerekiyordu. Gördüğüm kolun, bacağın, etrafa saçılmış et parçalarının ve kanın rengi yoktu ya da ne gördüğümün farkında değildim...
Bu duygusuzluk değil ama... Yoğun duygular içerisinde hissettiğim heyecandan zevk almak beki de... Gazetecilik sanırım o hisse aşık olmak demek.
ESKRİMCİ GÖZÜYLE
Ben uzun yıllardır eskrim sporuyla uğraşıyorum. Aynı zamanda milli eskrimciyim. Eskrimin hayatımdaki yerini anlatamam. Bir gün takımla müsabakaya giderken büyük bir trafik kazası geçirdik. Şanssızdım ama bilinmeyeni bekledim. Aylarca hastanede yattım, ailem yürüyebilmem için dualar ederken, ben tekrar eskrim yapabileceğim günü geri istedim. 8 ameliyat sonucunda ayağa kalktım.
Eskrimin bana yaşattığı duyguya bağımlı olmuştum. Maskeni taktığın her seferde kendi kalp atışlarını duyabiliyorsun. Sonucunu bilmediğin bir mücadele veriyorsun. Ben gazeteciliği eskrime çok benzettim.